Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     ABD ve İngiltere, Bağdat kapılarını zorlarken, bir yandan da yeni Irak ve yeni yönetim tartışmaları başladı.
     Ahmet Çelebi, Irak’ın güneyinde boy göstermeye başladı. ABD askerleri ve kendine bağlı olduğu söylenen Iraklı muhalif güçlerle savaş meydanlarında görüntü veriyordu. Anlaşılıyor ki, ABD, Irak’ın güneyi için Çelebi’yi ön plana çıkarıyor. Henüz nasıl bir yönetim kurulacağı ve başına kim veya kimlerin geçirileceği belli değil.
     ABD ve İngiltere’nin Irak’a ne kadar ve nasıl bir "demokrasi" getireceklerini yakında göreceğiz.
     Savaş sonrası süreçte Türkiye’nin de işi kolay değil.
     Son günlerdeki gelişmelerden görülüyor ki, Türkiye, küresel aktörlerle, bölgesel aktörler arasında sıkışacak. Bir yandan İran ve Suriye ile birlikte örtüşen amaçlar için işbirliği ve temas içinde olması, bir yandan da küresel süper güç olarak ABD ile arayı iyi tutması gerekecek. Bu dengeyi kurmak, hem ABD’yi, hem de bölge ülkelerini karşıya almadan ince bir çizgide yürümek zor olacak.
     Türkiye’nin ilişkileri iki taraflı baskı altında kalacak gibi görünüyor. ABD’nin tehdit edip ilişkilerini gerdiği İran ve Suriye ile Türkiye’nin çok yakın bir işbirliğine girmesi mümkün görünmüyor. ABD baskısı buna engel. Nitekim Ankara, Türkiye - İran - Suriye arasında üçlü bir blok görüntüsü vermemeye özen gösteriyor. İran ve Suriye ile temasları ikili yürütmeyi yeğliyor.
     Diğer taraftan savaş sonrası şekillenmeler açısından Washington’a da tam güven duymuyor. Bazı olasılıklara karşı bölgesel işbirliği kapısını da tamamen kapatmak istemiyor.
     Saddam yönetiminin yıkılması halinde ortaya çıkacak tabloda yeni bloklaşmalar oluşması da kaçınılmaz. ABD ve İngiltere yönetiminde olacağı bilinen yeni Irak’ın, bölgede "dost" sayabileceği Türkiye ve Ürdün olabilir. Buna karşılık karşı cephede İran ve Suriye bulunacaktır. Irak’a yönelik kaygılar açısından aynı cephede gibi görünmesine karşın, savaş sonrasında, Türkiye ile İran ve Suriye’nin aynı cephede bulunması iyice zorlaşacak. Bu tarafa yaklaşması halinde hem ABD, hem de İsrail’den tepki göreceği açık. Diğer taraftan savaş sonrası Irak’ın yeniden yapılandırılmasında tek başına ne kadar etkili olabileceği ve ABD’ye ne kadar güvenebileceği de kuşkulu. Ayrıca İran ve Suriye, savaş sonrasında Irak’ta toplumsal ve siyasal açıdan etkin olabilecek ülkeler...
     Hele ABD’nin Irak’tan sonra durmayıp Suriye ve İran’a yönelme eğilimi göstermesi işleri iyice karıştıracak ve Türkiye’nin durumunu daha da zora sokacaktır. Ankara, savaş öncesinde olduğu gibi savaş sonrasında da birçok cephede birden mücadele etmek zorunda kalacak gibi görünüyor.