Şükrü Andaç

Şükrü Andaç

sukru.andac@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gezi olayları ve 17 Aralık’tan bu yana darbe söylemiyle yatıp kalkıyoruz.
Başbakan Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Ak Parti, 17 Aralık olayının seçilmiş hükümete karşı bir darbe girişimi olduğunu anlatıyor ve savunuyor.
Karşı cephe ise başta yolsuzluklar olmak üzere özgürlüklerin kısıtlanmasına ve hukuksuzluklara dikkat çekiyor.
Türkiye’de darbe kavramı hiç yabancı bir kavram değil. 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980...
“17 Aralık darbe girişimi miydi, değil miydi?” tartışmaları süredursun şu sıralar okumakta olduğum bir kitap neyin darbe olarak nitelendirilebileceğini son derece açık olarak ortaya koyuyor.
Kitabın yazarı New York Times gazetesinin eski Türkiye büro şefi olarak bizi yakından tanıyan hatta Türkiye hakkında kitap da yazmış olan Stephen Kinzer. Kitabın ismi, “Overthrow” yani “Darbe!”
2006’da çıkan ve çıkar çıkmaz Amerika’da “best seller” olan -en çok satan- kitapta Kinzer, Amerika’nın tüm dünyada yaptığı uluslararası darbelerin hikâyelerini anlatıyor.

Kraliçe Liliuokalani
1893’te Hawai’de başlayan Amerikan darbeciliği Nikaragua, Filipinler, İran, Honduras, Porto Riko, Vietnam, Şili, Panama, Afganistan ve son olarak Irak’la devam ediyor. Kinzer, Amerika’nın bir asrı aşan darbeler tarihini belgeler ve tanıklıklar eşliğinde gözler önüne seriyor.
Coğrafyalar değişse de Amerika’nın yaptığı tüm darbelerin nedeni aynı. Özgürlük ve demokrasiye tehdit kisvesi altında Amerika’nın ve aslında uluslararası şirketlerin çıkarlarının zarar görme ihtimali.
20. yüzyılda başlayan darbelerin ilk örneği Hawai’de gerçekleşiyor. Beyaz adam gelinceye kadar mülkiyet bilmeyen Hawaii yerlileri şeker kamışı üretimiyle beraber kapitalizm ve tabii ki emperyalizmle karşılaştı. Kendi bağımsızlıklarını kazanmak istediklerinde ise Amerika’nın uluslararası ilk darbe tecrübesiyle karşılaşırlar üstelik de bir kadına karşı. Hawaii Kraliçesi Liliuokalani...
Amerika’nın kendi çıkarını gözeterek ve her seferinde kamuoyunu ikna etmeyi başararak yaptığı uluslararası müdahalelerin ardı arkası gelmiyor. Kinzer yapılan müdahalelerin hem Amerika hem de darbelerin yapıldığı ülkeler açısından kanlı bilançosunu ortaya koyuyor.

Çöl Ayısı ve babası
Tecrübeli gazeteciye göre Amerika’nın yaptığı rejim değişiklikleri kısa vadede başarılı olmuş gibi gözükse de uzun vadede Amerika’ya ve tabii en fazla da yapıldıkları ülkelere büyük zarar veriyor.
Kitapta son derece ilginç tesadüfler de var.
Amerika’nın Irak’a müdahalesinde sembol isim olan Çöl Ayısı lakaplı Schwarzkopf’un babası, İran Başbakanı Mossadegh’e yapılan darbenin aktörlerinden biri.
Amerikan müdahaleciliğinin sembol ismi Dışişleri Bakanı Dulles’in kardeşi aynı dönemde darbeleri gerçekleştiren CIA’in başındaki isim.
Kinzer’in kitabı özgür gazeteciliğin gerçekleri korkmadan yazabildiğini ve ülke politikalarını eleştirebildiğini açıkça kanıtlıyor. Kitabın “best seller” olması da halkın bağımsız gazeteciliğe verdiği değerin göstergesi.
Küçük de bir not: Stephen Kinzer Türkiye’deki darbeleri Amerika’nın yaptığı müdahaleler arasında görmemiş olmalı ki kitapta bunlardan bahsedilmiyor.