Retro ateşi

13 Mart 2010



'Imsomnia by Becks' partisinin teması 70’li yıllar. Gelirken bu yıllara dair en az bir aksesuar takmak şart.

İlk durak Kardeş Türküler konseri. Tuti Türkiye’nin de Amerika kadar çeşitli kültürlerden oluştuğunu ispat edecekmiş bu konserle. Saat 20:00’de Kültür Üniversitesi Akıngüç Oditoryumu’nda Rumca, Ermenice, Kürtçe şarkılar eşliğinde Türkiye’nin kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına keşfe çıkacakmışım. Sonra da ben Tuti’yi Broadway’e doğru keşfe çıkaracağım. Naçizane köşeme de adını veren meşhur filmim, bütün Tony Mareno hallerimin sebebi 'Saturday Night Fever’dan ve canım 'Grease’den de bölümler içeren 'Red Hot Broadway' şovuna gideceğiz. Tuti de pek hevesli değil bu Broadway çorbasına. “Müzikal geleneğimiz yoktur bizim. 'Bir Lüküs Hayat’ı, bir de Kumkapı’nın Broadway’e beş bastığını bilirim” diyor.
'Ateşli Broadway' şovu, saat 21:00’de Tim Maslak Show Center’da. My Fair Lady, Chitty Chitty Bang Bang, The Lion King, Cabaret, Les Miserables, Evita, Grease, Chicago ve daha nice hitlerden olma şovdan zevk almaya çalışacağız. Çağımızın bu ortaya karışık hevesi dilerim çok uzun sürmez. En fazla 45 dakika veriyorum bu şova. Sonra, İstanbul Jazz Center’a Fatih Erkoç

Yazının Devamı

Grease’te böyle yorulmamıştım

27 Şubat 2010

Paris’te pek acar bir gizli ajanı oynadığım filmim 'From Paris with Love' sinemalarda. Filmde bir terörist saldırıyı önlemeye çalışıyorum. 11 Eylül öncesi Amerikan sinemasını özlüyorum. Yaşım sebebiyetiyle belki, bu aksiyon filmlerinden pek keyif almıyorum. Bir Semih Kaplanoğlu filminde oynamak istiyorum. Tuti’nin “Yönetmenin Bal’dan sonra bir 'Balkabağı' çekmeye niyetleneceğini sanmam” sözüne çok bozulduysam da, bu cumartesi yine birlikteyiz kendisiyle. İnat etti, Volkan Konak konserine gidecek. 'Efulim' şarkısını dinleyecek.
Doğu Karadeniz’de 'sevgilim' demekmiş 'Efulim.' “Parmağım battu bala, yala ufağum yala, ben fırsat arayurum, sen babanı oyala” gibi sözleri var şarkının. Tuti benimle kafa bulmuyorsa, çok absürd buldum sözleri. Punk buldum. Tatlı bir erotizm ... “Öyle ‘tatlı erotizm’ler falan yakışmaz abi Karadenizli’ye, sen çok dillendirme” dedi Tuti. Konsere hazırlık horon çekmeyi de öğretti. Hızlı çekim gibi, hıpızlı bir dans. Grease’de böyle yorulmamıştım. Bostancı Gösteri Merkezi’nde saat 21:00 sularında ilk horona katılımım gerçekleşiyor. Beklerim.
Sound'lar arası sarsılmaları göze alarak, konser sonrası Indigo’ya 'Chicks on Speed' dinlemeye gideceğiz. “Esas tatlı

Yazının Devamı

Dert bizde derman Bedük’te

20 Şubat 2010

Tuti benim kederimi anlamıyor. Kader bir tek pis pis Tuti’ye gülüyormuş efendim, ben koskoca Hollywood artiziyken bana bir şey olmazmış. Bu işler iki yüzlüdür, filmini bile yaptık 'Face Off Tuti’cim Face Off” dedimse de dinletemedim.
Tüm bu hazırlık, bir nevi Türk Greta Garbo Candan Erçetin için. Tuti bayılıyor bu kadına. Ben ilk defa dinleyeceğim sahnede bu hafta ama sevdiği insan Hakan Karahan film sektörüne el attığı için tanışıyorum kendisiyle. Bir kokteylde, “Travolta bey siz çok kilo aldınız olmuyor böyle, aikido yapınız” diye yanaştı yanıma. Tuti “Candan hanım çok güzel kadın çok” dedikçe, siyah kuşak Hakan beyi hatırlatıyorum ama kime söylüyorum?
Rakı, 'Kader' ve Candan Erçetin’in güzelliği, bu akşam Tuti’yi yiyor. Saat 20.00’de Bostancı Gösteri Merkezi’nde başlayan konserden erken çıkarabilirsem kendisini, çivi çiviyi söker şiarıyla aynı saatte İş Sanat’ta başlamış Mariza konserine götüreceğim. Fado’ya boğacağım beyefendiyi. Ne dertli şarkılar onlar, ne dertli. Portekiz minicik, şarkıların sesi kocaman. Koca bir imparatorluktan böyle mini minnnacık bir toprak olarak kalmanın derdi belki bu. Şimdi düşündüm de, Türkiye’nin derdi de biraz bu olabilir mi? Herkeste bir

Yazının Devamı

Tuti Behlül, ben Bihter, Sevgililer Günü bizi bekler

13 Şubat 2010

Eğlenceyi cumartesinden başlatmak için bir kulp bulunmuş, 'Sevgililer Günü’nün ilk saatlerinden başlayan eğlence' diyorlar. Yalın 23.59’da W İstanbul’da mesela. 'Unplugged' performansı ve en sevilen aşk şarkılarıyla gecemizi unutulmaz kılacakmış. “Hay de bre Romeo’lar Juliet’ler, hay de bre!” diyor, pazarı onlara emanet edip, sevginin günü olmaz diyenlerin neferi olarak bu cumartesi ateşini yakıyorum sevgili gönül dostlarım.
Tuti sabırsız. Tepemde dikilmiş; “Kırkpınar ağası Orhan abi halinden bi kurtulamadın abi” deyip duruyor. Komik adam. Anti Sevgililer Günü bile organize etti. Pazar günümüzü, yeni keşfi Behlül Bihter oyununu oynayarak geçireceğiz bilgisayar başında. Ortadoğu’nun Brad Pitt’i Behlül kendisi olacakmış. Ben de iri kıyım Bihter. Gözlerimiz benziyormuş. Neyse, geyiği bırakalım. Bu hafta sonu programımız çok neşeli, çok hareketli. Ateşlemeyi CRR’de 'Buena Vista’dan Canlı - The Havana Lounge'la yapıyoruz saat 20.00’de. Dostum Wim Wenders’in 'Buena Vista Social Club' filmi itibariyle aşık olduğum Buena Vista’nın sıkı bir takipçisiyim. Filmin trompetçisi Yanko Pizaco da sahnede olacak. İbrahim Ferrer, Compay Segundo gibi değerli isimlerle birlikte müzik yapmış diğer

Yazının Devamı

Meg’e İnat Kelly burada

6 Şubat 2010

Geçen hafta karım Kelly'yle Haiti’deydik. Bu felaket bizi birbirimize bağladı iyice. İkimiz yine bir fidanın güller açan dalıyız. Bu sebeple Kelly de bu hafta benimle İstanbul’da. Biraz da Meg Ryan’a inat olsun diye geldi. Meg’in yaptığı çok ayıptı. Bildiğiniz gibi Fashion Week İstanbul’un açılışını yapmaya geldi ama bir kurdele kesip alay eder gibi apar topar gitti. Bu hareket hiç komik değildi. Bir de sürekli güldüğü için Meg, Kelly iyice sinir oldu. Ne olursa olsun İstanbul kocasının sevdiği memleketti. Bu bile Kelly’i kızdırmaya yetti. “Bu ne ukalalık canım!” diye dolandı durdu bütün hafta. Hangi paparazzi yanaşırsa yanımıza İstanbul gecelerinde bu cumartesi, kucak kucağa, yanak yanağa poz vereceğiz. İstanbul’un dört yanında gezeceğiz. Kelly’e kalsa bütün Hollywood paparazzisine haber edecek ama ben izin vermedim. Kadınların hırsından korkuyorum.
Canım karımı CRR’de Aşkın Ensemble konserine götürmeyi planlıyorum Zuma’da romantik bir yemek sonrası. Gerçek bir virtüöz Cihat Aşkın’ın kemanıyla Çaykovski’den Handel’e aşkımızı tazeleyeceğiz. Konser saat 20:00’da başlıyor. Sonrasında da biraz geç de olsa Maltepe’ye doğru Sabahat Akkiraz dinlemeye yola çıkacağız. İstanbul’a ilk

Yazının Devamı

Atlantİstanbul karanlığımız

30 Ocak 2010

Geçen hafta dertler derya olmuştu ben de bir sarhoş. Scientologhy Tarikatı olarak gündemimiz sadece Haiti’ydi. Başını çektiğim bir grup, ilaçlar gönderdik, gönüllüler taşıdık. Umarım Haiti’nin başına gelen İstanbul’un başına gelmez. Böylesi trajik bir giriş yapmak istemezdim ama bu hayatın gülelim eğlenelim tarafının ötesinde bir de acı gerçekleri var değil mi? En sağlam film hayatın ta kendisi galiba. Ve o film de bitmiyor bir türlü, bu sebeple de yaşamak zorundayız. Hayat devam ediyor.
Geride kalanlar olarak elimizden geleni yapmalıyız. Bugün, 'Haiti’ye Yardım Konseri’ne gideceğiz Tuti’yle. Saat 22.30’da Ghetto’da konser. Bibi Tanga & The Seletines dinleyeceğiz. Bibi Tanga duyarlı bir müzisyen. Şarkılarının dertleri var; açlık, mültecilik, AIDS üzerine içi dolu şarkılar. Fransız Bibi Tanga ve grubu The Seletines böyle bir etkinlik için yerinde bir seçim. Ben böyle bir konseri çok takdir ettim ama Tuti biraz çekimser, “Kurban paraları bile hiç edilmiş bir memlekette kıllanıyorum her türlü yardım işinden” diyor.
Tuti çok karamsar bu günlerde. “Deprem olsa da Atlantis misali gömülsek biz de” bile dedi. Hatta 'Atlantistanbul' diye bir film senaryosu bile düşündü. Beni yedi

Yazının Devamı

YAKIŞIR!

23 Ocak 2010

Tuti yeni keşfettiği kulüp Mini Musichall’e dadandı dadanalı değişti. Tanıyamıyorum artık arkadaşımı. Geldiğimden beri Mini de Mini. İnat ettim gitmeyeceğim dedim geçen hafta, beni bırakıp gitti. Bu hafta da aynısını yapmayı planlıyor. Bu cumartesi yalnızım herhalde. Ondaki inatsa, bendeki de 'Gurur The John'. Geçen hafta ettiği “Bir dost bulamadın gün akşam oldu” lafının üzerine hele, dönen dönsün ben dönmem yolumdan.
Farkında mısınız bilmem gitgide dilim değişiyor. Tuti’yle gittiğimiz sayısız 45’likler, 70’ler, 80’ler Türkçe Pop gecelerinin esiri gibi dilim. Bir iki, üç bira devirip evde, sonra da kafama göre Tuti’den daha hızlı bir gece geçirmeliyim ki, bitsin bu Mini aşkı. Mini beni biraz aştı. O tatta mekanlar bizim New York’ta bolca var. Ben böyle mavi gözlerimle bir kurt gibi gezeyim istiyorum sokaklarda. Bu cumartesiyi böyle noktalayacağım, bekle beni Galata.
Peki nasıl başlatayım? Gideyim önce Babylon’da, Shantel’le bir güzel oynayayım. Shantel’e 'Oyna da oyna yakışır sana'yı çaldırayım. Bir saat takılsam yeter. Sonra bekle beni Amsterdam geceleri. Ghetto, 'Amsterdam Nigh Watch: AIFF (Afro Influenced Funk Federation) başlığı altında Afrobeat ve Funk’ın mükemmel

Yazının Devamı

NE ŞİŞ YANSIN NE KEBAP

16 Ocak 2010

Milli içkiniz rakı nedense beni çok pis efkarlandırıyor. Dumanlı renginden belli zaten tuhaf bir içecek olduğu. Bu sebeple uzak durmaya çalışıyorum. Ne şişi, ne de kebabı yakmaya niyetim yok. Bu hafta yeni bir konser evi, Borusan Müzik Evi’ndeyiz ilk durak olarak. Hezarfen Ensemble dinleyeceğiz. Tuti pek sevmiyor böyle şeyleri. “Keman, piyano, çello gibi enstrümanları duydun mu kaçacaksın” gibi bir anlayışa sahip. Ben de tam tersi 50’lik bedende 27’lik ruhumu sakinleştiriyorum bu tür müziklerle. Tuti’nin yeni konser evini merakı, benim ruhumun ilacı olarak saat 19:30’da Hezarfen Ensemble dinlemek üzere Borusan Müzik Evi’ndeyiz. Tuti “Ben Hezarfen misali yarım saat sonra kanat takar uçarım” dedi. Ben de takılacağım peşine mecburen çünkü sunduğu alternatif de pek şahane.

Türk'ün türküyle imtihanı
Türkiye’yi tanımam için dinlemem gereken iki isim Arif Sağ ve Sabahat Akkiraz ikilisi 20:00’da İş Sanat’talar. Gözlerimi kaparım sazımı çalarım bir adammış Arif Sağ. Tuti Arif Sağ’dansa Sabahat Akkiraz’ı tercih edermiş. “Son günlerde Türk’ün türküyle imtihanı” diye bir makale kaleme alıyormuş bu sebeple de gitmek istiyor konsere. Neymiş efendim Hülya Avşar Ruhi Su’yu, Nil Karaibogil Neşet

Yazının Devamı