Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yorum Gerçi ABD askeri bakımdan Irak'a karşı giriştiği operasyonda hedefine hızla ulaşabilmiş, ülkeyi hâkimiyeti altına almış ve Saddam rejimini devirmiştir. Ama siyasi bakımdan, bu müdahale kısa zamanda geri tepmiş, ülkede bir direniş hareketi başlamış, bu yaygınlaşarak şiddete dönüşmüş, hatta bir iç savaş noktasına gelmiştir.ABD'nin bu alandaki beceriksizliği, Irak halkını perişan ettiği gibi, kendisine de hem insan, hem mali kaynak ve hem de bölgesel ve küresel itibar ve etkinlik açısından, çok pahalıya mal olmuştur.Şimdi ABD'de başkanlığa Cumhuriyetçi Parti'den adaylığını koymak niyetinde olan Senatör John McCain ile Irak operasyonundan kısa bir süre sonra yaptığımız bir söyleşide, "koca Amerika"nın işgal harekâtı sonrasını nasıl öngöremediğini sormuştum.Deneyimli Senatör, kabahati Bush yönetimini etkileyen siyasi kadrolara ve yeni muhafazakârlara yükledi ve "Pentagon askeri harekâtı iyi planladı, ama Beyaz Saray sonraki siyasi olayların hesabını doğru yapamadı" şeklinde konuştu... ABD'nin Irak'ı işgalinin dördüncü yılında, akla gelen pek çok sorudan biri de şu: Nasıl olur da ABD gibi her alanda üstün olanaklara sahip bir süper devlet Irak'ta başarısızlığa uğrar ve çaresiz kalır? Bugün, askeri müdahaleden 4 yıl sonra, ABD'nin neden böyle vahim hesap hataları yaptığı sorusu, hâlâ gündemde.Genel kanaat, ABD'nin nispeten başarılı askeri operasyonundan sonra, işgal dönemini -çıkabilecek tersliklerle- iyi hesaplamadığı ve şimdi de -Vietnam gibi daha önce müdahale ettiği başka ülkelerde olduğu gibi- batağa saplandığı yönündedir.Bu fiyaskonun başlıca nedenlerinden biri de ABD'nin Irak'ı anlamamasıdır.Akademik yaşamının yarım yüzyılını Irak ve bölge tarihi, sosyolojisi, kültürü ve dili üzerinde çalışarak geçiren Prof. William R. Polk, "Irak'ı Anlamak" adlı eserinde, ABD'nin Irak stratejisindeki hatalarını, bu ülkenin karakteristiklerini anlamamasına bağlıyor.NTV yayınları tarafından Türkçesi piyasaya sunulan bu kitapta Irak tarihinin, kültürünün ve sosyal dokusunun, ABD tarafından anlaşılmadığı veya yanlış anlaşıldığı-, çarpıcı örnekleriyle belirtiliyor. Örneğin Amerikalıların (ve genelde Batılıların) dil ve kültür farklılıkları nedeniyle anlayamadıkları kavramlardan biri de "cihat" ve "şehadet"tir ki bu, Irak'ta günlük yaşama artık iyice yansımış bulunuyor... Yanlış hesap... ABD'nin Irak'ta yaptığı ciddi hataların ardında, bu "anlamama" veya "yanlış algılama" olgusu yatıyor. ABD'nin işgalden hemen sonra ilk iş olarak Baas'ı ve Irak ordusunu feshetmesi, kendisine yakın olan, ama sevilmeyen kişileri işbaşına getirmesi, direnişin kaynaklarını zamanında teşhis edememesi, tutuklamalarda büyük hatalar yapması. Ebu Gıreyb'dekine benzer aşağılayıcı olaylara yol açması, Sünni-Şii dengelerini dikkate almaması ve mezhep çatışmalarının önüne geçememesi, bu hatalar zincirinin sayısız halkaları arasında yer alıyor...Peki bir süper devlet bu kadar kısa zamanda bu kadar hata yapar mı?Prof. Polk, ABD'nin son yarım yüzyılda Guatemala'dan Lübnan'a, Vietnam'dan Nikaragua'ya, Panama'dan Sudan'a kadar 35 "askeri müdahale"ye giriştiğini, bunların çoğunda da terim yerindeyse "çuvalladığını" belirtiyor. Sonuç olarak da Irak için en iyi "çıkış yolu"nun Vietnam ve benzerleri gibi değil, BM'nin de katılımıyla daha güvenli ve düzenli biçimde olmasını öneriyor.İşte, Irak'ı "anlayan"dan doğru bir teşhis ve yerinde bir tavsiye... skohen@milliyet.com.tr Bağdat'tan dönüş...