Murat Bozok

Murat Bozok

bozokmurat@gmail.com

Tüm Yazıları

Geçen hafta, yaptığı işe aşık bir adamla harika bir gün geçirdim. Sevgili Seyit Karagözoğlu’nun, İzmir Kaynaklar’daki bağlarını yerinde görüp, yakında piyasaya çıkacak şaraplarını yudumladım

10 sene önce her şeyi bırakıp Amerika’ya aşçılık eğitimi almaya gittim. Bugün o zaman verdiğim karardan ötürü gayet mutluyum. Şu anda her şeyi bırakıp, yeni bir meslek seçmem gerekseydi, hiç düşünmeden şarap eğitimi almaya giderdim.
Türkiye’de şarapçılık her türlü engellemelere rağmen yükseliyor ve yükselen değer olmaya da devam edecek. Butik şarapçıların, kaliteli ama kısıtlı sayıdaki üretimlerinin bunda payı fazla. Artan rekabetten en çok biz tüketiciler yararlanıyoruz. Fiyatlar zaman içerisinde öyle ya da böyle inecek ve kalite artmaya devam edecek.

Tutku ve Vizyon: Paşaeli
Geçen hafta, bu butik üreticiler arasında sivrilen ve uzun zamandır zevkle içtiğim Paşaeli şaraplarının bağlarına gittim. İster yemek ister içecek olsun, bir ürünün nereden geldiğini görmek ve arkasındaki hikayeyi bilmek bana keyif veriyor. Şarap üreticiliği en meşakkatli ve zor işlerin başında. Meşhur bir şarap üreticisine “Şarap üretiminin kolay bir meslek olup olmadığı” sorulduğunda, “Sadece ilk 100 yılın zor olduğunu, sonrasının oldukça keyifli olduğunu” söylemişti. Özellikle ilk senelerde, sabırla
bekleyip, büyük bir yatırım
yapmak gerekiyor.

Haberin Devamı

Kadifemsi ve dengeli bir yapısı var
Bundan bir sene kadar önce, ilk Paşaeli şarabını tattığımda oldukça etkilenmiştim. 2005 yılı rekoltesi, Seyit Bey’in ilk ürünüydü. Bordo tarzı bir şaraptı bu. İlk üründen, bu kadar başarılı bir şarap çıkması beni şaşırtmıştı doğrusu. Bu yıl Paşaeli’nin 2006 rekoltesi çıktı. İlkine oranla biraz daha rafine ve elegan. Fıçılardan tattıklarım ise gelecekte bizim de dünya klasında şaraplarımızın olacağının ilk işaretleri.
Seyit Karagözoğlu’nun İzmir Aydınlı’da 40, Tekirdağ Hoşköy’de 50 dönüm bağı var. Kendi bağlarında Cabernet Sauvignon, Merlot, Cabernet Franc ve Petit Verdot cinsi üzümler yetiştiriyor. Ayrıca az miktarda da ‘Kolorko’ üzümü var. Kolorko çoğumuz için yeni bir üzüm cinsi olsa da esasen Trakya’nın en eski ve en çok üretilen üzümlerinden. Son yıllarda ise yok denecek kadar azaldı. Karagözoğlu’nun bu yıl ürettiği Paşaeli Kolorko, benim bu yaz en beğendiğim beyaz şarapların başında geliyordu.
Önemli bir detaydan bahsetmek istiyorum burada. Paşaeli Kolorko, sadece ve sadece 250 şişe üretildi. İlk ürün olan Bordo tarzı Paşaeli ise 1957 şişe. 1957 aynı zamanda Seyit Karagözoğlu’nun doğum yılı. Butik ve kaliteli üretimin peşinde hayallerle değil; emin adımlarla büyümek istiyor. Birçok yerel üzümle denemeleri var. Bu yaz piyasaya çıkacak iki değişik rozesi muhteşem.
Şarap danışmanı olarak meşhur Ornellaia ve Masseto şaraplarına da danışmanlık hizmeti veren Andrea Paoletti ile birlikte çalışıyor. Bence çok iyi bir birliktelik yakalamışlar. Yemekte olduğu gibi, şarapta da yapanın el ayarının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bazı şarap evlerinden bir türlü güzel şarap çıkmaması gibi, bazılarından da her defasında iyi ürünler çıkmasının altında, o kişisel dokunuşun önemli bir payı var.
Bundan 1,5 yıl sonra piyasaya çıkacak Hoşköy bağlarında Cabernet Sauvignon ağırlıklı Paşaeli’ni ise bir kenara not etmenizi tavsiye ederim. Şu anda hâlâ fıçıda olan bu şarap, 2012’de kendinden epeyce bahsettireceğe benziyor. Kadifemsi ve dengeli yapısıyla şimdiden eşsiz bir şey olmuş.
Gün boyunca şaraptan konuştuk. Sevgili Seyit Karagözoğlu, gözleri parlayarak anlattı. Onun gibi vizyon sahibi ve işine tutkuyla bağlı idealist insanların günün birinde Türkiye’yi dünya şarap haritasında yüksek tepelere taşıyacağını düşünüyorum.