TBMM Başkan-lığı’nı kimin kazanacağı kadar, kaçıncı turda seçileceği de önemli. Çünkü her aday ve her tur için bir sonraki adım olan koalisyon seçeneklerine dönük farklı ipuçları söz konusu... Günlerdir dillendirilen bu olasılıkları da bilmeyen kalmadı. O nedenle parti liderlerinin “ikisi birbirinden bağımsız, uzaktan yakından alakası yok” demesi hiç inandırıcı değil. Dahası sokaktaki insanda böyle olması gerektiği yolunda bir beklenti de yok... İstenen tek şey sandıktan çıkan irade doğrultusunda uzlaşılması ve ülke menfaatlerine dönük adımların atılması...Ancak şu ana kadar görülen ya da yürütülen “arka kapı diplomasisinden’ yansıyanlar ülkeden çok partilerin, siyasilerin kendi geleceklerine dönük hesaplar yapıldığı yolunda... Yani bir yanda ülkenin acil çözüm bekleyen sorunları öte yanda partilerin kırmızı çizgileri... Şimdi buna bir de daha önce 36’dan 25’e indirilen bakanlık sayısının yeniden artırılması, yani koltuk, bakanlık paylaşımı tartışmaları ekleniyor...Elbetteki ortaklık kurulurken, hangi partinin kaç tane ve hangi bakanlığı alacağına dönük pazarlıklar doğal ama; yeni makam yaratarak partileri tatmin etmek adına bakanlık sayılarını artırmayı konuşmak düşündürücü...Hele de bunun geçmişteki koalisyonları kötülemek adına sıkça malzeme yapıldığı ve erken seçime gerekçe olarak kullanılabileceği şu günlerde... Örneğin 2011 tarihinde bakanlık sayısının 36’dan 25’e düşürüleceğini açıklarken dönemin başbakanı ne demişti? “Koalisyon hükümetlerinin ülkeye verdikleri en büyük zararlardan biri de maalesef bakanlık sayılarının çok olmasıdır. Çünkü her siyasi partiyi tatmin etmek, içlerindeki dengeleri korumak gerekiyor onun için de her birine bakanlık dağıtacaksınız.”
Bu arada bakanlık sayısının daha da azaltılmasına yönelik benzer söylemler, yakın zamanda, yani tek parti iktidarı sürerken Ekonomi ve Maliye bakanlarından da gelmişti:
“Maliye ve Hazine arasında, yeni bir koordinasyon yapılabilir. Hazinenin dış ekonomik ilişkilerle ilgili bölümü yeniden değerlendirilebilir. Bu 4-5 bakanlık, 2 bakanlığa indirilebilir.”
Açkçası dememiz o ki; bugün olası ortaklık görüşmeleri sırasında partileri ikna etmek ya da siyasi dengeyi sağlamak amacıyla bazı bakanlıkların yeniden bölünerek yaratılması düşünülen o “koltuklar” geçmişte kurumlar arasındaki koordinasyon ve uyumu zorlaştırıp devleti kilitlediği gerekçesiyle koalisyon hükümetlerinin zayıf halkası olarak gösterilmişti... Şimdi böyle bir durumda, yani ülke menfaatleri nutukların atıldığı bu dönemde “koltuk” sayılarını artırmayı düşünmek yerine mevcut bakanlıkları paylaşarak koalisyonu kurmak daha doğru olmaz mı?
Özellikle de olası ters bir gelişmede “Biz dememiş miydik” dedirtmemek için...