Metin Toker

Metin Toker

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Yeni Cumhurbaşkanının kim olacağı değil de, ancak kimlerin arasından seçilebileceği bu gece yarısı belli olacak. 1982 Anayasası "4. turdan sonra Meclisin feshi ve genel seçim" getirdiği için bir "sür - git"i fiilen önlemiştir ama aday gösterme mekanizmasındaki elastikiyeti de ortadan kaldırmıştır. İşler çıkmaza girdiğinde - 1973 seçiminde olduğu gibi - bir yeni aday bulunup onun üzerinde mutabakat sağlama imkanı artık yoktur. Dört tur da "kapalı aday listesi"yle yapılacaktır. Bu da "Meclisi feshettirmemek için" birini mutlaka Çankaya'ya yollama tarzında son derece rizikolu bir mecburiyeti "en büyük ihtimal" haline getirmektedir. Bunda elbette 1980 seçimindeki iki sorumlu liderin, Demirel ile Ecevit'in, altmış tur sonrasında bile - özellikle Demirel'in genel seçimi zorlama hesapları yüzünden - seçilebilir bir adayı Meclise göstermemeleri başlı rolü oynamıştır.
Her halde şurası bir gerçektir ki bu satırların yazıldığı sırada henüz "göz dolduran bir aday" adı listede bulunmuyordu.
"Göz dolduran aday"dan zümrüt - ü anka kuşunun kastedilmediği bilinmelidir. Erken başlatılmış ve dejenere olmuş kampanyada Cumhurbaşkanı makamı öyle tarif ve tasvir edilmiştir ki adeta "fani insan nitelikleri" aday için yeterli olmaktan çıkmıştır. Halbuki burası zümrüt - ü anka kuşu değil, devleti bilen sağduyu sahibi birini istemektedir. Yanlışlık bir kaç kaynaktan doğmaktadır. Anayasada makam, beceriksiz ve işgüzar terzileri tarafından "Kenan Evren'in üzerine biçilmiş"tir. Ortaya çıkan iki "eski parti genel başkanı" da bundan yararlanarak hemen "makamın suistimali"ne girişmişlerdir.
Bizim anayasamız devleti işletme görevini Başbakana, onun iyi işlemesine nezaret görevini Cumhurbaşkanına vermektedir. Roller ters - yüz edilmemelidir.

En fena adaylar

Yeni seçim, sistemi normale geri çevirmenin bir fırsatıdır. Bunun içindir ki orası için düşünülecek en kötü - hatta hiç düşünülmemesi gereken - adaylar eski veya yeni parti başkanları ve ziyadesiyle hırslı politikacılardır. Bunlar enerjilerini başbakanlık yapmaya, yahut başbakan olmaya döndürmelidirler. Tabii devleti hiç bilmeyen, gökten zembille indirilmeye çalışılan tadsız - tuzsuz adaylar da makul olmaktan uzaktırlar. Zaten Meclisin kendisine, bir kaç partinin genel başkanı tarafından bile olsa "empoze" edilecek bir kimseye "lebbeyk" diyerek oy vermesi pek muhtemel değildir.
Ne var ki milletvekilleri de "aday listesi"nde gerektiği gibi bir ismi görebilmeli, bulabilmelidir. Bir çoğunluğun sıcak bakabildiği bu vasıfta kimseler mesela Hükümetin içinde vardır. - "Taktik adaylar" değil -. Meclisin içinde veya dışında da.. Dışardan adaylık için artık pek geç de sayılsa ötekilerin "lider kaş çatacak" çekingenliğiyle geri durmamaları, liderlerin de, kaş çatmak bir yana onlara teşvikçi olmaları sağduyulu yolun açılmasını kolaylaştıracaktır.
O muamele hayırlısıyla tamamlandıktan sonra Anayasanın "Cumhurbaşkanı görevleri"ni sayıp döken 104. maddesini ele alıp sistemi, onun ruhuna ve prensiplerine uygun hale getirmek başlıca görev olacaktır.


Yazara E-Posta: m.toker@milliyet.com.tr