2. Dünya Harbinin en kritik günleri yaşanmaktadır: 1943 Ocağının sonları.
Türkiye, kendini savaş ateşinin dışında tutma becerisini sürdürmektedir. Bir yandan
İngiltere'nin müttefikidir, diğer yandan
Almanya ile arasında Saldırmazlık Paktı vardır.
Sovyetler Birliğiyle Tarafsızlık ve Dostluk anlaşması da yürürlüktedir.
Müttefikler zafere,
Naziler ise hezimete gider görünmektedirler. Fakat
Almanya'nın dişleri henüz sökülmemiştir.
Böyle bir ortamda
Churchill Türk yöneticileriyle
- Cumhurbaşkanı veya
Başbakan - buluşup görüşmek ister. Toplantı yeri olarak
Kıbrıs teklif edilmektedir. Olay gizli kalacaktır. Davetin başka bir önemli yanı vardır:
Roosevelt de bunu desteklemektedir. Hatta Ankara'daki Büyük Elçisi
Steinhardt aracılığıyla bu hususta
İnönü'ye özel mesaj gönderir.
Sonra ne olur?
"Toplantının
Kıbrıs'ta yapılmasına
Türkiye'nin bir itirazı yoktu. Ancak
Anayasa gereği, Cumhurbaşkanı yurt dışına çıkınca kendisine bir vekil tayin edileceği ve bunun da gizli tutulmasının mümkün olmadığı belirtilerek eğer bizzat
İnönü ile görüşülmek isteniyorsa toplantının
Türkiye'de yapılması gerekeceği,
Kıbrıs'ta ısrar ediliyorsa
Başbakanın gideceği bildirildi. (Bk. Kamuran Gürün, "Savaşan Dünya ve Türkiye", Cilt 3 - Tekin Yayımevi).
Elbette ki
"bizzat İnönü" ile görüşülmek isteniliyordu. Toplantı
Adana'da yapıldı. Öyle bir ortamda dahi hiç kimsenin hatırından
"Canım, Anayasayı bir defa ihlal edersek ne olur?" kolaylığı geçmedi.
Zira o zaman Türkiye Cumhuriyeti ciddi bir devletti.* * *
İngiltere de ciddi bir devletti. - O, hala öyledir -. Anayasası yazılı değilse de, kurallar bir dünya harbinde
Churchill gibi bir başbakan tarafından dahi ihlal edilemez. Başbakanın
Türk yöneticileriyle görüşmesi ancak
Savaş Kabinesinin buna muvafakat etmesi şartıyla kabildir.
Savaş Kabinesi Churchill'in teklifini iki defa reddeder. Bunu,
Roosevelt adına da yapacağını bildirmesine rağmen.. Ancak üçüncü defada belirttiği şartları uygun gördüğündedir ki Savaş Kabinesi bu yetkiyi koca Başbakan Churchill'e verir. (Bk. Aynı eser)
Londra'da
Churchill böyle,
Berlin'de
Hitler öyle hareket ettiğinden dolayıdır ki
2. Dünya Harbini İngiltere kazanmıştır.* * *
Madem ki
Dışişleri Bakanlığı eski Genel Sekreteri Kamuran Gürün'ün zevkle okunan ilginç araştırmasıyla başladık, onunla bitirelim.
Churchill 30 Ocakta
Adana'ya gelir.
İnönü'nün başkanlık ettiği Türk heyetinde
Başbakan Saraçoğlu da vardır. Toplantıda Müttefiklerin aldığı
"kayıtsız şartsız teslim" kararı konuşulur. Türkiye bundan memnun değildir.
Saraçoğlu "Almanya'nın ortadan kalkmasının Avrupa'nın merkezinde trajik bir boşluk yaratacağını ve bütün mağlup ülkeleri komünizm için kolay bir av haline getireceği"ni söyler. Gerçekten de, öyle olacaktır.
Churchill itiraz eder ve komünizmden korkmadığını bildirir. Fakat
Saraçoğlu boş bir adam değildir.
İngiltere Başbakanına hatırlatır ki bir gün
Avam Kamarasında şöyle demiştir:
"Bolşevizm tehlikesiyle faşizm tehlikesinden birini bir gün seçmek zorunda kalırsam, faşizmi tutmayı yeğlerim".
Churchill gülmeye başlar:
"- Buna karşılık milletvekilleri bana ne diye bağırdılar, biliyor musunuz? 'Yeğlersin ama, bu millet de o zaman senin başını keser' diye bağırdılar".
Ne adamlardı, onların hepsi.
Yazara E-Posta: m.toker@milliyet.com.tr