Mehmet Tez

Mehmet Tez

mehmet.tez@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İnsanlarla reklamlar arasında ezeli bir savaş süregelmektedir.

Yıllar boyunca reklamlar, insanların dünyasına ve zihnine sızarak onları ele geçirmeye çalışmıştır.

Amaçları insan davranışlarını kontrol etmek, onlara kendi ajandalarını dayatmaktır.

Çoğu zaman sizin hoşunuza giden, sevdiğiniz nesneler olarak karşınıza çıkarlar.

Bazen sevimli bir çocuk, bazen bir kedi gibi görünür, gerçek yüzlerini ve amaçlarını saklarlar.

Sizi ele geçirip amaçlarına ulaştıklarında ise artık çok geçtir.

Kişi programlanmış tüketim güdüleri tarafından yönetilen bir zombiye dönüşür.

Haberin Devamı

İnsanoğlu kendini reklamlardan koruyacak yolları elbette bulmuştur.

Ancak reklamlar yeni koşullara adapte olurlar.

Siz onlardan kurtulduğunuzu sandığınız anda onlar bir adım öteye geçer.

Radyo, televizyon, internet...

Her yeni mecrada mücadele farklı boyut kazanır.

Bu çatışma ekseni aynı zamanda modern insanlık tarihinin de özetidir.

Bu ezeli mücadelenin tarihinde yakın zamana kadar reklamlar hep reklam formu altında var olagelmiştir.

Reklam bombardımanı altında kalsa da insanoğlu her zaman karşısına çıkan reklamın reklam olduğunun farkında olmuştur.

Ancak bugün düşman artık görünmezdir.

Reklamlar haber olmuştur. İnsanlar haberin reklam olduğunu anlamadıklarından yenilmeye başlamışlardır.

Hepsi bu da değil.

Reklamlar tarihte ilk kez insan formundadırlar.

Gizli reklam, ürün yerleştirme, haber, tabela, pop up pencere formlarını çoktan aşmış, bizden biri gibi görünmektedirler.

Nefes alırlar, duyguları vardır. Belki arkadaşınız, belki komşunuz.

Belki en sevdiğiniz romancı. Belki sevgiliniz, belki patronunuz...

Reklam insanlar, reklam olduklarını bilmezler. Kendilerini insan sanırlar.

Onları gerçek insandan ayırmak çok zordur.

Bunu yapabilen çok az sayıda uzman büyük bir gizlilik içinde çalışır.

Dünyanın dört bir yanında gizli servisler özel kişileri eğitir.

Elbette bütün bu olan biten panik yaratmamak için halktan saklanır.

Bu okuduğunuz, South Park’ın 19’uncu sezonunda yer alan bir bölümün hikâyesi.

Bu yazıyı internetten okurken kaç pencere kapattınız, kaç reklam ekranınızda siz istemeden belirdi?

Haberin Devamı

Kaç reklam saldırısını savuşturmak zorunda kaldınız?

Bırakın bu yazıyı, sabah kalktığınızdan itibaren kaç gizli reklama, logoya, slogana maruz kaldınız?

Twitter’da, Facebook’ta, Instagram’da dolanırken baktığınız içeriklerden kaçı gerçek, kaçı reklam?

Haberleri ve “reklam insan”ları saymıyorum bile.

Hangi şarkıcı, hangi aktör, hangi yazar, hangi işadamı, hangi siyasetçi reklam insan değil bugün?

Bölüm şöyle devam ediyor:

Reklam-insan mücadelesinde reklamların stratejik hedefi dünyanın her yerinde soylulaştırılmış (gentrified), birbirinin aynı mahalleler yaratmak.

Aynı ‘şekilli’ tuğla duvarlı kafeler, aynı restoranlar, aynı şarap zevki, aynı organik yiyecek merakı, aynı et restoranı tutkusu, aynı giysiler, aynı lüks konutlar, aynı mobilyalar...

“Hesaplı fiyata seçkinlik” üzerine kurulu ütopik bir şehir kültürü düşü...

Moskova’da da, Kahire’de de, Nairobi’de de, İstanbul’da da, New York’ta da aynı mahalleler, aynı sokaklar, aynı tarzda insanlar.

Haberin Devamı

Ancak gerçek hayatta zamanla insanların yerini reklamlar alacak.

Çünkü insanların bir süre sonra para yetiştiremeyeceği bu ortamlarda sadece reklamlar var olabilecek.

İnsanlar ise şehrin berbat kenar mahallelerinde hayatta kalmaya çalışacak.

İşte reklamların dünyayı ele geçirip, insanlığı yenmesi böyle olacak.

Dâhi bir senaryo ekibi var South Park’ın.