Ülke savaş ve terör sath- ı mailine (eğik düzlemine) girdi. Güneydoğu’da insanlar ölüyor, devlet görevlileri kurşunlanıyor, araçlar yakılıyor.
İstanbul’da metro istasyonları ve metrobüs duraklarına yönelik sabotaj uyarısı yapıldı. AVM’ler gibi kalabalık yerlerde tedirginlik yaşanıyor... Kentlere patlamadan önceki sessizlik havası hakim...
Suruç saldırısını gerçekten IŞİD mi tezgahladı? Havadan yapılan saldırılar ile PKK ve IŞİD’e zarar vermek mümkün müdür? Yurt içinde PKK ve IŞİD militanlarına yönelik tutuklamalar bu örgütleri bitirmeye yeter mi? Yoksa terör kışkırtılıyor mu?
Bu sorular da önemini kaybediyor.
İki soru öne çıkıyor...
İktidar gerçekten terörle mi savaşıyor?
Yoksa bir erken seçimde HDP’yi baraj altına itmek, MHP’ye giden oyları geri almak için senaryo mu uyguluyor?
İkinci ihtimal ağır basıyor. İnsan kanı ve canı sağ iktidarlar için birkaç oy ve birkaç koltuk kadar önemli değildir inancı geçerliğini koruyor.
? ? ?
Nasıl çıkmıştık yola? Suriye halkını Esad’ın zulmünden kurtaracak, onu devirecek, cuma namazını Emevi camisinde kılacaktık. Hepsinden önemlisi ABD ve İsrail’i memnun edecektik. Bu hevesle yola çıkanlar, tüm uyarılara kulak tıkayanlar, ülkeyi getirip uçurumun kenarına bıraktılar.
Üstelik bunlar daha iyi günlerimiz...
ATTİLA
Yolu zaman zaman İzmir’e düşenler şehiriçi ulaşımda deniz taşımacılığının payının giderek artmakta olduğunu gözlemliyor. Gemiler yenileniyor, güzelleşiyor. Bir başka güzellik de yaptırılıp hizmete sokulan yeni gemilerin isimlerinin büyükşehrin düzenlediği anket sonucu İzmirliler tarafından belirlenmesi. İzmirliler, hizmete sokulan son beş gemiye şu isimleri verdiler: Dokuz Eylül, Çakabey, 1881 Atatürk, Soma 301 ve İzmir’in unutulmaz isimlerinden merhum şarkıcı Dario Moreno.
6. gemi kente 15 Haziran günü geldi. 15 Haziran, İzmir’in bir başka gururu Attila İlhan’ın doğum günüydü. Gemiye tabii ki şairimizin adı verildi.
Rumelihisarı Açıkhava Tiyatrosu’nun orta yerine 1.5 milyon lira sarfıyla mescit yapıldı!
Laik kesim konser izlemesin diye ne büyük masraf...
Akif Kökçe
YANGIN
Cudi’den ve Diyarbakır’dan yangın haberleri gelirken... Güvenlik güçleri yangına müdahale etmiyor diye yoğun yakınmalar duyuyoruz. Yakınmalar haklıdır...
Ancak madalyonun bir de şu yüzü var... Okur yazıyor:
“Güvenlik güçleri yangına müdahale etmiyor diye bir haber okudum, sen güvenlik güçlerine pusu kur, askeri polisi şehit et, devlet gorevlilerini dağa kaçır, yol kes, kimlik kontrolü yap, araçları yak, burasiıKürdistan diye yırtın... Sonra da yangın var, güvenlik güçleri neden yardım etmiyor diye bağır çağır... Yangını da pusu kurmak için çıkartmadığınızı güvenlik güçleri nereden bilecek?”
Sonuç önemli...
Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanı Ercan Taştekin, PKK, IŞİD, DHKP-C gibi birbirine benzemeyen örgütlere eş zamanlı operasyon yapılmasını sonuç alıcı bulmadığını söylüyor:
- Bunlar siyasi iradenin talimatı üzerine yapıldığı için suçla mücadele değil siyasi operasyonlardır. Gerçek operasyonun konseptini başbakan veya cumhurbaşkanı değil başsavcılık ve hukuk belirler.
- Ne yapmalı?
- Ben aydınlatılan olaylara bakarım. Hangi olaylar aydınlatıldı? Eğer failler yakalanıyorsa ben derim ki işte bu bir suçla ve terörle mücadele operasyonudur. Aksi takdirde bu bir algı operasyonudur. Kamuoyu bu operasyonlardan sonra şunu soracak. Peki, bu operasyonlarla hangi olayları aydınlattınız? Suruç saldırısı ve polis cinayetleri aydınlanacak mı? Algı operasyonu olmadığının ispatı ancak böyle olabilir.
- IŞİD’le PKK arasında sınırın bu tarafında çatışma ihtimali var mı?
- Olmaması mümkün değil. Çünkü aynı ortak alanda taban buluyor ve eleman devşiriyorlar. Daha vahimi iktidar bölgede PKK ile IŞİD arasında çatışmadan medet umuyor. Bu olursa iki örgüt de çok büyür.
