Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Cumhuriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün tutuklanması için satırlarıma şöyle başlayayım.

“Yargıya güvenirim ve saygı duyarım.”

Peki yargı yanlış yapmaz mı?

Her meslek gibi yargı insanları da elbette yanlış yapabilirler. Ama...

Sonrasında yanlışı düzelten, yanlışı ortadan kaldıran da gene yargı olur.

Bunun son örneklerini “Balyoz” davasında yaşadık/yaşıyoruz.

“En ağır suçları işledikleri” iddia edilerek, müebbede mahkum edilen TSK mensupları, önce Anayasa Mahkemesi, sonra da mahkemeler tarafından özgürlüklerine kavuştular.

Haberin Devamı

“Yargı yanlışlarına” simge olan dünyaca ünlü “Dreyfus Davası’nı” da hatırlamakta fayda var.

Genç bir Fransız yüzbaşısı olan Dreyfus 1894 yılında Almanya için casusluk yaptığı iddiasıyla yargılanmış, suçlu bulunmuş, mahkumiyetini çekmesi için Şeytan Adası’na gönderilmişti.

Yıllarca basın ve başta Emile Zola olmak üzere Fransız entelektüelleri “kararın yanlış olduğu” yolunda yayınlar yaptı, kampanya sürdürdü.

12 yıl sonra 1906’da yargıtay genel kurulu kararıyla Dreyfus beraat etti. Dreyfus’a sökülmüş olan rütbeleri iade edildi.

Göğsüne “Legion d’Honneur” nişanı takıldı.

Görüldüğü gibi, yargının yanlışını yine yargı onarmış oluyor.


SİYASET

Cumhuriyet’te yayımlanan “TIR’lar” haberi Türkiye’nin dış siyasetini, IŞİD odaklı Suriye politikasını etkileyecek önemdeydi. O nedenle konu güncel ve duyarlı. Devletin kaygılarını anlayabiliyorum.

Bununla beraber, “uluslararası platformlarda Türkiye’ye karşı kullanılabilir” kaygılarından söz ediyorum.

“Hukuk ve basın özgürlüğü” de gene Türkiye’nin dışarıdaki imajı için önemli ve duyarlı boyutlardır.

Dün TV’de “hukukçu” kökenli Taha Akyol’u izlerken notlar aldım.

Akyol’un herhalde Can Dündar, Erdem Gül ve “Cumhuriyet’le aynı fikirleri paylaştığını, onlarla yakın olduğunu” kimse düşünemez.

Ama “tutuklama kararını hukuka aykırı bulduğunu” söylüyordu.

İşte söylemleri:

........................

Can Dündar’ın siyasi kişiliği ayrı. Adalet heykelinin yüzü bağlıdır.

Niye?

Kimdir bakmasın diye, teraziye baksın diye. “Ben de terazi açısından bakıyorum.” Baktığımda “Can Dündar’ın tutuklanması evrensel hukuka aykırıdır.”

Haberin Devamı

AİHM’deki Türk yargıcı Işıl Karakaş bu iktidar tarafından önerilen 3 adaylardan biriydi. 28 Eylül 2015 tarihinde yaptığı açıklamada şöyle diyor Işıl Karakaş: “Avrupa’dan Türkiye’ye bakıldığı zaman ifade ve basın özgürlüğünün yeterli ölçüde korunmadığı, güvence altına alınmadığı, Avrupa standartlarında olmayan bir ülke olarak göründüğünü düşünüyorum. Buradaki Avrupa Konseyi’nin yetkili kurumlarının da en çok üzerinde durdukları konu bu.”

........................

Siyasi açıdan bu önemli.

Vatanın menfaati, devletin dünyada itibarlı olması, ülkemizin huzurlu olması gibi milli duygularımız bakımından dikkate alınmalı.

........................

Olaya sırf hukuk gözüyle baktığımızda ise tek bakış açısı; “evrensel hukuktur.”

Evrensel hukuk; Anayasa Mahkemesi, 2 Nisan 2014 sayılı kararında “Basın özgürlüğü herkes için geçerli ve yaşamsal bir özgürlüktür” diye vurguluyor ve altında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne ait 7-8 referansta bulunuyor.

Haberin Devamı

Esas cümle şu; “İfade özgürlüğünün toplumsal ve bireysel işlevini yerine getirebilmesi için -AİHM’nin de ifade özgürlüğüne ilişkin kararlarında da sıkça belirttiği gibi- sadece toplumun ve devletin, olumlu doğru ya da zararsız gördüğü haberlerin ve fikirlerin değil, milletin veya toplumun bir bölümünün olumsuz ya da yanlış bulduğu onları (yani devleti) ve toplumun bir kesimini rahatsız eden haber ve düşüncelerin de serbestçe ifade edilmesi lazım.”

AİHM önüne basın, ifade, din ve vicdan özgürlüğü, devlet sırrının gazeteler tarafından yayımlanması gibi konular geldiğinde 40 yıldır bu içtihatla hareket ediyor.

Diyor ki “toplumun bir kesiminin ya da devletin de rahatsız olduğu haberleri, düşünceleri yayımlamak özgürlüğün içine girer.”

Bizde de 2010 tarihli referandumdan sonra sıkça uygulanıyor.

.........................

Olay “basın özgürlüğü değil, casusluk, devlet sırrını açık etmek” iddiasına gelince...

Önce iyice düşünmek istediğim ve Türkiye adına olumsuzluk üretebileceği kuşkularını duyduğum bir durum var. Şimdilik yazmakta fayda görmüyorum.