Zaman kazandılar

8 Ekim 2018

Fenerbahçe evinde oynadığı bütün maçlara kazanmak için çıkar. Rakibin adı-sanı, ülkesi, teknik adam ya da oyuncu kalitesi farketmez. Hücum etmek, galibiyet için oynamak ana felsefedir. Bu bir Kadıköy Geleneği’dir ve Fenerbahçe Büyüklüğü bunu gerektirir... Ne yazık ki bu tarihi gelenek unutulmaya yüz tutmuş durumda. Görünen o ki ne Comolli’ye ne de Phillip Cocu’ya bu gelenekten bahseden olmamış. Saracoğlu’nun duvarlarında yer alan, bütün Fenerbahçelilerin yüreklerine kazınan İslam Çupi’nin Fenerbahçe’nin büyüklüğüyle ilgili sözlerini tercüme etmek kimsenin aklına bile gelmemiş. Umarım bugünden sonra birileri çıkar ve bunu yapar, yoksa bundan sonraki tüm maçlarda kazanmak için değil, önce rakibi durdurmak ardından da beraberliğe sevinmek için sahaya çıkan bir Fenerbahçe izleriz...

Tıpkı dün izlediğimiz Fenerbahçe gibi...Üstelik kendi standardının çok altında oynayan Başakşehir’e rağmen...

Sarı-lacivertli ekipte korku dağları bekliyor... Bütün oyun planı “telaş” üzerine kurulmuş. Oyuncular sistemi sahaya yaymak, set oynamak yerine alışkanlıkları sayesinde bir yapı inşaa etmeye çalışıyorlar. Kurgusu herhangi bir antrenmada denenmiş tek bir organize atak izlemedik. Fenerbahçe adına

Yazının Devamı

Erken veda

2 Eylül 2018

Fenerbahçe’nin tarihinde kötü sezon başlangıçları bir hayli çoktur. Bunlara bir de Phillip Cocu eklendi. Görünen o ki Cocu’nun Fenerbahçesi lige 4. haftada havlu attı... Bir geri dönüş olur mu, bu puan farkı kapanır mı, Fenerbahçe yeniden şampiyonluk hesapları yapabilir mi? Elbette mümkün. Ama gerçekçi olmak lazım dünkü Phillip Cocu’nun Fenerbahçesi böyle bir geri dönüşü gerçekleştirme şansına sahip değil. Hayal görmeye gerek yok. Cocu ile olmayacak. Yol yakınken ve beklentilerde bu yöndeyken bir değişim şart...

Ali Koç’un Fenerbahçesi her türlü değişimi kaldıracak krediye ve beklentiye sahip. Ama Hollandalı’nınki öyle değil.

Belli ki o da kendi doğruları üzerinde ısrarcı. Sisteminden vazgeçmiyor ama oyuncudan vazgeçiyor. Sistem yorgun, sistem iflas etmiş olsa bile ısrarını sürdürüyor, bu ısrar yüzünden formda oyuncuyu dahi kenarda tutuyor... Açık söyleyelim, net konuşalım Phillip Cocu’nun Fenerbahçesi’nden ne köy olur ne de kasaba. Olsa bile o köyün muhtarı Cocu olamaz.

Diego Reyes iyi bir cv’ye sahip olabilir. Etkili görüntüsüyle rakiplerine maç başlamadan korku salabilir. Ama o da etten kemikten. Maç eksiği Reyes’i de diğer bütün futbolcuları olduğu gibi etkiler.

Düşük fizik gücü

Yazının Devamı

Cocu ve Barış

12 Ağustos 2018

Öncelikle Fenerbahçe taraftarına hoş geldin demek lazım... Çok uzun bir aradan sonra bir derbi dışında Kadıköy 40 bin kişiyi birarada gördü. Harikaydılar... Belli ki, onlar Fenerbahçe’yi özlemiş, Fenerbahçe de onları... Başlangıç böyle olursa devamını siz düşünün...

Ali Koç ve yönetimi bir “Yeniden Doğuş” gerçekleştirmişler... Bu dün çok net tribünde de saha içinde de ve özellikle kenar yönetiminde görülüyordu.

Hazır kenar yönetimi demişken Phillip Cocu’ya da hoş geldin mesajımızı iletelim... Ligin ilk maçına Barış ile başlayarak bu sezon sıklıkla gençlerden kurulu kadroyu sahaya süreceğini bize gösterdi. İlginç olan çok sevdiği ve Hollanda’da asla vazgeçmediği 4-3-3’e Topal-Souza ikilisini de adapte etmiş olmasıydı. Ne var ki 4-3-3 kısa sürdü... Biz uzunca bir süre o yıllardır alıştığımız 4-2-3-1’i izledik... Cocu mu istemişti, yoksa Topal’la Souza’yı yan yana gören diğer oyuncular alışkanlıklarına geri mi dönmüşlerdi bir izleyen olarak çözmek zor... Ama önceki sezonlardakinden biraz daha tempolu ve biraz daha az pas hatası yaptıkları da bir gerçek... Ancak savunmanın bireysel hata yapma alışkanlığı da her zamanki gibi hat safhadaydı. İşte o hataların en sonuncusunda da kaleci

Yazının Devamı

Duvar tenisi

8 Ağustos 2018

Duvar tenisini andıran bir maç izledik. Fenerbahçe ayağına gelen her topu ileri vurdu, bu topları toplayan Benfica pas üzerine pas yapıp Fenerbahçe’nin altıpastan çıkmasını engelleyip kendi başına oynayıp durdu. Dün birden fazla atamayan Benfica ciddi anlamda şanssız, Fenerbahçe ise şanslıydı... Hatırlatmakta fayda var Fenerbahçe’nin yediği golde ciddi bir kaleci hatası var.
Elbette rövanşta cezası biten Souza’nın, biraz daha güçlenmiş Soldado’nun, sakatlığı geçmiş, Fenerbahçe’nin ihtiyacı olan tempoyu sağlayacak Ayew’in katılımıyla daha farklı bir Fenerbahçe izlememiz olası... Ancak net bir sorun var ki, sarı-lacivertli takım şuanda hangi oyuncuyu devreye sokarsa soksun bu sorunu giderme ihtimali kısa sürede yok gibi... Vurgulamak istediğim sorunun karşısında, yeni sisteme uyum ve takım olma olgusu yazıyor.
Dün artık ne yazık ki Fenerbahçe’de klasik haline gelen hücuma çıkarken top kaybetme hastalığı zirve yaptı. Geçen sezon sırf bu nedenle Aykut Kocaman, Isla ve Valbuena’ya kement atıp onları yedek bankına çekmişti. Ne ilginçtir ki, bu ikili dün Benfica karşısında yine kritik bölgede rakibe en çok top kaptıran oyunculardı. Valbuena’daki tek gelişme ise hakkını teslim edelim,

Yazının Devamı

Kocaman iflas

11 Mayıs 2018

Okan Buruk ve talebelerine yürekten alkış... Bu kupa onlara analarının ak sütü gibi helaldir... Aslında Akhisar için son derece kolay bir maçtı... Sezonda iki kere yendikleri takımı, üçüncü defa yenmek onlar için çocuk oyuncağı misali son derece kolaydı. Okan Buruk, Aykut Kocaman’ın herzamanki gibi korkak oynayacağını, Valbuenasız oynama saplantısından vazgeçmeyeceğini gayet iyi bildiği için topu bıraktı Fenerbahçe’ye, üç kere gidip istediği golleri buldu, haklı olarak da kupanın sahibi oldu. Akhisar’a bu kupa çok yakıştı.

Bir kez daha gördük ki, Aykut Kocaman’ın tutuculuğu, saplantısı, korkak pas oyunu, garip oyuncu tercihleri ve benzeri bir çok acayip uygulamaları Fenerbahçe’ye pahalıya patladı.

Yaptıklarını anlamak mümkün değil... Neredeyse üç haftadır takımın en kötüsü Alper, “bu ülkede futboldan anlayan-anlamayan herkesin görüşü bu yönde” Aykut Kocaman ısrarla onla başlıyor ve koskaca 45 dakikayı heba ediyor... İşte en son örnek Bursaspor maçı...

İkinci yarı zorunluluktan çift santrfora dönüyorsun ve belki seni kupaya götürecek golü de buluyorsun... Sonra inanılmaz bir biçimde takır takır işleyen sistemi bozup çift santrfordan vazgeçiyorsun... Ellerinle Akhisar’a maçı teslim

Yazının Devamı

Tutuculuk

7 Mayıs 2018

Aykut Kocaman yatsın kalksın Fırat Aydınus’a dua etsin. Aydınus, Titi’ye o kırmızı kartı çıkarmasa, Kocaman’ın oyun anlayışıyla ne kadar golcü var onların hepsini sahaya sürse bile Fenerbahçe gol atamazdı. Bırakın 5-10 dakikayı iki 90 dakika dahi oynansa hiçbir değişiklik olmazdı... Aykut hocanın bu ısrarını aslında ısrar demek yanlış, bu tutuculuğunu anlamak mümkün değil.

Alper oyunda, Valbuena kenarda. Alper’in oynadığı ilk 45 dakikada tek bir pozisyon yok. İkinci devrede Valbuena oyunda, pozisyon üstüne pozisyon, bir o kadar da hücum zenginliği var. İşin ilginç yanı, Alper’in kaybettiği top sayısıyla Valbuena’nın ki neredeyse aynı. Bu maç Valbuena varken daha farklı oynandı. Ve gerçekçi konuşalım Fenerbahçe’de Valbuena varken o maçların tamamı da farklı oynandı.

Yiğidin hakkı yiğide, elbette futbol sonuç oyunu. Üç puanı kazanan alıyor. Ama bu maçta alkışı alacak taraf hiç tartışmasız Bursaspor’dur. Haftayı yarım yamalak antrenmanlarla, hatta son iki gün neredeyse hiç idmansız geçiren, bir hafta önce ligde kalmayı garantileyerek hedefsiz kalan ve bu nedenle müthiş bir rahatlama içine giren Bursaspor’dan, belki kendi camiası bile böylesi bir reaksiyon beklemiyordu.

İlk yarı

Yazının Devamı

Beş benzemezle rest

16 Nisan 2018

Galatasaray evinde kazanma becerisiyle, becerinin de ötesinde artık alışkanlık haline gelen yapısıyla zoru biraz da Abdullah Avcı’nın tercihleriyle kolaya çevirdi... Ve belki de şampiyonluk hedefinde %50’lik barajı aştı.
Başakşehir, doksan dakika boyunca bildiğimiz Başakşehir gibi hiç oynamadı. Karşılaşmanın neredeyse tamamında Galatasaray’ın baskılı, tempolu, ağırlıklı olarak kanatlardan oynamasına çözüm üretemedi. Oyunu tutmak, topun daha çok Galatasaray’da kalmasına izin vermek ve sonuçta Ali Sami Yen’den beraberlikle ayrılmak ana planı gibi görünse de Başakşehir bu planını da uygulayamadı.
İki teknik adamın da ilginç, ilginç olduğu kadar kesinlikle maçın sonucunu etkileyen tercihleri vardı. Fatih Terim, haftalar sonra Denayer’i sahaya sürerek bir ölçüde kumar oynadı. Geçmişten herkes iyi bilir ki Terim kumarı da iyi oynar. Blöf yapmaz, ama beş benzemezle rest de çeker. Dün de Denayer ile Donk tercihleri Terim’in restiydi ve o rest Galatasaray’ın masadan kazanarak kalkmasını sağladı.

Oyunu yavaşlattı
Abdullah Avcı’nın sürpriz olmayan ama bu maç için doğru tercih olmadığı tartışılan Arda Turanlı oyunu ise işe yaramadı. Eski Barcelonalı futbolu unutmuş gibi. Hızlı pas

Yazının Devamı

Büyük takım farkı

11 Şubat 2018

Beşiktaş dün izlediğimiz Karabük’le arka arkaya 100 kere karşılaşsa bırakın kaybetmeyi, birinde bile berabere kalmaz... İki takım arasındaki fark bu denli büyük... Ve bu kadar büyük bir farkın elbette Beşiktaşlı tüm oyuncular da farkında... Ve o Beşiktaşlı oyuncular bu durumdan hiç etkilenmemiş, aksine bir final maçı oynuyorcasına yüksek motivasyona sahiptiler... Öncelikle bu iş disiplini, bu ciddiyet ve taraftara olan bu saygıdan dolayı Beşiktaş takımını tepeden tırnağa yürekten kutlamak lazım...

Böylesi ne yapacağı belli olmayan rakip karşısında 90 dakika boyunca tempolu oynamak, maçın kontrolünü hiç kaybetmemek, sürekli gol düşünmek ve tüm bunları yaparken de oyun disiplininden hiç kopmamak tamamıyla bir büyük takım becerisidir. Beşiktaş dün bunu tüm rakiplerine net bir şekilde bir kez daha hatırlattı.

Bu tür maçların bir güzel tarafı daha vardır, o da hem eksikleri hem de defoları görmektir. Elbette üstün becerilerinden dolayı övgüleri sunacağımız oyuncuları dile getireceğiz... Ama önce beş gol atan siyah-beyazlı takımın defolarından bahsetmek lazım... Öncelikle top kayıpları... Ligin en zayıf rakibine karşı işi bu kadar ciddiye alırken mutlaka top kayıpları rakibin gücüne

Yazının Devamı