Metin Toker

Metin Toker

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


PARİS

Çok zaman önceydi ama - tabii, 2. Dünya Harbinden sonra -, bugünün kalkınmış Fransa'sının harcında IMF'in de, Dünya Bankasının da payı vardır. Zaten o kanlı badireden perişan çıkmış hangi Avrupa ülkesi bu iki "Amerika destekli milletlerarası örgüt"ün kapısını çalmamıştır? Bunlardan "kefeni yırtanlar" oralardaki "ekonomi uzmanları"nın dediklerini körü körüne uyguladıklarından dolayı mı başarılı sonuçlar almışlar ve bir daha onlara muhtaç hale düşmemişlerdir?
Yoo...
Bizim meşhur - bizde meşhur - Cottarelli de o sınıfa dahil midir, bilmem, bu uzmanlar Dünya Bankasının eski büyük yöneticilerinden Joseph Stiglitz'in beğeni kazanmış deyimiyle "birinci sınıf üniversitelerden mezun ikinci sınıf ekonomistler"dir. Başarı, Avrupa devletlerinin iki müesseseyle iyiniyet ve sağduyuya dayanan ilişkiler kurabilmiş olmalarının sonuçudur. Bu ülkelerin işbaşındaki hükümetleri IMF ile de, Dünya Bankasıyla da pazarlıklar yaparken halklarına "geçici fedakarlık ilacı"nı yutturmayı da ihmal etmemişlerdir. Yarı yolda mızımamışlardır.
Eğer daha sonra başka ülkeler bu başarıyı gösterememişler, IMF'in ve Dünya Bankasının kapısına bin kere daha gidip gelmişlerse - Türkiye ve ötekiler gibi - kabahati onların reçetelerinde aramamak lazımdır. Bunlar hemen hiç değişmemişlerdir ve hep daha fazla sıkıntı, hatta fıkaralık salık vermektedirler. Bunlar, burun kanamasını kesmek için kalbi durdurmaya kalkan doktorların reçetelerine benzetilmektedir.

Amerika ekonomisi IMF'e kalsa..

Sanılmamalıdır ki IMF sadece yardım isteyen ülkelere gitmektedir. Dünya Bankası gibi o da "yer küresini kucaklayan" bir milletlerarası kuruluştur ya.. Bu görevini yerine getirmek için her yıl, üyesi ülkelere bir uzmanlar heyeti göndermekte ve o "birinci sınıf üniversitelerden mezun ikinci sınıf ekonomistler" dışardan gazel okumaktadırlar. Ellerindeki reçetelere göre üyelerin ekonomilerini değerlendirmekte, kulaklarını çekmektedirler. Fransa'nın da, İngiltere'nin de, İtalya'nın da ve tabii Amerika'nın da.. Bunlar, bizim gibilerin aksine, onun parasına muhtaç bulunmadıklarından, sattıkları akıla boş vermektedirler.
Boş vermeyip de, ne yapacaklardır? Eğer Amerika ekonomisini yürütenler bunlara aldırsalar ekonomi altüst olacak, borsa büyük darbe yiyecek, insanlar işten atılacaklardır. IMF uzmanları bugünkü Amerika ekonomisini "istikbal için sağlıksız" bulmaktadırlar ve bunu "eskiden verdikleri akıllara uyulmaması"na bağlamaktadırlar. Amerika bu gidişi derhal durdurmalı ve kemerlerini sıkmalıdır. Vergiler indirilmemelidir, eğitime yatırım yapılmamalıdır, sosyal sağlık ve güvenlik hizmetleri kısılmalıdır. Amerika halen dünyanın en borçlu devletidir, ticaret açığı günde 1 milyar dolardır. Bütün mallara hücum vardır. Bu ne kadar sürer? Amerika felaketine gidiyor, felaketine..
Bunlara "deli saçması" diyor ve satılan akıllara boş veriyorsanız gereğini yapma mecburiyetiniz vardır: IMF'e muhtaç olmamak.
Ne yazı ki bunun da tek yolu IMF reçetelerine uyarak, IMF reçetelerinden kurtulmaktır.
Çok zaman önce Fransa ve diğer Avrupa ülkelerinin yaptığı - ve becerdiği - gibi.. Biz yıllardır hep, işin başındayız; çünkü dönüp dönüp hep aynı yere geliyoruz: Hep de aynı yöneticilerimizin yönetiminde.
IMF'ten kurtulmak için acaba önce onlardan kurtulmak gerekmiyor mu?


Yazara E-Posta: m.toker@milliyet.com.tr