İbrahim Akbulut

Erken seçimin ayak seslerinin duyulduğu günden bu yana CHP kulislerinde inanılmaz bir hareketlilik yaşanıyor...
2013’te kurulacak sandıktan bir koltuk isteyen herkes kağıt-kalem elde, hesap yapıyor.
Halen iktidarda bulunanlar, anketlerle ‘halkın kendilerinden ne kadar memnun olduğunu’ kanıtlamaya çalışıyor.
Ardından bir başka grup, aynı yerde yeni bir anket yaptırıyor, ondan da halkın CHP’ye oy vereceği ama başkanın değişmesi gerektiği sonucu çıkıyor.
Kafalardaki karışıklık bitmeden 3. anket devreye giriyor bu sefer...
Ne hikmetse bundan çıkan sonuç da diğer ikisini tutmuyor.
Sonrası anketlerden de garip...

Görünen o ki, Türkiye için 2013, ‘yerel seçim yılı’ olacak...

Eminim bu seçim sürecinde İktidar Partisi için de, Ana Muhalefet Partisi için de en iddialı, bir o kadar da en çekişmeli yarış İzmir’de geçecek.

Zira İzmir, bir taraf için ‘bir türlü fethedilemeyen’, diğer taraf için de, ‘eldeki en büyük kale’ sıfatıyla ister istemez seçimin yıldızı olacak...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, gayri resmi olarak olsa da seçim startını verince, İzmir’deki son durumu araştırmak farz oldu...

O, sadece Ege’nin değil, Türk Otomotiv Sanayii’nin de gurur kaynağı...
Özakat Ailesi’nin öncülüğünde, Gallia, Koçman ve Göktuğ işbirliği ile nefes almaya başladığı 1964 yılından bu yana onbinler için aş kapısı, okul ve yaşam biçimi olmuş bir kurum...
O, ilk yerli dizel demek...
O, “Türk Malı” damgasıyla Avrupa yollarına düşen ilk kamyonumuzun üreticisi.
O, bugüne kadar 300 bin araç üreten, Türk Otomotiv Sektörü’nün yüzde 100 yerli sermayeli ilk kalesi...
BMC’den söz ediyorum içim sızlayarak.
İçim sızlayarak diyorum çünkü adı İzmir’le bütünleşen bu sanayi devi son dönemlerde son derece güç günler yaşıyor.

Her ne kadar tarihi kesinleşmese de siyasi partilerin usul usul yerel seçimlere çalışmaya başladıkları gün gibi ortada...
Süreci en verimli şekilde değerlendirmek isteyen AK Parti, İzmir’de son derece sistemli bir çalışma yapıyor.
Anketler bu çalışmaların en önemli ayağı.
Daha önce de yazdığım gibi, kamuoyu yoklamalarında İzmir’in 13 ilçesinde iktidar partisi önde görünüyor.
Ne var ki, bu değerler Büyükşehir’i kazanmaya yetmiyor.
İzmir’de öyle ilçeler var ki, bir türlü AK Parti’ye yanaşmıyor.
Dikili, Karşıyaka, Konak, Balçova, Güzelbahçe, Narlıdere, Urla, Çeşme, Karaburun gibi bölgelerde iktidar partisi ne yaparsa yapsın, seçmene bir türlü kendini kabul ettiremiyor.

CHP İzmir örgütü ve Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, çok yakın bir geçmişte ilki il kongresi, ikincisi büyük kurultay olmak üzere iki büyük sınav verdi.
İl Başkanlığı’nı 600 küsur delegeden 239’unun oyunu alan Ali Engin kazandı.
Engin, Aziz Kocaoğlu’nun adayıydı.
Ardından kurultaya gidildi.
Sonuçlar malum;
Kocaoğlu’nun kadim dostları Alaattin Yüksel ve Hülya Güven ile il kongresinde Ali Engin lehine yaptığı jestten dolayı desteklenen Hüseyin Saygılı CHP’nin kurmay heyetinde yer buldu.
Başkan’ın siyasi hasımları Mehmet Ali Susam ile Rıfat Nalbantoğlu ise ince bir operasyon sonucu liste dışı kaldı.

Size Kordon desem...
Eminim pek çoğunuzun aklına hemen işgal edilmiş kaldırımlar, kafa patlatan gürültü ya da bitmek bilmeyen tente krizi gelecek.
Bir bölümünüz de, müşteriyi “keriz” gibi görüp, “hesap” adı altında “soygun” yapmaya çalışan “mekanları” sayabilir.
Oysa Kordon demek, İzmir demek...
Kordon demek, ilham demek...
Kordon demek, şarkı demek, şiir demek...
Oysa bugün geldiğimiz noktada, İzmir’in bu doyumsuz güzelliği öyle veya böyle kirletildi.

Gazetecilikte bir haberi, bir olayı yazabilmek için belgelere dayandırmak, kaynağından doğrulatmak esastır.
Ancak bazen şartlar sizi farklı yollara sürükleyebilir.
Kapalı kapılar ardında konuşulan, kaynağına ulaştığınız halde doğrulatamadığınız bazı gelişmelerle karşı karşıya kalabilirsiniz.
İşte o zaman da mantığınıza ve önsezilerinize güvenmek zorunda kalırsınız...
Bir gazeteci için son derece zor bir durumdur bu aslında.
Bu satırları kaleme alırken, böyle bir durum ile karşı karşıyayım.
Anlaşılacağı gibi yazının konusu kulislerde dillendirilen bir konu.

Ak Parti’nin İzmir tutkusu herkesin malumu...

İktidar Partisi, bir türlü “turuncuya” dönüştüremediği bu kenti, 2014 yerel seçimlerinde kendi saflarına katabilmek için sabırla çalışıyor.

12 Haziran 2011 seçimleri öncesinde açıklanan 35 proje, bir anlamda 2014 yerel seçimlerinin startı oldu.

Hükümetin iki bakanının; Binali Yıldırım ve Ertuğrul Günay‘ın İzmir’da milletvekili yapılması da yerel seçimlere yönelik hamlelerden sadece biriydi.