Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


10 saat gidiş, 10 saat dönüş... Birkaç günlük Uzakdoğu seyahatimin uçuşlarında okuduğum kitabın adı “Tarihin Çarmıhında Güneş Ülkesi...”
Yazarı Kürt hareketinin önde gelen isimlerinden Mahmut Alınak.
Sadece bana gönderilen yeni yayımlanmış kitaplarla ve gazetelerin kitap eklerinde yer alanlarla yetinmem, kitabevleri rafları arasında saatlerce safari yapan “kitap avcısı” olurum.
“Tarihin Çarmıhında Güneş Ülkesi”ni de böyle buldum.
448 sayfalık kitabın çoğu satırının altlarını çizerek, zaman zaman ara verip düşünerek okudum.
Kitabın daha başındaki “sunuş yazısı”, sonraki sayfaları okumaya çağrıydı.
“Bu romanda yer alanlar, namluların ucunda ya da idam sehpalarında can verenlerin isimleriyle anılmakta” mesajı dikkatimi çekti.
O “vefa” diye yazmış, okurken ben “manifesto” gibi algıladım.
Kitap, “Şengal” adlı hayali bir ülkede yaşananları kurgulamakta.
“Şengal” işgal altında ve çok kanlı, çok acı çekilen süreç sonunda “Şengalliler” kendi yönetimlerini kuruyorlar.
“Şengal” coğrafyası ve kentleri yerine nokta nokta koyarak zihninizde hangi coğrafyanın, hangi etnisitenin, hangi kentlerin adına çağrışımlar oluyorsa onları da yerleştirebilirsiniz.
Ben Alınak’ın yazdığı “Şengal” ve diğer isimlerle sürdüreceğim yazımı.
Önce şunu belirteyim ki bir politikacının roman yazması önemlidir.
Siyasetin dar kalıpları içine sıkışmış yaşamdan taşmak tuğla gibi bir kitaba imza atmak bile tek başına fark yaratmaktır.

Romanla manifesto
Kitabın içeriğinde kategorik yanlılık, tek mercekle bakış, toptancı suçlamalar, önyargılar ve daha birçok “bu kadarı da olmaz artık” dedirten saptırmalara karşın gene de sonuna kadar özenle okudum.
Empati yapabilmek, demokratik çözüme inananları besleyen kutsal proteindir.
Birçok tartışma, panel, yazılı ve sözlü anlatım gibi Alınak’ın satırlarını da “ötekileşme/ötekileştirme” zehirinin panzehiri olduğunu düşündüğüm “karşımdakini anlamaya çalışmak” psikolojisiyle okudum.
Aşağıda, Said Rıza adlı eski bir lise müdürünün ekseni etrafına örülen kitaptan aldığım notlardan bazılarını yansıtıyorum.



SİZE NELERİ HATIRLATIYOR?



- ŞENGAL coğrafyası hangi etnisiteden oldukları belirtilmeyenlerin işgali altındadır.
- Said Rıza romanın kahramanıdır. Eşi ve iki çocuğu ile mütevazı ama mutlu bir lise müdürü olarak yaşarken hapse atılır, oğlu örgütün dağ kadrosuna girer, o ölünce eşi de dağa çıkar, kendini Şengal özgürlük hareketinin içinde bulur.
Parlamenter olur, sonra da siyasetin örgütlenmesinde yer alır.
Said Rıza’nın oğlu dağlarda, eşi Zerife ise kentteki bir örgüt evinde devlet güçleri tarafından öldürülür.
- Hareketin karizmatik liderinin adı Mezin’dir.
O da sık sık hapse girer ve partiyi hapishaneden yönetir.
- Mezin’in talimatıyla Şengalliler kendilerince “işgalci” dedikleri egemen yönetimin diliyle konuşmayı, okullarda eğitim dili olarak kullanmayı reddederler. Mahkemelerde savunma yaparken sadece kendi dillerini kullanmaya başlarlar. Yeni doğan bebeklerini egemen yönetimin bürokrasisini kabul etmedikleri için nüfusa kaydettirmezler. Kendi mahkemelerini kurarak devletin yargı gücünü tanımazlar. Devlete muhtarlık bile yapmazlar.
“İşgalci” dediklerinin mal ve hizmetlerini boykot ederler. Barajlarını bile imece usulü yapmaya yönelirler.
- Şengalcilerin bu tavrı çoğunluğa dönüşürken Mezin’in talimatıyla, örgüt ansızın strateji değiştirdiğini açıklar.
“Artık, onlar da birer halk çocuğu olan asker ve polis hedef alınmayacaktır. Onları kullanan büyük politikacılara eylem konacaktır.”
Bu karar sonucu örgüt, başkanın yabancı ülkedeki kızını da kaçırır.
- Başkan, Said Rıza’yı görkemli konutuna çağırtarak ona ve partinin önde gelenlerine seçimlere girmelerini kendisi tarafından bakanlık verileceğini söyler.
Said Rıza’ya başbakan yardımcılığını bile önerir.
- Said Rıza “bu tür önerilere sadece önder Mezin’in karar verebileceğini” söyler.
Birkaç gün sonra yeniden başkanlık konutuna çağırılır, Mezin de oradadır, başbakan da...
Mezin “biz de barıştan yanayız” diyerek şartlarını söyler:
“Örgütün silahlı kanadı ve hapistekiler bir yasa çıkarılarak serbest bırakılsın, örgüt de kaçırdıklarını serbest bıraksın.”
Protokol imzalanır ve hayata geçirilir. Başkan da kızına kavuşur.
- Fakat kanlı eylemlerle süreç sabote edilir.
Asker darbe yaparak yönetime el koyar.
Başkanı görevden alır.
Mezin ve diğer yöneticiler de asker tarafından gözaltına alınır.
Ancak Şengalliler “Arap baharını” anımsatan hareketlenmeye geçer.
Şaşkınlık yaşanır.
- Mezin serbest kalır.
Halkın kalabalığına konuşma yaparken vurulur.
.....................
Kitabın burada bitmediğini, ikinci bölümünün yayımlanacağını son sayfadaki “BİRİNCİ KİTABIN SONU” notundan anlıyoruz.
Empati yapmaya çalıştığım ama barışa ve demokratik çözüme katkısı konusunda ciddi karşıt görüşlerim olan kitabın özünü sundum. Yorum sizin.
Yanlış algılamalarım ve yansıtmalarım olmuşsa hoş görüle.