Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yorum Biz birinci şıkkı daha muhtemel görüyoruz.Gerçi iki liderin de Kürt oldukları ve ikisinin de başında bulundukları örgütlerin (KYB ile KDP) uzun yıllar aynı amaçla mücadele ettiği hatırlanınca, ikinci şık da geçerli görünebilir.Ancak gerçekte Türkiye'nin askeri müdahalesi karşısında Talabani ve Barzani'nin farklı tavır sergilemesi için birçok neden var: Talabani bugün Irak devletinin başında, Cumhurbaşkanı sıfatını taşıyor. Dolayısıyla bu mevkinin gerektirdiği sorumlulukla konuşmak ve hareket etmek zorunda. Nitekim operasyonlar hakkında benimsediği tavır ve üslup, Bağdat yönetiminin resmi politikasını aksettiriyor.Barzani, Kuzey Irak'ta Bölgesel Kürdistan yönetiminin başında bulunuyor. Onun bütün amacı, bölgedeki Kürt oluşumunu pekiştirmek, fiilen sağlanan özerkliği daha ileri aşamalara götürmektir. Bu bakımdan kendisi artık bir Iraklıdan çok bir Kürt milliyetçisi olarak konuşmakta ve davranmaktadır.Farklı aşiretlere ve ideolojik gruplara mensup olan Talabani ile Barzani geçmişte de zaman zaman birbirlerine ters düşmüşler, hatta çatışmışlardır. İkisinin mizaci, üslubu da farklıdır. Türkiye'nin Kuzey Irak'a karşı sürdürdüğü operasyonlar konusunda Celal Talabani ile Mesut Barzani'nin farklı tepkiler vermesi, "bu acaba gerçekten bir görüş ayrılığı mı, yoksa danışıklı dövüş mü?" sorusunu akla getiriyor. Bütün bu nedenlerin ışığında, Talabani'nin Türkiye'nin askeri operasyonlarına yumuşak bir tepki göstermesine, hatta PKK tehdidi nedeniyle bu müdahaleyi haklı görmesine, buna karşılık Barzani'nin bunu "kabul edilemez" diyerek kınamasına şaşmamak lazım.Ama gene de, Barzani'nin bu müdahaleden önce, geçmiş aylarda Türkiye'nin aleyhinde nasıl atıp tuttuğu hatırlanırsa, son gösterdiği tepkinin şikâyetten öteye gitmediği daha iyi anlaşılır...Aslında Barzani bu tavrı ile kendi halkı nezdindeki popülaritesini korumayı amaçlıyor olabilir. Ama 16 Aralık'tan sonra, artık eskisi gibi ABD'nin ve uluslararası camianın desteğine güvenemeyeceğini herhalde görüyordur.ABD, Bush-Erdoğan zirvesinden sonra tercihini açıkça ortaya koymuştur. 16 Aralık tarihi bu bakımdan ABD'nin Kuzey Irak stratejisinde önemli bir dönüm noktası oluşturuyor.Tabii ki ABD Irak Kürtlerini tamamen terk etmek, onların desteğinden yoksun kalmak istemez. Ama Bush yönetimi, Türkiye'yi askeri operasyonlar konusunda desteklemeye başladıktan sonra, Barzani'ye de bazı gerçekleri kabul etmesi gerektiği mesajını açıkça vermiştir. Bir dönüm noktası Bütün mesele Barzani'nin bu gerçeklere kendisini zaman kaybetmeden adapte edip edemeyeceğidir.Bir kere Barzani'nin Türkiye'nin askeri operasyonlarını durdurmaya veya aksatmaya gücü ve imkânı yoktur. Şu sırada bunun başkaları tarafından sağlanması da söz konusu olamaz: ABD Türkiye'ye destek veriyor... Avrupa ve Arap dünyası da Türkiye'yi haklı görüyor...Dolayısıyla Barzani uluslararası platformda izole olmuştur. Hatta bu yalnızlığı Irak içinde de hissetmektedir. Gerçekten Barzani bir süredir güttüğü politikalarla, Sünni ve Şii grupları karşısına almıştır. Örneğin petrol konusunda yabancı şirketlerle direkt anlaşmaya kalkışması, Kerkük'te kendi şartlarına uygun şekilde referandum yapmak istemesi, ters tepmiştir.Bütün bunlar belki Barzani'yi daha salim düşünmeye ve bu arada Türkiye'yi karşısına almak yerine onunla iyi geçinmeye iter... skohen@milliyet.com.tr Yeni gerçekler