Murat Bozok

Murat Bozok

bozokmurat@gmail.com

Tüm Yazıları

Atina’da daha çok yerel halkın tercih ettiği çok iyi bir balık lokantasına pazar akşamı gittiğimizde bir tane bile balık kalmamıştı. Gelin bugün bunun iyi bir şey olup olmadığını tartışalım


Atina’da hava hâlâ oldukça sıcak. Güneş içinizi ısıtıyor. Eğer vize probleminiz yoksa Türkiye’de fiyatı şişirilmiş tatil yörelerine oranla hesaplı olduğunu söyleyebilirim. Özellikle yaşanan son ekonomik kriz, burunlarını oldukça sürtmüş. Bir de süregelen konfor alanının dışına çıkmanın ve yeni yerler görmenin verdiği tatlı bir haz ve heyecan var tabii ki...
Gelelim başlıkta belirttiğim restorana... Tavsiye üzerine, Microlimano Bölgesi’ndeki ‘Dourambeis’ isimli balık lokantasına gittim. Dışarıdan bakıldığında, karşısında hoş bir kilise olan, kendi halinde bir sayfiye kasabası restoranı... Biz hariç masaları dolduranların tümü Yunandı. Ne zaman ki yerel halkın tercih ettiği bir restorana girdim, kendimi çok daha rahat hissettim. Buranın müdavimi olanlar neleri sipariş etmemiz gerektiğini bize öncesinde sıkı sıkıya tembihlemişlerdi.

Haberin Devamı

İkinci kez gittik
Onları dinleyip salatayla başladık. İçine koydukları her şey o kadar taze ve birbiriyle uyumluydu ki, mest olduk. Salatanın yanında gelen, üzerine hafif zeytinyağı ve dağ kekiği serpilmiş kızarmış ekmekler ölümcüldü. Sırasıyla kalamar ve kızarmış böcek geldi. İkisinin de denizden yeni çıktığı lezzetlerinden anlaşılıyordu. Bir de iyi bir yağın içinde kızartıldığı... Devamında gelen, ince halkalar halinde dilimlenmiş, hafif sirke ve zeytinyağı karışımında pişirilmiş ahtapot ise bugüne kadar yediklerimin en iyisiydi. Tadını, yaşadıkça unutabilmem mümkün değil.
Biz kendi aramızda “Ana yemekte balık olarak ne yesek?” diye tartışırken, garson ellerinde hiç balığın kalmadığını söyledi. İngilizce konuşmaya çalıştığımızdan, önce birbirimizi doğru anlayamadığımızı düşündüm. Ama ısrarcıydı. Pazar akşamı bir balık restoranında hiçbir balığın kalmadığına ben inanamadım. Doğruca mutfağın önündeki tezgaha yöneldim. Evet, üzerinde bir tane bile balık kalmamıştı.
Biz de bir salata daha sipariş ettik. Üzerine yediğimiz çok ama çok iyi bir lokma tatlısıyla yemeğimizi bitirdik. Baştan sona, en iyi ve taze malzemelerle özenle hazırlanan bir yemekti. Nirvana’ya ulaşmış bir şekilde, Türk kahvelerimizi yudumlarken, içimizde ana yemek olarak yiyemediğimiz balığın acaba nasıl olacağının düşüncesi vardı.
Bir restorancı olarak dünyanın en kolay şeyi, “Her zaman yemek var” demek. Balıkları alıp porsiyonlayıp buzluğa attığınızda, istediğiniz zaman 10 saniyede mikro dalgada çözebilirsiniz. Dünyada birçok lokanta da aynen bunu yapıyor.
‘Dourambeis’ ise her şeyi günlük alıp, müşteri ve para kaybetmek pahasına “Elimde hiç balık kalmadı” diyebiliyor. Ben en doğrusunu yaptıklarına inanıyorum.
Restorandan çıkarken kartlarını aldım. 1932’den bu yana açık oldukları yazıyordu. Hiç şaşırmadım. O balık, o kadar çok içimizde kalmış olacak ki, ertesi akşam
oybirliğiyle sadece bir gün önce yiyemediğimiz balığı yemek için, bir kere daha
‘Dourambeis’in yolunu tuttuk. Sadece burada bir öğün yemek yemek için bile Atina’ya gidilir. Şiddetle tavsiye ediyorum.