Yazarlar Neden patlamıyor?

Neden patlamıyor?

30.05.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Neden patlamıyor?

Neden patlamıyor

Ali Sirmen

MÜJDELER olsun, nihayet dünya sıralamasında ilk ona girdik. Devlet Planlama Teşkilatı'nın açıkladığına göre, Türkiye, gelirin düşük ve en yüksek dilimi arasındaki farkın en fazla olduğu 10 ülke arasına girmiş.
Evet Türkiye'de en yüksek % 20 milli gelirin % 54'ünü alırken, en düşük % 20'de, milli gelirin % 4.9'unu almakta.
Gerçi durumun vahameti yeni keşfedilmiş değil, Özalist politikaların Türkiye'yi buraya getirmekte olduğu Turgut Bey'in işbaşına geldiği günden beri tekrarlanmaktaydı.
Kimse açıklamaya şaşırmıyor, ama araştırmayı yapanların da şaşırdıkları nokta, bu uçurumun neden hala patlamaya yolaçmadığıdır. Çünkü onlara göre, en düşük ve en yüksek gelir düzeyleri arasındaki farkın bire onu aştığı ülkeler büyük sosyal patlamalara sahne olmaktadırlar.
Önce patlamanın neden olmadığını soranlara "el insaf" demek gerek. Bugünkü Türkiye'de de patlama yoksa nerede var?
Farkın en büyük olduğu Güneydoğu Anadolu'da patlama çoktan olmuş, belki bu patlamanın etnik görünüme bürünmesi, kimlik felsefesinden kaynaklanıyor izlenimi vermesidir çoğu kişiyi kandıran. Ama bölgeyi bilen, sorunu biraz inceleyen herkes söz konusu patlamadaki ekonomik etkenin tek olmasa bile, en önemlilerden biri olduğunu görüyor.
Yörede polis olmak için başvuruda bulunup, sınava girdiğini söyleyen gence, "peki polis olamazsan ne olacaksın" sorusunu sorup da, "o zaman da gidip, PKK'ya katılırım" yanıtını alan kişinin olayın bu yönünü görmemesi mümkün mü?
Patlama yalnız Güneydoğu'da silahlı çatışma ve terör örgütü şeklinde mi kendini gösteriyor? Şu sıralarda demokrasiye kefen biçmekle meşgul olan ve bunu hiç gizlemeyen Refah'ın oy patlaması, ekonomik alandaki o patlamanın siyaset sahnesindeki ön göstergeleri değil de nedir?
Batı'ya büyük kentlerimize gelin, sokaklarında gezin, göreceksiniz ki, her an bir patlama oluyor. Bunlar küçük küçük perakende patlamalardır. 21. yüzyıla 3 kala koca İstanbul büyük bir patlamanın ardından yavaş yavaş batma izlenimi veren bir kenttir.
Yine de soruda bir gerçek payı var. Çünkü bu durumda, ülke çapında düpedüz bir topyekün patlamanın neden olmadığı sorusu da geçerlidir.
Bu soruya kimileri, RP'nin kitleleri peşine takarak, yeni vaatlerle sürüklemesini gösterip, Refah'ın sistemin stepnesi olduğunu ileri sürerek yanıt vereceklerdir.
İçinde kimi gerçekleri taşıyan bu yanıttaki yanlış, RP'nin hedeflerinin de bir patlama kadar tehlikeli olması ve bu kuruluşun da eninde sonunda patlamayı engelleyemeyeceğinin görülememesidir.
Ama patlamanın olmamasının ana nedeni, sistemin üretimle sağlayamadığı refahın, sosyal adaletin yerini talan ve avantayla doldurarak, insanları bir süre daha bir şeylerin peşinden koşturup, köşe dönme sevdasına kaptırmasıdır.
Büyük kentlerimiz, göbekte patlamasın diye çevrelerinde talan ve avantanın en şaşaalı örneği olan gecekondular patlatılmıştır.
Ülkede resmi ekonominin yanı sıra, bir onun kadar da, kayıt dışı ekonominin olması, her şeyden önce bütün rakamları şüpheli kılmakta, kimileri paralel yollardan yolunu bulmakta, devletin vergiyi mergiyi boşlaması, herkese veremeyeceği şeyleri vaat etmesi ve üretime değil, talan ile avantaya dayanması da zaten az olan üretimden yeterince pay alamayanların, hepsinin değil de hiç değilse bir bölümünün, başka yollardan nemalanmasıyla, yani başka bir deyişle Türkiye'nin kendi kaynaklarını, kendi kendini talan etmesiyle önleniyor patlama.
Peki daha ne kadar geciktirilebilir patlama?
Olsa olsa, yağmalanan kaynaklar tükeninceye kadar.
İşte o zaman seyreyleyin patlamayı ve de hengameyi.

Yazara Email a.sirmen@milliyet.com.tr