Fikret Bila

Fikret Bila

fbila@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Orgeneral Çevik Bir'den sonra Tümgeneral Erol Özkasnak'ın da emekliye ayrılması bazı kesimlerce "28 Şubat'ın cezalandırılması" gibi algılanıp yansıtılıyor.
       28 Şubat'ın ön plana çıkan bu iki generalinin ordudan ayrılması, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin mevcut komuta kademesinin 28 Şubat ve sonuçlarını tekzip etmesi gibi yorumlanıyor.
       Bir ve Özkasnak'ın emekliye ayrılmalarına böyle yaklaşanlar büyük bir yanılgı içindedirler. 28 Şubat laik Cumhuriyet karşıtlarının, Cumhuriyet'in temel niteliklerini ortadan kaldırmaya dönük hareketlerine ve onun altında gittikçe büyüyen bir kalkışma hazırlığına yönelik olarak uygulamaya konmuştur. Hareketin askerden gelmesinin nedeni ise sağ ağırlıklı siyasi tablonun demokratik, laik Cumhuriyet'i koruma konusunda isteksiz ve yetersiz kalışı, hatta iktidar uğruna Cumhuriyet karşıtı hareketlere koltuk değnekliği yapma yarışına girmeleridir. 28 Şubat sadece askeri güç gösterimi ile değil toplumun sivil dinamiklerini de harekete geçirerek Cumhuriyet karşıtı kalkışmayı engellemiştir.
       Bu nedenle o dönemde görev alan bazı paşaların emekliye ayrılmaları 28 Şubat'ın sona erdiğini göstermeyeceği gibi, bu hareketi yürüten kadroların da tasfiye edildiği anlamına gelmez. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu başta olmak üzere 28 Şubat hareketinin sorumluluğunu taşıyan komutanların çoğu görev başındadır. Kaldı ki 28 Şubat'ta daha düşük rütbe ve görevde olan, üç yıl içinde daha üst rütbeye yükselen komutanların da 28 Şubat'a yaklaşımları farklı değildir. TSK'da bu konuda bir görüş ayrılığı yoktur. Bilinmesi gereken gerçek şudur ki, Bir ve Özkasnak yerine o dönemde başka generaller de görev yapmış olsalardı, bazı üslup farklılıkları olsa bile sonuç değişmezdi.
       * * *
       28 Şubat'la çatışma halinde olanlar Türkiye'nin çağdaş, demokratik, laik kurallara göre değil din kurallarına göre yönetilmesini isteyenlerdir. İki generalin emekli olması nedeniyle sevinç çığlığı atmaları bundandır. Bu davranışlarında şaşılacak bir şey yoktur.
       Şaşırtıcı olan demokrasi ve solculuk adına Cumhuriyet karşıtlarıyla aynı safta duranların tavrıdır. 28 Şubat'a karşı dururken, laik Cumhuriyet yerine din devleti isteyenlere bilerek veya bilmeyerek destek verenlere sorulması gereken soru şudur:
       "28 Şubat yerine din kurallarıyla yönetilen bir devlet ve Hizbullah yöntemleriyle infaz edilen bir toplum görüntüsü, salt sivil olduğu için demokrasiye daha mı uygundur? 28 Şubat olmasaydı Türkiye'nin sokulmaya çalışıldığı yol bugün nereye çıkardı?"
       Herhalde ulaşılacak nokta demokrasi ve Cumhuriyet olmazdı.



Yazara E-Posta: fbila@milliyet.com.tr