Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türk-Amerikan ilişkileri çerçevesinde bu hafta en çok tartışılan konu, ABD’nin Türkiye’den Afganistan’a muharip asker göndermesi istemi ve Ankara’nın buna tepkisi oldu.
Önümüzdeki pazartesi Başbakan R. T. Erdoğan’ın ABD Başkanı Barack Obama ile Beyaz Saray’ın ünlü Oval Ofisi’nde yapacağı görüşmede de kuşkusuz bu konu ele alınacak. Ama bazı söylentilerin aksine, Afganistan sorunu görüşmelerin bir numaralı konusu olmayacak.
Aldığımız duyumlara göre, bu buluşmada tartışılacak en önemli ve en ivedi konu İran olacak.
İran krizinin yeniden tırmanmaya yüz tuttuğu bir sırada, bu sorun Türk-Amerikan ilişkilerinde olumsuz bir etken olma potansiyeline sahip.
İran konusunu daha aşağıda değerlendireceğiz. Ama önce şunu belirtelim: Erdoğan-Obama buluşması, Türkiye-ABD ilişkilerinin, son yıllara oranla, en müsait ve cesaret verici olduğu bir döneme rastlıyor.
Başkan Obama Türkiye ile ilişkilere öncelik verdiğini, işe başlar başlamaz Türkiye’yi ziyaretiyle ve konuşmalarıyla ortaya koydu. Bugünkü yönetim birçok uluslararası meselede Türkiye’ninkine yakın bir tavır içinde.
Obama’nın bu vesileyle Erdoğan’a bölgede oynadığı rolle ilgili olarak övgülerini ve desteğini ifade edeceğinden emin olabiliriz...

Daha az sorun...
Erdoğan’ın bu seferki Washington ziyareti ve Obama ile görüşmesi, ikili ilişkilerin “daha az sorun”dan “daha çok işbirliği”ne doğru ilerlediği bir zamanda gerçekleşiyor.
Bush döneminde yaşanan olumsuzlukların önemli bir kısmı bertaraf edilebildi. ABD’nin Irak politikasından kaynaklanan sorunlar ve özellikle Kuzey Irak’ta PKK’nın varlığı, iki ülke arasında ciddi sürtüşmelere yol açmıştı. Daha bir yıl öncesine kadar, Washington ve Ankara’da yapılan üst düzey görüşmelere hâkim olan esas konu buydu.
Bu kez Oval Ofis’te tabii bu konu da görüşülecek, ama farklı bir perspektiften, bu alanda işbirliğinin daha nasıl geliştirilebileceği açısından... Erdoğan herhalde bu bağlamda ABD’den beklentilerini dile getirecek. Obama’nın da, Türkiye’nin Kuzey Irak açılımına, ayrıca yurtiçindeki Kürt açılımına desteğini ifade edeceği kesin.
Afganistan konusunda da görüşmelerin -ek askeri güç talebinden çok- ortak stratejilerin geliştirilmesi üzerinde odaklanması daha olası. Washington, Türkiye’nin Afganistan’da hangi alanda daha etkin ve yararlı olduğunu biliyor. Bu anlayış sonuçta Türk-Amerikan işbirliğine yeni bir boyut kazandırabilir.

Daha çok işbirliği
Oval Ofis’teki toplantıda iki liderin konuşacağı iki konu daha var ki, Ankara ile Washington arasında daha sıkı bir işbirliği gerektiriyor. Bunlardan biri Ermenistan açılımıdır. Ermeni lobisinin ve Kongre’sinin baskıları altında Obama, imzalanan protokollerin bir an önce hayata geçirilmesini isteyecek. Erdoğan da, bunun için ABD’nin Ermenistan’ı Karabağ konusunda sıkıştırmasını talep edecek...
Diğer konu Kıbrıs. Bunda da iki tarafın beklentileri var. Bu da, çözüm için daha aktif bir işbirliği zemini oluşturabilir.
Kuşkusuz görüşmelerin önemli bir maddesini de Ortadoğu’daki gelişmeler oluşturacak. Bu bağlamda Obama’nın, Türkiye’nin İsrail ile ilişkilerini yeniden dengelemesi çağrısında bulunması, ama Ankara’nın bölgedeki barışçı girişimlerini sürdürmesini istemesi bekleniyor.
Gelelim İran’a. Temelde iki taraf da nükleer krizin diyalog ile çözümlenmesinden yana. Ancak bir diplomatın deyişiyle “Türkiye’nin uluslararası toplumun değil, İran’ın avukatlığını” yapması hoş karşılanmıyor. Hele İran’ın ipleri koparan son çıkışından sonra, Türkiye’nin Güvenlik Konseyi’nde kınama kararında çekimser davranması tepkiye yol açtı.
Asıl mesele, ABD’nin bu ayın sonunda İran’a karşı yaptırım kararı çıkarmak istemesi halinde Türkiye’nin ne yapacağıdır. Herhalde Oval Ofis’te bunun sondajı yapılacak.
Bu, Türkiye’nin öylesine kritik bir konuda Batı ile birlikte hareket edip etmediğinin bir sınavı olarak görülecek...