Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türk lirasının dolar karşısındaki değeri 104 bin lirayı aştı. Geçenlerde belirttik, ne komşu ülkelerin, ne civar ülkelerin parasında dolara karşı böyle bir düşüş yaşanmıyor. Bu yıl bizim durumumuzdaki pekçok ülkenin parası dolara karşı değer bile kazandı. Bizim para ise paraşütsüz iniyor. Türk lirası 1980'den bu yana son 16 yılda 2300 kat değer kaybetmiş bulunuyor.
Nedir bu felaketin sebebi?
Ekonomi konusunda kafa yoran bürokratlardan Sayın Teoman Yazgan, bakınız duruma nasıl bir açıklama getiriyor:
" 24 Ocak 1900 hareketleriyle birlikte, Sanayi Bakanlığı Fiyat Tescil Dairesi kaldırılarak, her sektörün, canı istedikçe ve de hep birlikte kendi fiyatını artırabilmek serbestisi getirildi. Buna karşılık, tüketicinin haklarını korumak için mutlaka gerekli olan, örneğin ABD'de 1890 yılından beri etkinliğini sürdüren, "Anti Tröst Yasaları"nı gündeme getirmek, uygulamaya koymak gözardı edildi. Sadece, Gümrük Birliği'ne girebilmek için, 7 Aralık 1994 tarihinde kabul edilen, 4054 sayılı "Rekabetin Korunmasına Dair Yasa" ise o tarihten bu yana harekete geçirilmedi, üst kurullları oluşturulmadı, ödeneği verilmedi... Yani sizin anlayacağınız, Türk Parası her geçen gün değer kaybetmeğe devam edecek... Sözgelimi, İstanbul'da Fırıncılar Odası, bütün fırınlar için, ekmek fiyatını hep birlikte artırıyor. Böyle bir olay ABD'de olabilse, milyonlarca dolar para cezasının yanında, Fırıncılar Odası Yönetim Kurulu'nu hapse atarlar. Bizde ise hala anlayışla karşılanıyor. "
Ve... Enflasyon fakirden zengine para transferi yapan bir mekanizma olduğu, ülkeyi yönetenler ve para babaları yüksek enflasyondan kar ettiği için bu felakete kimse dur demiyor. Enflasyonu indireceğim diye gelenler de yükseltip gidiyor.


Başı hayli dertte olan İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın dün gazetemizde de yer alan bir sözü dikkatimizi çekti:
"Adalete güveniyorum"
Aynı Mehmet Ağar geçmişte özellikle yargısız infazlar sözkonusu olduğunda adalet mekanizmasından yakınmış:
- Biz yakalıyoruz mahkemeler serbest bırakıyor, demişti...
Gün ola devran döne...
Adalet bir gün herkese lazım oluyor...


Dil Derneği tarafından düzenlenen Ömer Asım Aksoy Ödülü'nün üçüncüsü "Sosyal Bilimler" alanında bir yapıta verilecek. Ödüle 1 Ocak ile 31 Aralık 1996 tarihleri arasında yayınlanmış, dil, dilbilim, yazın, tarih, toplumbilim, felsefe, psikoloji, eğitim, hukuk, siyaset bilimleri vb alanlardaki bir bilimsel yapıt aday gösterilebiliyor. Son başvuru tarihi 31 Mayıs... Daha fazla bilgi için Tel: 0312 - 425 83 60


"Özelleştirme" yanlısı görüşleriyle tanınan Profesör Asaf Savaş Akat, Uluslararası İktisat Sempozyumu'nda dün zaman zaman esprilerle süslenen - "renkli" bir konuşma yaptı...
Özelleştirmenin akılcı ve akıldışı iki ayrı yöntemle yapılabileceğini söyleyen Profesör Akat, Türkiye'de ikinci yolun seçildiğini söyledi ve şöyle konuştu:
- Akılcı yol satmaktır. Akılcı olmayanı ise satmayıp, fiilen batırmak ve bu yolla "özelleştirmektir." Biz ikinci yolu "istikrarlı" olarak kullanıyoruz. Sözgelimi.. Kamu arazileri son 40 yıl boyunca işgal edenin elinde kalarak "özelleştirilmişlerdir!.." Bu araziler satılmamış, ama gecekonducular tarafından el konduktan sonra tapuları verilmiştir. Bu "özelleştirme" yöntemi çok da başarılı olmuş ve İstanbul'da kamunun elinde allaha şükür arazi pek kalmamıştır. Ve şimdi aynı yöntemi KİT'lere uyguluyoruz: Satacak yerde yavaş yavaş öldürüyoruz. Bu tür "özelleştirme"de de çok yol aldığımız kanaatindeyim. Mülkünü satmıyoruz, ama yine de devletin ekonomideki payı hızla azalıyor. Akılcı yoldan özelleştirmeyi de zaten beceremeyeceğimiz için kamu kurumlarını "öldürürek" fiilen devleti işin içinden çıkartıyoruz. PTT, bu konuda güzel bir örnektir. 6 - 7 yıl önce özelleştirseydik herhalde 15 - 20 milyar dolar edecek bir maldı PTT. Şimdi ise değeri herhalde 10 milyar dolara düşmüştür. 5 sene içinde de kimse almayacaktır PTT'yi. Şu anda telekomünikasyona yapılan yatırımların yüzde 70-80'inin cep telefonu şirketlerine ait oluşu da bu gidişi doğruluyor...


Eskiden hırsızlık saklanırdı.
Şimdi aklanıyor.
***
Eskiden basını kullananlar vardı.
Şimdi kullanamayınca, kıllananlar var.
***
Eskiden suçu açığa çıkanlar, açığa alınırdı.
Şimdi suçu açığa çıkaranlar, açığa alınıyor.
***
Eskiden faili meçhul cinayetler vardı.
Şimdi faili meşhur cinayetler var...
***
Eskiden dansözleri eğlence programlarında izlerdik.
Şimdi haber bültenlerinde izliyoruz.