De Palma’nın 6 yıl sonra dönüşü
Bir dönemin önde gelen yönetmenlerinden Brian De Palma, 2007’den beri ortalarda yoktu. Şimdi “Öldüren Tutku” ile filmografisine yakışan bir öyküyle izleyici karşısına çıkıyor.
Aralarında “Carrie”, “Scarface” ve “Blow Out”un da olduğu başarılı filmlerin yönetmeni Brian
De Palma, 2007’deki Irak filmi “Redached”den beri yeni film çekmiyordu. Şimdi eski filmlerini andıran, cinayetler, entrikalarla örülü bir hikayeye sahip “Öldüren Tutku/Passion” ile izleyicinin karşısına çıkıyor.
Başarılı bir reklam firmasının üst düzey yöneticisi Christine, çalışanlarının haklarını yiyen, manipülatif bir kadındır. New York’taki bir işe terfi etmek için yanında çalışan yetenekli ve gizemli bir kadın olan Isabelle’in bir fikrini kendisine mal eder. Buna sinirlenen Isabelle, ona benzer bir hamleyle karşılık verince, işler karışır ve şiddete doğru giden olaylar başlar.
De Palma, Fransız yönetmen Alain Corneau’nun imzasını taşıyan, 2010 tarihli “Crime d’amour”un yeniden çevriminde kendi ilgi alanlarını buluyor: Kara filme açık bir metin, femme fatale’ler, şiddet, polisiye bir olay örgüsü... Ancak bunların birlikte işleyişinin usta sinemacının bütün potansiyelini yansıttığı söylenemez. Ne Rachel McAdams ve “Ejderha Dövmeli Kız”ın yıldızı Noomi Rapace’ın canlandırdığı karakterler o kadar ilgi çekici, ne onların karşı karşıya gelmesi korkutucu, ne de aralarında rekabetin “seksi” bir yanı var. Film ana yapısını kurana kadar daha ilgi çekici bir tonda ilerlerken, olaylar karışırken film de karışıyor ve tatmin edici bir şekilde sonuca bağlanmıyor. De Palma, ciddi başlamak yerine daha B tipi bir ton tuttursa veya ciddi başlayıp ciddi devam etse ortaya daha başarılı bir seyirlik çıkabilirdi.
“Öldüren Tutku / PassIon”
Yön.: Brian De Palma
Oyn.: Rachel McAdams (Christine), Noomi Rapace (Isabelle James), Karoline Herfurth (Dani), Paul Anderson (Dirk) Sen.: Brian De Palma, Natalie Carter, Alain Corneau
Müz.: Pino Donaggio Gör.: Jose Luis Alcaine
Koleksiyoncu 2
Koleksiyona devam
Marcus Dunstan’ın “Testere/Saw” serisinden bazı filmlerde senarist olarak imzası bulunuyor. Şimdi de kendi serisini ilerletiyor. 2009 yapımı “Koleksiyoncu”nun devam filmi “Koleksiyoncu 2/The Collection” adını taşıyor.
Dunstan ikinci filmde ilk filmin seri katilini karşımıza çıkarıyor. İlk filmde katilin elinden kurtulabilen tek kişi olan Arkin (Josh Stewart) katilin yanına dönmek zorunda kalır. Çünkü katil Elena (Emma Fitzpatrick) adında bir kızı kaçırır ve Arkin ona teslim olursa kızı bırakacağını söyler. Filmin aldığı eleştiriler, “Koleksiyoncu 2”nin korku sineması sevenlere hitap ettiğine işaret ediyor.
Koşulsuz Sevgi
Londra’dan bir öykü
Tiyatro yönetmeni Rufus Norris’in yönettiği “Koşulsuz Sevgi/Broken”, Londra’da geçen bir büyüme öyküsü. Skunk adlı bir kız çocuğu, komşusu Rick’in iftiraya uğrayıp dövüldüğüne şahit olunca hayata bakışı tamamen değişir. Skunk’ı Eloise Laurence’ın canlandırdığı filmde, başrollerde Tim Roth ve Cillian Murphy de yer alıyor. Film, geçen yıl Cannes Film Festivali’nde Eleştirmenler Haftası bölümünde izleyiciyle buluşmuştu.
Zombiler bu kez ana karakter
Zombi filmleri külliyatında insanları katleden, pek de zeki olmayan yaratıklar olarak çizilen zombiler “Sıcak Kalpler/Warm Bodies”de âşık olan ana karakter olarak karşımıza çıkacak. Zombili filmlerde alışılageldiği üzere bir virüs dünyadaki insanları zombilere çevirmiştir. R adlı bir zombi kendisini avlamaya gelen Julie’ye âşık olur. Onu ısırmak yerine “sıcak duygular” beslemeye başlaması, ona yavaş yavaş insani hislerini yeniden kazandırır. “50/50” ve “All the Boys Love Mandy Lane” filmlerinin yönetmeni Jonathan Levine, filmin başrollerini John Malkovich, Nicholas Hoult, Teresa Palmer ile Analeigh Tipton’a teslim etmiş.
Filmin zombi filmleri kalıplarını alt üst ederek, bunlardan bir romantik komedi çıkarması yurt dışında eleştirmenler tarafından takdir edildi.
Tessa’nın yapılacaklar listesi
“Aşk, Şimdi/Now is Good”, 17 yaşındaki Tessa’yı ana karakter olarak seçiyor. Tessa, yıllardır kanserle boğuştuktan sonra tedaviyi bırakıyor ve ölümü kabullenmeye çalışıyor. Ölmeden önce yapmak istediklerini listeleyen Tessa’nın en büyük dileği ise âşık olmak... Derken, komşusu Adam’da aradığı aşkı buluyor. Bu arada ona çok düşkün babası ve fazla ilgilenmeyen annesiyle dalgalı ilişkisi de ruh halini etkiliyor.
Jenny Downham’ın “Before I Die” adlı romanının uyarlaması olan filmin başrolünde Amerikalı olmasına rağmen İngiliz aksanıyla Tessa’yı canlandıran Dakota Fanning’in yanı sıra Jeremy Irvine ve Paddy Considine var.
Film; klişelere yaslanan, dağınık senaryosu ve genç çifti canlandıran Fanning ile Irvine’nin başarısız performanslarıyla bekleneni vermiyor. Ol Parker’ın yönettiği film, Tessa’nın hem aile ilişkilerini hem en yakın arkadaşıyla olan diyaloğunu hem aşkı bulma sürecini göstermeye çalışırken, hiçbirinin hakkını veremiyor.
Karlar Kraliçesi
Rusya’dan karlı animasyon
MaxIm Sveshnikov ile Vlad Barbe’nin yönettiği Rusya yapımı animasyon “Karlar Kraliçesi/Snow Queen” özellikle çocuk izleyicilere hitap ediyor. Filmde, Karlar Kraliçesi, dünyayı
soğuk, duyguların olmadığı bir yer haline getirme çabasındadır. Onu durdurmak küçük bir kız olan
Gerda, evcil hayvanı Luta ve Orme
adlı bir trolle yola düşer. Film
3D seçeneğiyle de vizyona giriyor.
El-Cin
Cinler âlemi
“Dabbe” serisinden hatırlanabilecek korku filmleri yönetmeni Hasan Karacadağ’ın yeni filmi “El-Cin” adını taşıyor. Geniş bir dağıtımla izleyici karşısına çıkacak film, Şile’de bir kızın bilinmeyen kişiler tarafından kaçırılmasıyla başlıyor. Beş üniversite öğrencisi, bu kızı tanımamasına rağmen onunla ilgili sanrılar görüyorlar. Bunun nedenini araştıran öğrenciler kendilerini ‘cinler âlemi’nin kapısında buluyor. Fulya Zenginer, Serdal Genç, Oğuzhan Yıldız ve Hande Kaptan’ın rol aldığı film, Karacadağ’ın İslam’dan beslenen korku filmlerinin en yeni örneği olarak tanımlanabilir.