Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

ANAYASA’yı hazırlayacak komisyona AK Parti’nin verdiği 3 üye açıklandı.

İkisini yakından tanıyorum.

Cemil Çiçek ve Ahmet İyimaya...

İkisi de siyasetin “değerli” aktörleridir.

Cemil Çiçek için koltuktan “siyaset rantı devşiren” değil, koltuğa “değer katan” bir siyaset adamı olduğunu söyleyebilirim.

Adalet Bakanlığı süreçlerinde Türkiye’nin demokrasi çıtasını yükselten yasaların harcını karmıştır. Türkiye’ye kazandırmıştır.

TBMM Başkanlığı’nda da yeni bir anayasanın 40 maddesi üzerinde partiler arası uzlaşmanın mimarıdır.

Haberin Devamı

Birkaç hafta önce konuştuğumuzda “Herkes yeni anayasayı tartışıyor ama ‘nasıl bir anayasa’ sorusunun cevabı hiçbirinde yok. Birer taslak ortaya koysalar tartışmalar yapıcı olabilir” demişti.

Ahmet İyimaya da orta sağın “çok okuyan, üretimi verimli” bir aydınıdır.

Yani...

İsabetli seçimler...

.......................

CHP, MHP’nin de komisyona ciddi katkılar yapabilecek üyeler vereceğini düşünüyorum.

HDP’nin ise hiç değilse bu çalışmada yapıcı olabilmesinde fayda var.


YAPICI METOT

KOMİSYONUN her maddede anlaşacağını sanmak “hayalcilik” olur.

Ancak...

İleri demokrasilerin temelini oluşturan belirli ilkeleri benimseyerek yola çıkmak daha deparda “yeşil ışığı” yakar.

Bunlar “kuvvetlerin birbirinden bağımsız ayrılığı (özellikle yargının), yürütmenin denge ve kontrol işlevinin güvenceye alınmasıdır.”

İster başkanlık, ister yarı başkanlık, ister -kurumları ve kurallarıyla tam işleyen- parlamenter sistem olsun, bu ilkeler demokrasilerde “esastır.”

O halde...

“Sistem” tartışmalarını ileriye bırakarak, hangi sistemde olursa olsun hepsinin bu “vazgeçilmezi” üzerinde mutabık kalınması halinde yeni anayasanın -neredeyse- 4’te 3’ünü oluşturacak maddeler ortak irade halinde yazılabilir, kabul edilebilir.

Sonuç...

İktidar partisiyle, muhalefet partilerinin zıtlaştığı sistem tartışmalarını ileriye bırakarak önce temel ilkelerde uzlaşmayla, yani anlaşılabilir maddelerle başlamak ve ilerlemek gerekir.

“Sisteme” bağlı maddeler -sonraya bırakılarak- atlanabilir.

Böylece hayli mesafe almak mümkün.


FRANSA ÖRNEĞİ

Haberin Devamı

TAHA Akyol dün Hürriyet’te şöyle yazmıştı:

Yeni bir anayasa yapma konusunda Fransız tecrübesi önemlidir. Dağılmış parlamenter sistemi toplamak için De Gaulle liderliğinde 1958’de yeni anayasayla yarı başkanlık sistemine geçtiler.

De Gaulle, katılımı baştan reddeden Komünist Parti hariç bütün partilerin katılımını sağladı; onlarla çatışmaktan uzak durdu. Müzakereleri saygın Adalet Bakanı, büyük hukukçu Michel Debre yürüttü. Dört konuda baştan muhalefete teminat verdiler: Halk hâkimiyeti, kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, hükümetin Meclis’e karşı sorumluluğu. Fransız devriminin adeta karargâhı olan “Meclis” geleneği böyle sürdürülecekti.

Endişeler dağıldı, 1 Haziran’da çalışmalar başladı... Yüzde 87 katılımlı referandumda yüzde 79 oyla anayasa kabul edildi. Yeni anayasa 4 Ekim 1958’de yürürlüğe girdi; Fransa iç savaştan kurtuldu.

.........................

Fransa “yarı başkanlık sistemini” seçti. Ama...

“Parlamenter sistemi” seçseydi de 4 temel konuda partilerin uzlaştığı maddeler geçerliğini, işlevselliğini koruyabilirdi.

Haberin Devamı

.........................

Türkiye, yazımda bahsettiğim yöntemle bir sonuca varabilir mi?

“Yapıcı iyi niyetle” en azından yeni anayasanın 4’te 3’ünden fazlası tamamlanmış olur. Ya kalanı?

İki ihtimal var.

Bunlar da -araya kendini dayatan bir gelişme olmazsa- sonraki yazıda.