İlişkilerde Zarafetin Önemi

7 Ağustos 2019

Günümüzde telaş içinde koştururken, neredeyse bedenimiz ruhumuzdan önde giderken çevremize davranışlarımıza dikkat etmiyoruz. Zarif bir tavrın önemini gözden kaçırmamıza neden olan bu telaşlı davranışlar bizim iç güzelliğimizi de gölgeliyor çoğunlukla…


Konfüçyüs, insaniyeti tanımlarken “Kendine hâkim olmak ve nazik olmak.” der. Bu bir bakıma zarafetin de tanımıdır. İlişkilerde birbirimizi birey olarak kabul etmiyoruz. O benim demek en büyük hata. Boşanmış, çok güçlü görünen bir kadının boşanma konusunda bir workshop’ unu izledim. Ben hiç eşimi benden ayrı düşünmedim diyor. Hatta bir astrologdan seans aldıklarında kendisi biz ne olacağız derken, eşi ben ne olacağım demiş ve kadın çok üzülmüş. Karşınızdakini birey olarak kabul ederseniz, onun dünyasını, onu olduğu gibi kabul edersiniz. Zarafet burada başlar. Onun alanına girmezsiniz, saygı gösterirsiniz. Onun da isteklerinin olduğunu bilirsiniz.

Beni hiç anlamıyor dediğimizde biz anlıyor muyuz diye düşünmek gerek belki de. Anlamaya çalışmak yerine saygı ile tüm zarafetimizle iletişim kurmayı tercih etsek, kim bilir mutluluğumuz belki de çok farklı olurdu.

Erkekler kendilerini işe yarar hissetmek ister, kitaplar bile konserve

Yazının Devamı

Haydi Fotoğrafımızı Çekelim

19 Temmuz 2019

Sosyal medyanın gündemde olduğu son yıllarda paylaşılan fotoğraflarda herkes çok mutlu, neşe içinde ve coşkulu. Sinemaya tartışarak giden bir çift patlamış mısırla fotoğraf çekiyor, “eşimle sinema keyfi” notuyla paylaşıyor. Arkadaşları ne mutlu, sinemaya gitmişler, biz evden çıkamıyoruz yorumu yapıyor fotoğrafı görünce. Halbuki paylaşımı yapan çok mutsuz.

Biz bugün selfie çekmiyoruz, hissetmediklerimizi yansıtan fotoğrafları istemiyoruz, paylaşım yapmıyoruz. İçimize bakmak istiyoruz. Emile Zola “benim fikrimce bir şeyi fotoğraflayana kadar onu gerçekten gördüğünüzü iddia edemezsiniz” diyor. Ünlü bir psikolog okulunu bitirdikten sonra hocalarından seans alıyor. Bir seans sonrası hocası çok iyi bir seans olduğunu, gözlerini kapamasını, kendisine güvenmesini, koluna girerek yürümesini söylüyor. Koridorun sonunda bir yere giriyorlar. Hoca bir ayna tutuyor. Bak kendine diyor. Seans alan psikolog şaşırıyor, sanki ilk defa yüzüne bakıyor gibidir. Hoca dikkatlice bak yüzüne diyor. Sonunda aynada gözlerinin içine bakmasını zorluyor ve psikolog gözlerinin içinde önce çoraklık, sonra annesini görüyor. Hepimizin hayatını şekillendiren ödipal, yani anne baba ve çocuk üçgeninde

Yazının Devamı

Değişimle Gelen Mutluluk

2 Temmuz 2019

Her yeni güne başlarken “yeni” bir ben olmanın keyfine varmayı düşündünüz mü hiç? Bunun için yapılacak tek şey değişim… Önce kendimize “ne” olmak istediğimizi soralım, sonra da gerekeni yapalım. Örneğin ben iyi bir insan olmak istemiştim yıllar önce. Bana sen kötü bir insan mısın, ne demek iyi insan olmak dediler. Anlatamadım çoğunluğa. Kendime karşı iyi bir insan mıydım? Hayır, o halde Buddha’nın söylediğini yapmalıydım ve öyle de yaptım. “Nasıl gördüğünü değiştir, nasıl değiştiğini gör”.

İçten değişim olmalı öncelikle. Epiktetos “içsel huzur iyi yaşamın kapısını açar” diyor. İçsel huzur kalbin temizliği ile başlar. Kalbinde hırs, öfke, haset, kıskançlık varsa değişemezsiniz. Kendini sevmeyenlerin duyguları negatifi yaratır çoğunlukla…Önce kendimizi sevmekle başlayalım değişim yolculuğuna. Sadeleşelim, hafifleyelim. “Sadeysen daha çok sen” diyorum ben. Sırtınızdaki yüklerden kurtulun. O yükleri sırtınızda tutan, bırakabilecek olan da sizsiniz. Çekmeceleriniz kafanızın karışıklığını gösterir. Düzenleyin hemen, dolabınızı, çekmecelerinizi…

Değer yargılarınızı gözden geçirin, çevrenizdekileri de buna göre değerlendiriyorsanız, problem olması kaçınılmaz. Bir kişinin gelişimi

Yazının Devamı

Hiçbir Şey İmkansız Değildir

21 Haziran 2019

Hepimiz her an mucize yaşıyoruz, ancak bunun farkında değiliz. Sabah uyandığınızda şükredecek neler olduğunun farkında mısınız? Bir isteğinizi aklınızdan geçirirsiniz, hayal kurarsınız, kısa bir süre sonra hayaliniz gerçek olur, tesadüf işte dersiniz… Halbuki sizin mucize olduğunuzun göstergesidir bu.

Bir mucizeysek hiçbir şey imkânsız değildir. İmkânsız, senin imkânsız olduğunu düşündüğündür.

Lise döneminde bizlere seçmeli ders olarak 3 ders sunuldu. Resim, müzik ve Latince. Ben resim yapamayan, çöp adam çizemeyen biri olduğumu düşündüğüm, ilkokul öğretmenimin neye göre olduğunu bilmediğim, “resimde başarısızsın” değerlendirmeleri nedeniyle resim dersini seçmem imkansızdı. Müzik de yetenek gerektirirdi. Benim müziğe de yeteneğim yoktu ki… Seçimim Latince dersi oldu tabii… Bu seçimi yapan tek kişi olmam nedeniyle başka bir okuldan hoca gelecek ve program altüst olacaktı. Okul müdürü beni çağırdı ve vazgeçirmeye çalıştı, ben değiştirmedim, bana Latince seçeneğini siz sundunuz, bu seçimi yapmak hakkım diyerek vazgeçmedim.

Aradan yıllar geçti. Ben çöp adamı bile gerekmedikçe yapmadım. Çok sevdiğim arkadaşlarımın atölyesinde resim dersleri başladı bu yaz. Renklerle dans

Yazının Devamı

Hayır Diyebilmek

10 Haziran 2019

Hayır dediğimizde onaylanmadığımız, “yaramaz” etiketini aldığımız çocukluk günlerimizi hepimiz hatırlıyoruz. Bilinç altı kayıtları paralelinde istemediklerinize de evet diyerek kimseyi kırmak istemiyor, karşımızdakinde olumsuz bir izlenim bırakırsanız sevilmeyen olmaktan mı yoksa terk edilmedikten mi korkuyorsunuz?

Bir danışanım kime hayır diyemediğini düşünmesini istediğimde şaşırmıştı. Kimseye hayır diyemiyordu ki? Üstelik kendisini güçsüz hissediyordu bu nedenle…

Partnerinize, iş yerinde yöneticinize, arkadaşlarınıza sürekli evet diyorsanız biz gün gelir siz olmaktan çıktığınızı, kendi hayatınızı yaşamadığınızı fark edersiniz. Kişiliğinizin gücü sürekli hayır demek değildir, ne zaman kime, hangi konudaki taleplere hayır diyeceğinizi bilmektir.
İlişkilerde net olduğunuzda her şeye evet demek zorunda kalmazsınız. Sessiz anlaşmaya en kolay girilen ilişkilerde bir kez hayır denecek bir konuda evet derseniz bunu değiştirmek çok zordur. Başlangıçtan itibaren partnerinize hayır demeyi bilirseniz, o da sizden neyi ne zaman isteyeceğini bilecektir.

Kendini olduğun gibi kabul eder ve seversen, kendin olmayı seçersen kimsenin sadece bir konuda yüreğinden gelen hayır nedeniyle terk

Yazının Devamı

İlişkiler ve Bağımlılıklarımız

30 Mayıs 2019

Aşkla yola çıkan, çocuk sahibi olarak yollarını çiçeklendiren bir çift düşünün. Yolun başında mutluluğun birbirlerine duydukları aşka odaklı olduğunu düşünürken bir bakarlar ki her ikisi de farklı yolları seçerek birbirlerinden uzaklaşmışlar. Topluluk içinde bile birbirleri ile iletişim kurmamaları, sürekli cep telefonları ile ilgilenmeleri dikkat çekmektedir.Bu uzaklaşmanın en büyük nedeni son yılların en çok konuşulan gündemi kaçırma korkusu, Fomo (Fear of Missing Out) sendromudur. Özellikle erkeklerde fomo sendromunun daha fazla görüldüğü söyleniyor. Gündemin kaçırılması korkusunun temelinde onaylanma ihtiyacı bulunmaktadır. Gündemi yakalayamayanlar bir şeyleri kaçırdığını düşünüyor. Z kuşağının da korkusu bu. Örneğin Cannes film festivalini kalabalık bir grup halinde izlemeleri onlara göre günü yakaladıklarını gösteriyor.

İlişkilerde Fomo sendromu etkisi en çok cep telefonu, bilgisayar gibi teknoloji bağımlılığında kendini gösteriyor. Evde çiftler cep telefonuna bağımlı şekilde vakit geçiriyor. Gündem cep telefonunda, sosyal medya hesaplarında mı yoksa bu tür bağımlılıklar kendimiz olmamızı engelliyor mu? Günde 2 saat Tv siz, cep telefonsuz zaman geçirdiğinizde farkı

Yazının Devamı

İlişkilerde Düşünce Orucu

22 Mayıs 2019

Güzel hayallerle yola çıktığımız, ilişkimizin ömür boyu süreceğini hayal ettiğimiz partnerimizle günün birinde sözlü sözsüz iletişim dili seçimimiz nedeniyle yollarımızı ayırıyoruz. Mutluluk hepimizin hedefi. Ancak mutluluk bir sonuç değil, yolunuzda her an yaşayacağınız bir histir.

Düşüncelerinizin bir ışık yaydığını ve düşüncenin realiteniz olduğunu biliyor musunuz? Bugünkü düşüncenizi yarınınızda, geleceğinizde mutlaka yaşayacaksınız. İlişkide aldatılmayı düşünürseniz mutlaka bir gün bunu yaşarsınız. Bazen partneriniz sizin dışınızda programlar yapıyor, sinema, yemek, hatta tatil programları sizsiz yapılıyor. Bunun nedeni sizsiniz. Bir Çin atasözü “Düşüncelerine dikkat et, onlar yapacaklarının başlangıcıdır” der.

Düşüncelerimizin yarattığı titreşim bir rezonans alanı oluşturur. Gayet huzurlu ve mutluyken negatif bir kişinin rezonans alanına çekilebilirsiniz. Bir anda tartışma başlayabilir. Bu nedenle partnerimizle iletişimimizde düşüncelerimizi yönetmeyi bilelim.

Ramazan ayında oruç tutarken kimseye kötü bir söz söylememe çabasındayız, kimseyi kırmak istemiyoruz, insanlara, hayvanlara, kısaca tüm canlılara destek oluyoruz, işte biz bunu ilişkilerimizde her

Yazının Devamı

Kendini Fark Et

15 Mayıs 2019

Kendimiz olmak, kendimizi sevmek kavramlarından uzak olmamız bizim kendimizi fark etmediğimizi gösteriyor. Özellikle hedefini sorduğum bir grupta “Ben hedeflerden kurtulmak için emekli oldum.” diyen bir kişiyle karşılaştığımda bu konuda yazmaya karar verdim.

Bir eğitimde son derece değerli olduğunu fark ettiğim ama kendisinin yetersizliklerini birbiri ardına sıralayan güzel bir kadın, beni hayal kırıklığına uğrattı. Orada sorun çocuklarının sürekli kendileri olmasa birçok şeyi yapamayacağını vurgulamalarıydı.

Kendimizi fark etmek için swot analizi yapmalıyız öncelikle… Güçlü yanlarımızı, zayıf yanlarımızı, fırsatlarımızı ve tehditleri görmeliyiz. Bu çalışmayı kendimizle baş başa olduğumuzda yapmamız gerekir. Örneğin iş hayatında başarılı olduğunuzu düşünüyorsunuz. Ancak kendinizi ifade etme konusunda zayıfsınız. O halde bu tarafınızı geliştirmek için bir eğitim alabilirsiniz, daha çok okuyabilirsiniz, yazabilirsiniz. Fırsatlarınızı görebiliyor musunuz? Hedefiniz çalıştığınız şirkette CEO olmak ise yabancı dilinizin zayıf olması tehdit olarak görünüyorsa ya hemen eğitime başlarsınız ya da CEO olup çok iyi yabancı dili olan bir asistan seçebilirsiniz. Önemli olan sizin

Yazının Devamı