PARİS
Türkiye'den
"intikam alma" peşindeki Ermeni hareketlerinin çok uzun zaman merkezi,
Fransa olmuştur. Gerçi
Türk diplomatlara yönelik
"organize suikastlar" Amerika'da başlatılmıştır ama onlar daha yenidir.
Amerika'daki Ermeniler uzun süre
Türkiye'ye ve
Türklere dostluk göstermişlerdir. Oradaki
Yunanlılar gibi.. Zaten
Kaliforniya'da yarı bunak bir Ermeninin kurduğu tuzağa
Los Angeles Başkonsolosumuzla yardımcısının - ilk şehitlerimiz - o kadar kolay düşmelerinde o hava rol oynamıştır.
Fakat
Fransa'daki Ermeniler
Türkiye'ye karşı hep daha katı davranmışlardır. Bunda
"tehcire uğrayan" Ermenilerin ilk, Fransız yönetimindeki
Lübnan ve
Suriye'ye gitmeleri; oradan da kütle halinde
Fransa'ya göç etmeleri büyük rol oynamıştır. Kabiliyetli bir kavim olan
Ermeniler özellikle yazı, basın ve sanat hayatında önemli yerlere gelmişler, oraları
Türk düşmanlığının yaygınlaştırılmasında kullanmışlardır. Kendi içlerinden gelmese bile, kavimlerinin
Türklerden intikam alma ortak hevesine kayıtsız kalamamışlardır. Ünlü şarkıcı
Aznavour'un ve özellikle annesinin
"ailedenmiş gibi" sevdikleri bir
Türk arkadaşımdan o hususta dinlediklerimi hiç unutmamışımdır.
Gerçek şudur ki bazı vatandaşlarında
"Ermeni tezleri"ne bir sempati bulunsa bile ne
Fransa, ne
Amerika devletleri bunlara
"içten" bir destek vermişlerdir. Ancak onların
"oy şantajları", parlamentolarını etkilemiştir; hükümetleri buna karşı gerekli mukavemeti göstermemiştir; bu da Türkiye ile aralarında kırgınlığı bile aşan tatsızlıklara, huzursuzluklara yol açmıştır. Şimdi Türkiye ile Amerika böyle bir dönemden geçiyorlar. Bir tasarının da Fransız Senatosunda bekletildiği unutulmamalıdır.
Seçimden seçime dalga
Aslında, belki eskilerdeki
"Türklerden intikam" hevesi duygusal bir köke sahiptir. Ancak
"soykırımı hikayesi" Ermenilerin Yahudilere bakıp özendikleri, gerçeklere hiç uymayan bir yapmacıktır. Bir soy bir ülkenin bir tarafında kırıma uğratılır, başka yerlerde, özellikle başkentte baştacı edilir mi?
Hitler öyle mi yaptı? Yahudilerin davası ne kadar
"tarihi bir vakıa" ise Ermenilerinki o derecede şişirilmiş balondur. Nitekim Yahudiler de bu iddiaya yüz vermemektedirler. Soykırımı anıtlarına Ermenileri sokmamaktadırlar. Ama
Amerika Kongresinin üyeleri
Kıbrısmış, Ermeni soykırımıymış, seçim arefelerinde böyle inceliklere bakacak nitelikte - ve çoğunluğu itibariyle tiynette - kimseler değildir. Onlara laf anlatmak da, bırakınız buradan gidecek "meslekdaşları"nı, Beyaz Saray veya State Department yahut Pentagone için bile hayaldir. Kongrede öyle üyeler vardır ki bir dediğini yaptırtmak için çok önemli bambaşka bir tasarıyı tek başına bloke etmekten çekinmemektedir. Bir Senatör Grassley bu amaçla tam 12 ay Clinton'un Filipinlere Büyük Elçi atadığı Burleigh'in tayinini durdurmuştur - Adam en sonunda, "Al, başına çal!" deyip istifa etmiştir - ve buna karşı ne Başkan, ne Dışişleri Bakanlığı bir şey yapabilmişlerdir.
"Kongre üyesi" kendine özel bir mahluktur ve onu öyle değerlendirmek lazımdır. Senatörken Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu başkanı
"meslekdaşım" ile bu konuları konuştuğumda demişti ki:
"- Eğer bir
Kongre üyesi kendi bölgesinde kıytırık
Ermeni veya
Rum oylarına muhtaçsa seçim arefelerinde ona Hazreti İsa bile
Kıbrıs anlaşmazlığının, Ermeni işinin ne olduğunu anlatarak, hatta Amerikan çıkarlarının nerede olduğunu söyleyerek tutumundan caydırtamaz. Zaten seçim geçince de her şeyi unutur gider.."
Bu sözler hep, hatırımda kaldı.
Buenos Ayres'te Ermenilerle geçirdiğim bir gece de..
Yarın: Gavura kızıp
Yazara E-Posta: m.toker@milliyet.com.tr