Gözde Yener Birman

Gözde Yener Birman

gozdeyener1@hotmail.com

Tüm Yazıları

Bazı insanlar otursalar bile kendinden söz ettirirler. Duruşları, ağırlıkları, yapacakları yaptıklarının garantisinde olmanın özgüveni ile size de o güveni verirler. 17 senedir ekranlarda olan “Çocuklar Duymasın” dizisinin taş fırın erkeği Tamer Karadağlı ile oyunculuktan, aşktaki başarısızlığına, gay rolüne olan yaklaşımından, sinemaya kadar geniş yelpazede sohbet ettik. Ve bir kere daha fark ettim ki başarılı oyuncunun bu kadar sevilmesinde çook haklı sebepler varmış. Keyifli okumalar!

- Çok sevilen bir sanatçısınız. Altında yatan nedenler sizce neler olabilir?

Haberin Devamı

Bilmiyorum. Bu soruya benim cevap vermem çok zor. Başkalarına sormak gerek. Ben bunun için çaba sarf etmiyorum, olduğum gibiyim. Kimseye bariyer koymuyorum. Dışarıdan soğuk görünebilirim ama resim çektirmek, tanışmak isteyen kimseyi geri çevirmiyorum. Mesafeli görünsem de mesafe koymuyorum. Çok da sevgi kelebeği görünen biri değilim.

‘Oyunculuk ucuzladı’

- 17 yıldır Çocuklar Duymasın’la ekrandasınız, sizi bir oyuncu olarak yorduğu dönemler oluyor mu?

Yo hayır. Sonuçta her insanın hayal edeceği bir şeydir. Türkiye’de bir diziyi tutturmak artık aslanın ağzından hatta midesinden ekmek almak gibi. İzleyicinin ruhuna dokunabildiysek bunu sürdürebilmemiz gerek. Şımarıklık yapıp ‘Ben artık sıkıldım, oynamak istemiyorum’ demek ayıp olur.

- Siz, Hollywood’da oynayan ve İngilizcesi mükemmel olan bir oyuncusunuz. Hollywood deneyiminiz nasıldı?

Bütün oyuncuların hayalidir bir gün Hollywood filminde rol almak. Benim oyunculuğa başlama sebebim de sinemaydı. Tiyatroya gidip ‘ah bende bu sahnede olmalıyım’ diye oyuncu olmaya karar vermedim. Çocukluğumdan beri seyrettiğim filmlerden çok keyif aldığım için oyuncu olmaya karar verdim ve o konuda okumaya karar verdim. Bir çok oyuncunun hayal ettiği şeydir Hollywood filminde oynamak çünkü orası arık bir sektör değil, bir endüstri. Öyle bir endüstrinin, filmin içinde bu deneyimi yaşamak bence her oyuncu için müthiş bir deneyimdir.

- İzleyici olarak gördüğüm: iyi oyuncu için, kat ettiği kilometreden ya da yeteneğinden ziyade pazarlamanın önde olduğu bir süreç yaşanıyor. Bu durum sizce etik mi?

Haberin Devamı

Hayır tabi ki… Türkiye’de sinema ya da dizilerde youtuberler, sosyal medyada takipçisi çok olan, fenomen denen kişiler çıktı. Bizim işimiz ucuzlamış oldu. 140 dakika dizi çekiyorsunuz, 185 dakikaya kadar çıkabiliyor ve de bunu her hafta çekiyorsunuz. Dizininin kalitesi hem uzunluğundan hem de dışarıdan takipçi sayısına göre alınan oyuncularla maalesef düşüyor. Tabi ki dönem değişti. Bizde bu zamana ayak uydurmalıyız ama bu kadar da olmamalı. Sonuçta iyi olan müşterisini buluyor. Oyunculuk elbette kimsenin tekelinde olan bir şey değil ama tabi ki elde ki cevheri de parlatmak gerekiyor.

- Karizmanızı bozmamak için kendinizi kastığınız oluyor mu?

Yoo… Ben karizmatik erkeğin ne olduğunu da anlayamıyorum. Bana en çok söylenen şey bu. Bilmem ki size sormak gerek. Bazı kelimeleri kullanırız ama ‘açıkla’ dendiğinde açıklayamayız ya… Mesela cool adam nedir?

- Peki, aşka inancınız var mı?

Düşünmüyorum, ben bu konuda ahkam kesecek durumda değilim çünkü bu konuda başarısız bir insanım. Aşk bir hastalık gibidir bence. Üşütmek gibi, yataklara düşüyoruz, ilaç içsek de içmesek de 10 gün süründürüyor. Aşk normal, mantıklı insanın yapmayacağı şeyleri yaptırıp, garip bir haleti ruhiye içine girmeniz sonrada ya neler yaptık demeniz, rasyonalize edemediniz bir davranış şekli haline geliyor.

Haberin Devamı

- İlişkide kriterleriniz neler?

Ben kurallara çok inanan bir değilim.

- Kafa yapısı size uymasa da birlikte olur musunuz?

Hayır anlaşmak tabi ki önemli. Anlaşamadığım biriyle birlikte olmak yıpranmaya yol açar.

- Senaryo, bütçe, proje kafanıza yatarsa her rolü kabul eder misiniz?

Haleti ruhiyeme bağlı. O gün iyi uyandıysam kabul edebilirim. Profesyonel iş yapıyorsam paraları var mı? Bu projede yer almak istiyor muyum, istemiyor muyum? bunlara bakarım.

- Gay rolünü oynar mısınız?

Benden daha iyi oynayacaklar vardır. ‘Oyuncu her rolü oynar’a inanmam. Oynamaz. Clint Eastwood’u gay’i oynarken gördünüz mü? Oynayabilme gücü başka bir şeydir. Mesela Cüneyt Arkın’ı bir transseksüeli oynarken görmek istemem. Seyircinin algısı çok önemli. Benim işim sadece yetenek işi değil. Zeka ve akıl işi, bundan dolayı insanların ruhuna dokunabildiysek doğru şeyler yapmışız demektir. O başarı merdivenleri ellerimiz cebimizde çıkılmıyor. Terlemeniz, çalışmanız, gerekiyor. Okumanız, araştırmanız, kendinizi geliştirmeniz gerekiyor. Bir sürü artist var ama artist olmakla aktör olmak arasında da ciddi fark var.

- Sinirli misiniz?

Yoo, yaşım ilerledikçe daha sakinleşmeye başladım, özellikle kızım olduktan sonra kafama her şeyi takmamayı öğrendim.