İrlandalılar kavgacılıklarıyla tanınırlar. Hikayeler bile anlatılır: Bir İrlandalı yolda kavga eden iki kişi görse birinin omuzuna dokunur, kibarca sorarmış: "Katılabilir miyim?"
Ben İrlandalı değilim. O kadar değilim ki bırakınız kavgayı, iki değerli yazarımız Oktay Ekşi ile Taha Akyol'un "DP dönemi" konusundaki tartışmalarına karışmayı da aklımdan geçirmedim. Sadece Taha arkadaşım yanlış bir tesbit yaptı, MİLLİYET okuyucularını bu yanlıştan sakınma gayesiyle onu düzelttim.
Akyol "DP, CHP'yi kapattıktan sonra değil, CHP'nin de katılacağı erken seçimlere gidecekti ama darbe (27 Mayıs) bunun yolunu kesmiştir" diyordu. Gerçek bunun tam aksidir: DP, CHP'yi bir sivil darbe olan Tahkikat Komisyonu ile kapattıktan sonra cılız CKMP'nin katılmasıyla göstermelik seçime gidecekti. Güçü yetmedi, her şeyi yüzüne gözüne bulaştırdı, karşı darbeyle yolu kesildi.
Taha arkadaşım ısrar ediyor. Canı sağolsun. Olayları kaynaklarından daha iyi araştırırsa doğruyu görecektir. Nitekim Adalet Bakanı Budakoğlu'nun istifasını tesbit etmiş, fakat sebebini incelememiş. İstifanın sebebi Başbakan Menderes'in ona 1960 Şubat başında verdiği "CHP'nin katılacağı erken seçimi CHP temsilcileriyle görüşerek hazırlama" talimatından - nitekim Feyzioğlu ile temas başlamıştı bile - Mart başında cayıp rejimi Tahkikat Komisyonu darbesine götürme kararıdır. Budakoğlu onun üzerine istifa etmiş ve yerine Menderes, "müfrit" Celal Yardımcı'yı getirmiştir. (Bk. Demokrasimizin İsmet Paşalı Yılları - "Demokrasiden Darbeye, 1957/1960" - S. 296 - 297).
Ne ise.. Ben asıl, bu vesileyle başka bir şey söylemek istiyorum.
Türkiye'de pek az kimse 27 Mayısı benim kadar elverişli ve açısı geniş bir noktadan izleme fırsatı bulmuştur. Onun yanlılarının ve karşıtlarının "sonraki" bir takım yorumları, bu yüzden, beni şaşırtmış; hele sebep diye sıraladıklarının çoğu güldürmüştür. Bunlar hep, "olayın arkasından" keşfedilmiştir! Yanlılarının "hayırhah sebepleri" de, karşıtlarının "melun sebepleri" de.. Eğer 1960 İlkbaharında erken genel seçime gidilseydi 27 Mayıs olmazdı. Çünkü genel seçim kaçınılmaz hale gelmişti ve yeni şartlarla millet sandık başına çağırılmaksızın ülkeyi yönetmek imkanı kalmamıştı. MBK üyelerine sorulmuştur: "25 Mayısta, İnönü'nün mutabakatını söyleyeceği bir erken genel seçim tarihi iktidar tarafından ilan edilseydi 27 Mayısta gene harekete geçer miydiniz?"
Buna cevap "Asla, ne mümkün, kimin haddine, neden geçelim, olacak şey mi.."dir. Darbenin "nevi şahsına mahsus adam"ı Madanoğlu bir de kahkaha atmıştır: "Petka sıkar mı?"
Bütün "post - 27 Mayıs", kötü/daha az kötü/iyi taraflarıyla bu basiretin, sağduyusunun gösterilmemiş olmasının; "dere geçilirken at değiştirilmez" bahanesinin arkasına sığınılmasının; alternatifsizlik, "memleketi bırakamama" megalomanisinin sonuçudur.
Vakti gelen seçimden kaçmak tekin değildir.