Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


PHUKET (TAYLAND)

Türk insanı, vatanından binlerce kilometre uzaklıktaki bir ülkede (özellikle gelişme halindeki uluslardan biri ise) bölgenin siyasal, sosyal ve ekonomik durumu hakkında bilgi alınca, ne denli şaşırıyor. Duydukları veya gördükleri, Türkiye'deki şartları o kadar çağrıştırıyor ki...
Örneğin Tayland'ı ele alalım: On - on beş yıl öncesine kadar Türkiye'de adı bile pek işitilmeyen Güneydoğu Asya'nın bu egzotik ülkesi, şimdi Türk turistlerinin - hele bayram ve diğer tatil dönemlerinde - rağbet ettiği bir yer.
Dinlenme ve eğlence (ve de alışveriş) arasında Türkler, bu ülkeyi, çeşitli özellikleri ile de keşfediyorlar...
Aynı grup içindeki vatandaşlar, rehberlerinden veya temas ettikleri Taylandlılardan duydukları ya da gözledikleri karşısında, "hayret, burası bize ne kadar benziyor" demekten kendilerini alamıyorlar...
* * *
GERÇEKTEN Tayland'ın, Türkiye'ye benzeyen yanları var. Tabii farklı olan tarafları olduğu gibi...
Tayland, dünyanın bu bölgesinde yabancı güçlerin kolonisi olmamış, daima bağımsız kalmış nadir ülkelerden biri. Monarşi yönetimi, 19. yüzyılın sonlarından itibaren meşrutiyeti benimseyerek dışarıya açılmaya başlamıştır. 1960 - 70'lerde demokrasiye geçiş döneminde, zaman zaman askeri darbeler veya darbe girişimleri olmuştur. Halen Tayland çok partili parlamenter sistemle yönetiliyor; ama ordunun etkisi hala güçlü... (Ordunun TV istasyonu ve hatta bankası dahi var!)
Buranın halkı da politikacılardan ve devlet memurlarından şikayetçi. Banka veya şirket "hortumlama" olayları Taylandlıların alışık oldukları durumlar arasında. Önceki gün buranın medyasında yayımlanan bir kamuoyu araştırmasına göre, ankete katılanlardan yüzde 74.4'ü gümrük memurlarına rüşvet vererek işlerini yürüttüklerini beyan ettiler! Belki ölçüler farklı, ama bizde TESEV'in iki hafta önce sonuçları açıklanan yolsuzluk üzerindeki araştırma, bu vesile ile zihinlerimizde tazelenmiş oldu!..
* * *
KENTLER, kasabalar ve tatil yöreleri açısından da, benzerlikler var. Bangkok'un nüfusu 40 yıl önce 1.5 milyondu; bugün 10 milyon. (Tayland'ın nüfusu da hemen hemen bizimki gibi: 62 milyon). Bangkok'un İstanbul'u andıran bir başka özelliği de, fakir (gecekondu türü) mahalleler ile, sayısı giderek artmakta olan gökdelenlerin, büyük alışveriş merkezlerinin ve lüks binaların iç içe olması... Şehrin ciddi dertlerinin başında trafik ve hava kirliliği geliyor.
Bu bakımdan da İstanbullu ziyaretçilere Bangkok'taki durum hiç yabancı gelmiyor. Ancak kabul etmeli ki, Taylandlılar bu meselelerle daha yakından ilgilenip birtakım çareler üretiyorlar. Örneğin Bangkok'ta, normal cadde ve sokakların üzerinden geçen "üst ekspres yollar" ve metronun yerini alan "sky train" dedikleri "gök treni" köprüleri var. Bir de uysal ve disiplinli bir karaktere sahip Taylandlıların trafik kurallarına (bizden daha çok) saygılı olduklarını kabul etmeli. Kimse arabasını yaya kaldırımının üstüne çekip park etmiyor mesela!..
Nihayet bir benzerlik de turizmde. Turist sayısı ve turizm geliri, bizim rakamlara yakın. Pataya ve Puket gibi yerler, bizim Bodrum ve Antalya gibi, baş döndürücü bir hızla gelişiyor.
Yabancı turistleri buralara getiren tarih, kültür, doğa, normal eğlence gibi faktörlerin yanı sıra (bizdekinden farklı) bir başka etken var: Seks turizmi. Sadece Bangkok'ta "seks turizmi" veya "ticareti" yapan 250 bin kadın var. Binlerce "go - go bar", "masaj salonları" ve benzeri yerler, yabancılarla dolup taşıyor.
Eskiden "masaj" salonları "Turkish bath" (Türk hamamı) adını taşırdı. 1980'lerde (o sırada Bangkok'u ziyaret etmiş ve olayı Milliyet'te yazmıştık) Türkiye'nin bastırması sonunda Tayland hükümeti bir kararname ile bu yerlere "Turkish bath" denmesini yasakladı. Artık bu "işler", başka isimler altında yapılıyor. Hem de çok yoğun biçimde!