Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

YARSAV’a tepki olarak ‘Demokrat-Yargı’ adıyla yeni bir alternatif yargıçlar-savcılar birliği kuruldu.
Eminağaoğlu’nun başkanlığında YARSAV siyasete kaymakla suçlanmıştı.
Bu defa tarafsız bir meslek örgütü kuruluyor, diyenler vardı.
Profesör Ali Ulusoy “Demokrat Yargı”nın ilkelerini incelemiş... Akşam’da anlatıyor:
“Yeni Yargıçlar - Savcılar Birliği Tüzüğü’ne göre Türkiye’de demokrasinin en önemli sorunu ‘militarist milli güvenlik anlayışı’, hukuk devletinin önündeki en büyük sorun ise ‘militarizm’ imiş. Hatta yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına yönelik en esaslı tehdit de yine ‘militarizm’den geliyormuş. Silahlı Kuvvetler yargıya müdahale etmezse ülkede yargıya ilişkin sorunlar bitermiş!
Hiçbir ‘kurum’ siyaset üstü kalamayacağı için, örneğin ‘yargı siyaset üstü kalmalı’ demek totaliter bir düşünce imiş! Siyasi partiler güçleri oranında yargıda temsil edilmeliymiş! Mahkemelere yargıçlar dışından da üyeler atanmalıymış.
Prof. Ali Ulusoy ekliyor:
“Uzun süredir yargıya ilişkin bu kadar ideolojik ve bir o kadar da ütopik değerlendirme görmedim.
Objektiflikten uzak ve hep ‘tek yana yontan’ söylemden açıkçası dehşete düştüm.
Tüzüğün ana maddelerinde yargıçların ve savcıların somut sorunlarına ilişkin kaygıları mumla arasanız bulamıyorsunuz. Ama maşallah siyasetin tüm çetrefilli sorunları üşenilmeden bir çırpıda çözülüvermiş!
Tüzükteki ‘asker düşmanlığı’na varan vurgunun cemaat yandaşı basın yayın organlarındaki söylemle örtüşmesi de ayrıca dikkat çekici...”

Haberin Devamı

TSK notları...
Genelkurmay Başkanı Başbuğ Komutan medya ile buluşması için Trabzon’u ve Oruçreis firkateynini “özel olarak” seçtiğini söyledi. Acaba ne demek istedi? Başbuğ’un sözleri şöyle:
“Trabzonlumuz merttir. Ülkesi için gerektiği zaman hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan bir bölgede bulunuyoruz. Ulusal konulara bu bölge insanımızın hassasiyeti ortadadır.”
Trabzon son yıllarda kimi solcu gençlere yönelik linç eylemlerine, Rahip Santoro’nun öldürülmesine, Hrant Dink suikastının organizasyonuna vs. sahne oldu. Bu olaylar koca bir kente mal edilemez. Ancak umarız Başbuğ, “Ulusal konulara bölge insanının hassasiyeti” derken yukarıdaki faşizan olayları ulusal tepki diye adlandıranlarla aynı çizgiyi paylaşmıyordur...
* * *
Dönelim firkateyne... TSK ağzını açsa siyasete karıştı oluyor. Oysa Başbuğ’un önceki günkü sözleri tamamen psikolojik savaşı yürüten medya ve iktidara karşı savunmaydı. Askerler yargıda kendini savunamıyor. Çünkü kendi ülkelerinde saldırıya uğrayacakları hiç hesap edilmemiş. Öneriyi tekrarlayalım... Emekli savcı ve yargıçlar bir hukuk derneği oluşturmalı, TSK’ya ve mensuplarına yönelik saldırılara karşı hukuk platformunda yasal yönden mücadele etmelidir. Başka çareleri yok.

Haberin Devamı

*Milliyet’in haberi: Balta girmemiş orman bulunmuş. Demek ki orada hiç Türk yaşamıyormuş.
Reha Yenisen

Burkay
Yurtdışında yaşayan Kürt yazar ve siyasetçi Kemal Burkay, Kanal A’ya yaptığı açıklamada bakınız ne diyor:
“Silahlı eylem Kürt halkının mücadelesine zarar vermekten başka bir işe yaramayacak. Onun için ben PKK’ya çağrıda bulunuyorum; hiçbir şart koşmadan silahlar tek yanlı bırakılmalı. Böylece, Kürt halkının mücadelesine en büyük hizmeti yapmış olur.”
Bizim liboş tabir edilen aydınlar ise ya bu konuya girmiyor ya ‘karşılıklı’ tetiği bırakmaktan (silahı bırakmaktan bile değil) dem vuruyor. PKK tek yanlı silahı bırakmalı. Barışın ön şartı budur...

Haberin Devamı

Kenan Evren ve arkadaşları çok şanslı veya dikkatli generallermiş...
12 Eylül öncesi aylarca darbe planı yapmalarına rağmen hiçbir gazeteciye yakalanmadılar, günlükleri de ortaya çıkmadı!
Haldun Ertem

Bayrak
Beşiktaş’ta bürosu bulunan bir dostumuz not göndermiş:
“Muş’taki olayın bir şeklini psikolojik olarak İstanbul un göbeği Beşiktaş’ta yaşıyoruz.
Balkonumuza özel günlerde astığımız bayrağımızı birkaç gün fazla asılı bıraksak alt katımızdaki beyaz eşya mağazası sahibi ‘Biz de memleketimizi, bayrağımızı seviyoruz ama’ diye söze başlayarak gelebilecek olan saldırılardan korktuğunu beyan ediyor. Biz de bayrağı kaldırıyoruz.”
Nereden nereye geldik dostlar... Bayrak asmak da cesaret istiyor artık... Düşman bayrağı değil bu Türk bayrağı...

TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman, eylem yapan TCDD çalışanları için “Bunlar memur değil, serseri” demiş.
O serserilerin amiri kim acaba?
Fahrettin Fidan

DHMİ
Atatürk Havalimanı B kapısı personel girişlerine ayrılmıştır. Personel de oradan aynen yolcular gibi üzerindekileri çıkararak girer. Bir THY çalışanı hanım anlatıyor:
- Sabah önümüzden türbanlı ve pardösülü bir hanım girdi. Kendisinden üzerindeki pardösüyü çıkarmasını istemediler. Sıra bize geldiğinde her zaman olduğu gibi paltolarımızı çıkarmamız istendi. Bir arkadaşımız:
- Tesettürlü hanımdan neden aynı şeyi istemiyorsunuz, diye sorunca önce “Siz de öyle giyinin” diye sözde bir espri geldi. Peşinden şu yanıtı aldık:
- Yukarıdan gelen talimat böyle...
İran Havayolları’na epey yaklaştık sayılır.

Küçük gemiye büyük yelken, ufak bedene fazla yiyecek, kaldıramayacak adama büyük yetki verilirse hepsi altüst olur.
Platon