Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Türkiye’nin demokratik-laik yapısı, ulusal bütünlüğü ile sorunu olanların hedef tahtasında olmuştur. Türkiye’yi zayıf düşürmek, kargaşaya sürüklemek, tarihte kalmış anlaşmazlıkları körüklemek, laik rejimini değiştirmek, parçalamak isteyenlerin ilk hedefi Türk ordusu olmuştur.
Bu amaca hizmet etmek isteyenler de ellerine geçen her fırsatta TSK’yı yıpratmaya, zedelemeye, itibarını sarsmaya yönelik faaliyetleri, bazen doğrudan, bazen dolaylı yolla yoğun şekilde yürütmüşlerdir. TSK’yı her türlü “kötülüğün” kaynağı olarak görüp göstermeye gayret etmişler, “demokrasi düşmanı” ilan etmişlerdir.
TSK, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin temel kurumlarından biridir. 150 yıllık modernleşme çabalarına öncülük etmiş, çağdaşlaşma yolunda önemli katkılarda bulunmuştur. Bu yadsınamaz bir gerçektir.
Türkiye Cumhuriyeti için güçlü ve sağlam yapılı bir ordunun yaşamsal bir öneme sahip olduğunu söylemeye bile gerek yok. Sadece bölgemizdeki fiziki ve siyasi coğrafyaya bakmak, bu sonuca varmak için yeterlidir.
Bu itibarla TSK’nın kurumsal konumu ve itibarı büyük önem taşıyor. Toplumun her zaman en çok güven duyduğu kurum olan TSK’nın bu konumu da hedefler arasındadır. Yapılan yayınlar bunu gösteriyor. Bu yayınlarda TSK’nın itibarını sarsmanın en önemli amaç olduğunu görmemek mümkün değil.

Savaşan ordu
TSK’yı itibarsız ve etkisiz kılmak isteyenlerin bugün de Ergenekon soruşturması üzerinden ne denli büyük bir çaba içinde oldukları gözler önünde. Kişisel sorumluluk gerektiren haller dahi, TSK’nın kurumsal kimliğine saldırmaya yönelik fırsatlar olarak değerlendiriliyor.
TSK, şu anda da savaşan bir ordu. Terörle savaşıyor. 25 yıldır sürdürdüğü bu asimetrik mücadeleden başarıyla çıkmayı başardı, bu yönüyle dünyada örnek olarak gösteriliyor.
Askerlik moral mesleği. Her türlü mevsim koşulunda, gece ve gündüz, zor coğrafya koşullarında terörle mücadele eden TSK mensuplarının moralini bozacak, heyecanını azaltacak bir atmosfer yaratılması, en çok içeride ve dışarıda, Türkiye’ye dostluk duyguları beslemeyenleri sevindirecektir. Türkiye’de hemen her gün şehit cenazeleri kaldırılıyor. Terörle mücadele devam ediyor. TSK bu mücadeleyi sürdürürken, bulunan her fırsatta kurumsal olarak saldırıya uğruyor.

TSK’nın geleneği
TSK mensupları hata yapmaz mı? Suç işlemez mi?
Elbette hata da yapabilirler, suç da işleyebilirler. Ancak, şunu unutmamak gerekir ki, TSK hata yapan, suç işleyen personelini saptadığı zaman hukuk içinde gereğini yapan bir kurumdur.
Bir kuvvet komutanı yargılanmış, mahkûm olmuş, cezaevinde cezasını çekmiş, rütbeleri sökülmüştür. Buna benzer birçok soruşturma açılmış, dava görülmüştür.
TSK, ayrıca yapısını bozmaya yönelik girişimlere karşı da en sıkı denetimi uygulayan bir kurumdur. TSK, kurumsal yapısını, kimliğini korumak için en titiz davranan, en ince süzgeçleri kullanan bir dikkate sahiptir. Belki sürekli hedefte olmasının temel nedenlerinden biri de bu titizliğidir. Eğer TSK içinde suç işleyenler varsa elbette yargı gereğini yapmalıdır. Ama kişisel sorumluluklar, TSK’nın kurumsal konumu ve kimliği aleyhine araç gibi kullanılmamalıdır.
TSK’nın, kurumsal kimliğini her şeyin üzerinde tutması gerekiyor. TSK mensupları emekli olduktan sonra da bu sorumluluğu taşıyabilmelidir. TSK’nın temel hedef olduğunu sadece komuta kademesi ve TSK mensupları değil, Türk halkı da aklından çıkarmamalıdır.