Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Protez ve benzeri iyileştirici malzeme alımları konusunda tartışmanın boyutları genişliyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan'ın alım yöntemini ihaleye dönüştürme girişimi hastaneler ve doktorlar arasında tartışma yaratırken, Maliye Bakanlığı'nın hastanelere gönderdiği bir diğer genelge de başka bir tartışma başlattı.
Üniversite hastaneleri bu girişimlere farklı tepkiler veriyorlar.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı ve Kalp Cerrahı Prof. Dr. Tümer Çorapçıoğlu'nun değerlendirmesi şöyle:
"Sayın Okuyan'ın bazı yaklaşımları doğrudur. Bu alanda yolsuzluk, usulsüzlük söz konusudur. Ayrıca ihale yönteminin esas alınması da doğrudur. Ancak, malzemeler arasında ayırım yapmak gerekir. Bazı malzemeler ihale ile alınabilir, depolanabilir, ama bazı malzemeler alınamaz ve depolanamaz. Bizim bu konuda önerimiz var. Biz aradan çıkalım. Ödeyici kurumlar ile firmalar arasında sorun çözülsün. Biz malzeme kullandıkça ödeme yapılsın. İhaleye uygun olmayan malzemeler de bir üst kurul tarafından saptansın ve bu malzemeler için eski yöntemle alım yapılabilsin."
Paralel bir tartışma ise, Maliye Bakanlığı'nın Sağlık Bakanlığı'nın kararına uyarak yayımladığı bir genelgeyle ilgili. Maliye Bakanlığı da Sağlık Bakanlığı'nın belirlediği, resmi sağlık kurumları tarafından temini zorunlu, yatan hastalara reçete edilemeyecek ve faturalarda ayrıca gösterilecek tıbbi sarf malzemelerini üniversite hastanelerine duyurarak bu kalemlerde reçete yazılmasını durdurmuş durumda. Bu liste 84 kalemden oluşuyor ve kalp kapakları, kalp pili, stentler dahil birçok protez ve iyileştirici malzemeyi kapsıyor.
Maliye Bakanlığı'nın bu genelgesi de üniversite hastanelerinde ameliyatları etkilemiş durumda. Nitekim Hacettepe Üniversitesi Rektörü ve Beyin Cerrahı Prof. Dr. Tunçalp Özgen, bakanlığa gönderdiği bir yazıyla bu genelgeye uymalarının mümkün olmadığını bildirdi. Benzer bir itiraz Trakya Üniversitesi Rektörlüğü tarafından da iletilmiş durumda. Prof. Dr. Özgen, reçete yazma yasağına uymaları halinde hem ameliyatların riske gireceğini, hem de döner sermaye dengelerinin bozulacağı gerekçesiyle, eski uygulamaya devam edileceği görüşünü Maliye Bakanlığı'na bildirdi. Hacettepe Üniversitesi Hastanesi, rektörlüğün bu kararı doğrultusunda ameliyatlara ve uygulamaya devam ediyor.
Buna karşın aynı konumdaki Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbn - i Sina Hastanesi ise Maliye Bakanlığı'nın genelgesine uyarak ameliyatları acil ve yaşamsal risk taşıyanlar dışında yapmıyor. Genelgeye ancak böyle uyabileceklerini belirten Dekan Prof. Dr. Tümer Çorapçıoğlu, bakanlıklar ve firmalar arasında kesin çözüm üretilinceye kadar ameliyatları mümkün olduğunca ertelemek zorunda kalacaklarını vurguluyor.
Ayrıca üniversite hastaneleri, SSK da dahil olmak üzere kamu kurumlarından alacaklarını tahsil edemediklerini, ancak, ellerine geçmeyen bu paranın yüzde 9'unu katkı payı olarak Maliye Bakanlığı'na, yüzde 10'unu da araştırma fonuna yatırdıklarını belirtiyorlar. Ankara Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tümer Çorapçıoğlu, kamu kurumlarından 53 trilyon lira alacaklı olduklarını vurgulayarak, alamadıkları bu para için Maliye'ye ve araştırma fonuna katkı paylarını peşin ödediklerini belirtiyor.
Aynı durumdaki Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi için de Rektör Prof. Dr. Osman İnci, Maliye ve diğer kamu kurumlarına yazı göndererek borçlarını ödememeleri halinde artık bu kurumlardan hasta kabul etmeyeceklerini, bu uygulamanın devamı durumunda hastanenin batacak hale geleceği uyarısında bulunuyor.
Bu durumun Başbakanlığa iletilmesi üzerine, önceki gün Başbakan Ecevit'in imzasıyla üniversite hastanelerine olan kamu kurumu borçlarının öncelikle ödenmesi talimatını içeren bir genelge yayımlandı.
Genelge uyarınca hastaneler alacaklarını tahsil ederlerse tıp fakülteleri hastaneleri hizmet vermeye devam edecek, aksi halde hasta kabulünde seçici davranmaya başlayacaklar. Aynı yaklaşım yeşil kartlı hastalar için de geçerli. Tedavi masrafları ödenmediği için Ankara Tıp Fakültesi çok acil ve olağanüstü vakalar dışında yeşil kartlı hasta kabul etmeme kararı aldı.
Bu tartışmalar ve bilgiler sağlık sektöründe tam bir karmaşanın yaşandığını gösteriyor. Konu kamuoyunun gündemine gelmişken sağlık sektörünün tümünü kapsayacak çözümler üretilmesi en uygun yol olur. Aksi halde bu gidiş kısa süre içinde vatandaşın sağlık hizmetlerini iyice aksatacak sorunlar doğurmaya aday görünüyor.