Terör, Suriye, güvenlik

15 Mayıs 2013

Reyhanlı katliamı, çok büyük bir terör eylemidir. Katliam, “Saf kötülüğün” en belirgin bir tezahürüdür.
Dört noktanın altını çizelim:
Birincisi, direkt siviller hedef alınmıştır.
İkincisi, tek seferde en fazla sivilin öldürülmesi amaçlanmıştır.
Üçüncüsü, insan sayısının en fazla olduğu bir yere, büyük bir kalabalığa saldırılmıştır.
Dördüncüsü, bu eylemle, “insanlığa karşı suç”, hiçbir tereddüt duyulmadan işlenmiştir.
Bu nedenle de Reyhanlı katliamını, ilk başta, ahlaki temelde kategorik olarak lanetlemeliyiz.

Yazının Devamı

Risk içeride değil dışarıda

13 Mayıs 2013

“Öğretmenim. Daha önce Diyarbakır’da öğretmenlik yaptım. O dönem çok zor bir dönemdi. Öğrencilerimden sekiz tanesi dağa çıkmaya karar vermişti. Çok konuştum onlarla. Yapmayın dedim. Zor oldu, ama onları ikna ettim. Dağa çıkmadılar. Hâlâ onlarla ara ara telefonla görüşüyorum. Dağa çıkmadılar... Hayatta kaldılar... Bugün hayattalar. Bundan çok mutlu oldum. Barış sürecini destekliyorum”.
Böyle diyor, Avrupa Gençlik Derneği Başkanı Hilmi Polat.
“Bir grup hanım Diyarbakır’a gittik. Orada bir grup hanımla buluştuk. Onlarla beraber çok güzel zaman geçirdik. Çok iyi insanlar. Ne bu insanlar, ne de Diyarbakır, medya da gördüğümüz gibi değil. Tam tersi. Orada, birbirimize empati ile yaklaştık. Barış için empati duygusuyla birbirimize yaklaşmalıyız,”
Empati Kadın Derneği Başkanı Nuran Ocak, yaptıkları Diyarbakır gezisini anlatırken bunları söylüyor.
Manisa’dayız.
Çözüm sürecini halkla, sivil toplum örgütleriye, medyayla, ve ekonomik aktörle konuşuyoruz.
Akhisar’a da gittik. Orada çarşı da gezdik. İnsanlara, rastgele, sorduk: “Çözüm sürecine nasıl yaklaşıyorsunuz , ne düşünüyorsunuz?”

Yazının Devamı

Çözüm süreci Türkiye’yi zayıflatıyor mu?

11 Mayıs 2013

Çözüm süreci devam ettikçe, ilginç bir “ikilem” ortaya çıkıyor.
Türkiye içinde, özellikle Ege, Marmara, Karadeniz, Akdeniz, İç Anadolu bölgelerinde, insanlar, farklı noktalarda endişelerini ya da korkularını dile getirirken, aslında, ortak payda olarak şu endişeyi seslendiriyorlar; “acaba çözüm süreci Türkiye’yi zayıflatıyor mu?”
“PKK’ya ne veriyoruz?”, “Çözümün bedeli ne?”, “Türk milleti, Türk kimliği ortadan kalkıyor mu?”, “Türkiye Cumhuriyeti, Türk devleti kavramlarına ne olacak?, “Federasyona mı ya da eyalet sistemine mi geçiyoruz?”
Tüm bu sorular ve endişler, özünde, Türkiye’nin çözüm süreciyle zayıflayacağı korkusunu içeriyor.
Şunu söyleyebilirim: Akil İnsanlar Ege Grubu olarak gittiğimiz tüm illerde ve ilçelerde, konuştuğumuz insanlar ve farklı örgüt temsilcileri, endişelerini dile getirirken, bizim ağzımızdan “Hayır, süreç Türkiye’yi zayıflatmayacak” tümcesini duymak istiyorlar.
Son bir ay içinde iki kere Amerika’ya gittim.
Ziyaretlerimde çözüm süreci üzerine konuştuğum düşünce kuruluşu temsilcilerinden, akademisyenlerden duyduklarımı ve yurtdışı yazılı ve görsel medyadan süreçle ilgili okuduklarımı ve işittiklerimi bir araya getirdiğim zamansa, şu sonuca

Yazının Devamı

Amerika çözüm sürecini destekliyor mu?

8 Mayıs 2013

Amerika’nın dünya siyasetinde herhangi bir konu üzerine ne düşündüğünü öğrenmek istiyorsan Washington’a git, derler.
Yaşadığımız çözüm sürecinin önemli bir boyutu şu soru: Amerika çözüm sürecine nasıl yaklaşıyor?
Ege Bölgesi illerine akil insanlar grubumla yaptığım ziyaretlere çok kısa bir ara verdim.
Amerika’ya, Washington’a gittim.
Washington ziyaretimde, yaptığım görüşmeler ve katıldığım toplantılarda, bu sorunun yanıtını da aradım.

Erdoğan-Obama buluşması

Yazının Devamı

Sakıp Sabancı: Vizyonerlikle insaniliğin kesişme noktası

4 Mayıs 2013

Yaşadığımız çözüm süreci niye başladı? Niye böyle bir karar alındı?
Bu sorulara yanıtlar uzun tartışmaları gerekli kılıyor, ama, beş birbirleriyle ilişkili nedenden bahsedebiliriz: (a) savaşın ve çatışmanın kazananı olmayacağının taraflar, özellikle PKK tarafından anlaşılması; (b) Suriye krizinin ve gelişen iç savaşın Türkiye için ciddi risk oluşturması; (c) Arap Baharı’yla başlayan ve Ortadoğu’ya yayılan bölgesel değişim rüzgarı; (d) Türkiye’nin yaşadığı dönüşüm ve değişim sürecinin çatışma yerine barış ve işbirliği dilini yaygınlaştırması; ve (e) 2008’de başlayan küresel ekonomik krizin derinleşerek sürmesinin yarattığı risklere güçlü yanıt vermenin ancak çatışma ortamının bitmesiyle mümkün olabileceği düşüncesinin güçlenmesi.
Sakıp Sabancı (7 Nisan 1933-10 Nisan 2004), bu süreçlerden, çatışmanın bitmesi gerekliliğinden ve Kürt sorununa demokratik çözümden 1990’larda bahseden nadir insanlardan biriydi.
Çözüm sürecine katkı vermek için Ege Bölgesi illerine akil insanlar grubumla yaptığım ziyaretlere çok kısa bir ara verdim.
Amerika’da, Washington’dayım.
Her yıl mayıs başında, Brookings Enstitüsü’yle Sabancı Üniversitesi ortaklığında yapılan Sakıp Sabancı Uluslararası

Yazının Devamı

Türkiye’nin dönüşümü ve çözüm süreci

1 Mayıs 2013

Çözüm süreci hızla ilerliyor. Zor bir süreç.
Bir taraftan “barış süreci olgunlaşıyor”.
Türkiye’nin her tarafında, kuzeyinde, güneyinde, doğusunda, batısında, barışın olgunlaştığını görüyoruz.
Hasan Cemal’in Güneydoğu izlenimlerini 15 Nisan’dan beri T24 sitesinden okuyorum.
Kendimin, Ege Bölgesi, İzmir, Denizli, Kütahya izlenimlerimle karşılaştırıyorum.
Ortaya şu gerçek çıkıyor: Güneydoğu ile Ege bölgeleri arasında farklılık değil, aksine, benzerlik ve kesişim var.
Barış Türkiye’nin her yerinde olgunlaşıyor. Toplum barış istiyor.

Yazının Devamı

Önce insan, endişeler, CHP

29 Nisan 2013

Adı Ebrar Küçükbey. 15 yaşında. Fatih Ortaokulu 8. sınıf öğrencisi. 23 Nisan’da üç öğrenci, üç öğretmen, bir veli, Şırnak, Uludere’ye, Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu’nu ziyaret için üç günlüğüne gitmişler.
Çözüm süreci görüşmeleri için Kütahya’dayız.
Ebrar’ın ablası Hilal de buradan Uludere’ye gitmiş. Hilal sınıf öğretmeni. O önayak olmuş bu ziyarete, Kütahya ile Uludere arasında başlayan bu sıcak ilişkiye.
“Bizi çok sıcak karşıladılar” diyor Ebrar.
“Her şey çok güzeldi. Bizi evlerine davet ettiler, evlerinde misafir etmek istediler.
Orada çok zor şartlarda okuyorlar. Okullarına ulaşım çok zor. Bir sürü eğitim ihtiyaçları var. Ama okumayı, okula gitmeyi çok seviyorlar.
Onların okuma şartlarını ve okula gitme şevklerini görmek bize de şevk verdi”.

Yazının Devamı

Demokratikleşmeyi başarma zamanı

27 Nisan 2013

25 Nisan 2013: Türkiye’nin siyasi tarihinde bir dönüm noktası. Tarihsel bir gün.
1980 darbesinden bugüne on binlerce can alan, toplumsal düzeyde travma yaratan, demokrasinin, ekonomik kalkınmanın, birlikte yaşamanın, vizyoner dış politikanın önündeki en önemli engel olan Kürt sorununun çözümünde çok önemli bir eşikten geçiyoruz.
Kürt sorunu, “şiddet” ile “kimlik tanınması siyasetinin” iç içe geçtiği bir sorun.
Bu nedenle de, çözümü çok zor bir sorun.
25 Nisan günü, KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, Kandil’de yapılan basın toplantısında açıklıyor: “PKK’nın kademeli olarak Kuzey Irak’taki kamplara çekilmesi, 8 Mayıs’ta başlayacak... PKK çekilme vaadini tereddütsüz yerine getirecek... ‘Koşulsuz’ bir çekilme süreci yaşanacak”.
Bugün, 94 gündür, bu ülkede ölüm ve acı yok.
8 Mayıs 2013: PKK resmi olarak, ülke dışına çıkmaya başlayacak.

Yazının Devamı