Ne kadar renkli o kadar riskli

20 Ağustos 2023

Dondurma tezgahları rengarenk. Ama bu renkler, eğer doğal değilse, ciddi tehlikeler barındırıyor. Mesela son dönemde tüketimi hızla artan mavi dondurmaya dikkat

Dondurmaları daha çekici ve albenili kılmak için kullanılan yapay renklendiriciler, çocuklarda dikkat eksikliği ve hiperaktiviteye neden oluyor. Ama buna karşın, meyveli dondurmalarda renklendirici kullanımına yönelik herhangi bir yasal engel yok. 

Sentetik gıda boyası

Bunaltan yaz sıcaklarında serinlemek için tükettiğimiz dondurmaların bazı çeşitleri hiç de masum değil. Özellikle de göz alıcı renklere sahip olanlar. Mesela son dönemde tüketimi hızla artan mavi dondurma.. ‘Şirinler’ ya da ‘İtalyan karameli’ etiketiyle satılan bu dondurma çeşidi, genellikle çocukların öncelikli tercihi oluyor. Maalesef en tehlikelisi de bu çeşit. Çünkü rengi çoğunlukla sentetik gıda boyasından geliyor. Eğer yapımında, E-133 kodlu ‘Brillant blue’(1) kullanıldıysa, bunu çocuğuna yediren ebeveyn, çocuğuna bir miktar; dikkat eksikliği veya hiperaktivite

Yazının Devamı

Havuz keyfiniz kaçabilir

13 Ağustos 2023

Yazın çoluk çocuk hemen herkes serinlemek için havuzların yolunu tutuyor. Bu yüzden havuzların viral ve bakteriyel hastalıklara karşı dezenfekte edilmesi şart. Ancak anlaşılan bu dezenfeksiyon işlemi de çok masum değil

Yazın serinlemek için deniz yerine havuzu tercih etmek, sağlıksız bir seçenek mi? Havuzların dezenfekte edilmesi için kullanılan kimyasallara odaklanan çalışmalar, özellikle klor kökenli dezenfektanların çeşitli hastalıklara neden olabileceğini gösteriyor. Bazı havuzlarda buram buram burnumuza çalınan klor kokusu, meğer dezenfektanların tehlikeli reaksiyona girdiğinin işaretiymiş!

“En temiz havuz bile denizden daha kirlidir…” Bu sözü birçoğumuz çevremizden duymuşuzdur. Oldukça yaygın bir inanıştır. Havuzların berrak görüntüsüne karşın pek de temiz olmadığını savlayan bu ifade, aslında hiç de temelsiz değil. Hele ki yapılan araştırmalar, olimpik bir havuzda ortalama 50 litre idrar ile 200 litre ter bulunduğunu gösteriyorsa!

İnsan vücut artıkları olarak nitelendirilen ter ve üre bileşenleri,

Yazının Devamı

Antibiyotik etkisi piştikçe artıyor

30 Temmuz 2023

Geçen hafta kötü bir haber aldık. Meğer yumurtamızda antibiyotik varmış. Bir kötü haber de ben vereyim: Yumurtadaki antibiyotik oranı pişirdiğimizde daha da artıyormuş

Türkiye’de yapılan bir çalışma, 13 adet pişmemiş yumurtada saptanan antibiyotik çeşidi nitrofuranın, yumurtalar haşlandıktan sonra 3 kat daha fazla yoğunluğa ulaştığını ortaya koyuyor. Yani eğer yumurtada antibiyotik varsa pişirdikçe daha çok antibiyotik tüketmiş oluyoruz. 

Nitrofuran, son antibiyotik skandalının da başrolündeydi. Tayvan’a Türkiye’den ihraç edilen yumurtalarda nitrofuran saptandığını öğrendik. Oysaki nitrofuran başta olmak üzere tüm antibiyotiklerin hayvan beslenmesinde kullanımı 17 yıl önce yasaklandı. Yasaktan önce antibiyotikler, kanatlı endüstrisinde büyüme faktörü, hastalıklardan korunma ve tedavi amacıyla kullanılıyordu. Ancak, hayvanlardaki bakterilerin zamanla antibiyotiklere direnç geliştirdiği ve bu direncin hayvansal ürünleri tüketen insanlara da sirayet ettiği anlaşılınca, hayvancılık endüstrisinde antibiyotik

Yazının Devamı

Eriyen buzullar ve virüs yükü

23 Temmuz 2023

Bir sonraki pandemi buzulların erimesi yüzünden yaşanır mı? Bilimsel araştırmalar, böyle bir salgının olabileceğini gösteriyor. Bilim insanları Türkiye özelinde bir salgın tehdidi yok diyor

İklim değişiyor, sıcak hava dalgaları artıyor, buzullar eriyor. Şimdi akıllardaki soru şu: Eriyen buzullarda saklı kalan virüs ve bakteriler aktif hâe gelerek herhangi bir salgın hastalığa neden olur mu? Bilimsel araştırmalar bunun mümkün olduğuna işaret ediyor. Zira bilim insanları, geçen yıl yaklaşık 15 bin yıllık iki buz kütlesinde 28 yeni virüs keşfetmişti. Buzul erimesinin gerçekleştiği toprak ve göl yüzeylerinde de viral yayılma olasılığı, diğer alanlara oranla çok daha yüksek bulundu. Araştırmacılara göre, eski virüs ve bakterilerin uyanma riski var. Tabii bu risk, buzulların en hızlı eridiği coğrafyalardan birinde yaşadığımızı düşünürsek bizim için de geçerli. Türkiye sadece son 40 yılda buzul alanlarının yüzde 35’ini kaybetti. Erinç Buzulu’nda yapılan ölçümler, buzulun yarısının bu süreçte

Yazının Devamı

İklim senaryoları iç açıcı değil

16 Temmuz 2023

Atmosferdeki karbon salınımında en yüksek paya sahip olmasak da, payımıza daha fazla sıcak hava dalgası, daha şiddetli seller, kuraklık, orman yangınları ve tropik kasırgalar düşecek. Geleceğe dönük iklim senaryoları hiç de iç açıcı değil.

Önce sel, ardından aşırı sıcak hava dalgası. Küresel iklim krizinde öngörülen sonuçları birbiri ardına yaşıyoruz. Bulunduğumuz coğrafya maalesef küresel iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek bölgelerden biri.

En kötümser senaryoya göre; atmosferdeki karbon emisyonu artmaya devam ederse, 2100’lü yıllarda bugünkünden 5-6 derece daha sıcak bir dünyada yaşamak zorunda kalacağız. Türkiye için birinci dönemde (2013-2040) özellikle ilkbahar ve yaz sıcaklıklarında, 3 dereceye ulaşan bir sıcaklık artışı öngörülüyor.

Baharlar yaza dönecek

İkinci dönemde (2041-2070), kış sıcaklıklarında 2-3 derece, yaz sıcaklıklarında ise 5 dereceye ulaşan artış tahmin ediliyor. Son dönemde (2071-2099) ise, küresel ortalama sıcaklık artışları, artık Akdeniz ve Güneydoğu’da

Yazının Devamı

“Şekersiz” balonu patlıyor mu?

9 Temmuz 2023

Şekerden katbekat fazla tatlılık hissi veren yapay tatlandırıcılarla ilgili acı gerçekle yüzleşmeye hazırlanmalıyız. Çünkü DSÖ, artık yapay tatlandırıcıların kilo kontrolü sağlama aracı olarak kullanılmamasını öneriyor. Tip 2 diyabette artış riski, erken doğum ve kardiyovasküler hastalıklarda artış ile kanserojen olasılığı da cabası!

"Şekersiz” balonu patlamak üzere! Daha sağlıklı diye tüketimi özendirilen yapay tatlandırıcılı gıdalar, aslında sağlığımıza zarar veriyormuş. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) yapay tatlandırıcılarla ilgili son açıklaması, net bir dille bunu söylüyor. DSÖ, yenilediği kılavuzunda artık yapay tatlandırıcıların kilo kontrolü sağlama aracı olarak kullanılmamasını önermiş. Diğer yandan yapay tatlandırıcılar nedeniyle Tip 2 diyabette artış riskine vurgu yapılarak, erken doğum ve kardiyovasküler hastalıklarda artış olasılığına dikkat çekilmiş.

Yapay tatlandırıcılarla ilgili bir diğer önemli gelişme de birçok içecek, şekerleme ve sakızda kullanılan “aspartam”ın kanserojen ilan

Yazının Devamı

Plastik dağına yasak gerek!

2 Temmuz 2023

Çevreyi kirletmenin bedeli sadece 25 kuruş! Her plastik poşetin, bize zararlı atık olarak geri döndüğünün farkında bile değiliz. Plastik atık depolama tesislerinde çıkan yangınlar da cabası! Tek kullanımlık plastikleri hayatımızdan çıkarmak en doğrusu. Yasak konulmasa bile başarabiliriz!

Yarın Dünya Plastik Poşet Kullanmama Günü. Plastik poşetlerle imtihanımızda 5 yılı geride bıraktık. Kat ettiğimiz mesafe başlangıç için iyi olsa da, tek kullanımlık plastiklerin doğada yarattığı tahribatı önlemede hâlâ oldukça gerideyiz. Poşet bedelinin zamanla çok düşük kalması ve diğer tek kullanımlık plastiklere ilişkin düzenleme yapılmaması en büyük eksiğimiz.

Türkiye’de plastik poşetler 2019 yılından bu yana ücretli. Marketlerden alışveriş sonrası poşet aldığımızda, karşılığında 25 kuruş ödüyoruz. Uygulamanın başlamasından bu yana poşet kullanımının yüzde 65 oranında azaldığı açıklansa da, özellikle semt pazarlarında poşetler hala ücretsiz bir şekilde el değiştiriyor. Bu durum, tek kullanımlık plastik kirliliğinde ciddi

Yazının Devamı

İklim koruyucusu nesiller

25 Haziran 2023

Çocuklar, endişeli, üzgün ve korkuyor. Türkiye’nin de yer aldığı 13 ülkede gerçekleştirilen araştırma, onların iklim değişikliği yüzünden böyle karamsar olduklarını gösteriyor. Türk çocuklarının çoğunun bu konuda daha bilgili olmayı istemeleri büyük şans aslında.

Bugün iklim krizine ilişkin karar alıcıların neredeyse tamamı, küresel iklim değişikliğinin yaratacağı kötü senaryoyu yaşamadan aramızdan ayrılacak. Maalesef bütün fatura, bugünün ve yarının çocuklarına çıkacak. Çocuklar, daha sıcak, daha kirli, daha verimsiz ve daha sağlıksız bir dünyada yaşamak zorunda kalacak. Aslında çocuklar da bu durumun farkında. O yüzden Z kuşağının bir bölümünde iklim hassasiyeti çok yüksek.

Araştırmalar, çocukların iklim ve çevre kaynaklı şoklardan dolayı oldukça endişeli olduğunu ortaya koyuyor. Cartoon Network’ün çocukların iklim değişikliğiyle ilgili fikirlerini öğrenebilmek için, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 13 ülkede

Yazının Devamı