01.06.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
Dünyanın karşı karşıya kaldığı salgın felaketinin ilk dalgasında bir çok ülkede sağlık önlemleri açısından normalleşme sürecine girildi veya giriliyor.
Hastalananların, hayatını kaybedenlerin sayılarında ilk haftalara kıyasla önemli düşüşler var, bu durum hiç kuşkusuz hepimizi çok mutlu ediyor. Şimdi yavaş yavaş madalyonun diğer yüzü ile, salgının ekonomik darbesi ile yüz yüze gelmeye başlıyoruz. Ülkeler, salgın vatandaşlarını etkilemeye başladığında güçleri ölçüsünde ekonomik destek programları uygulamaya başladılar. Ancak tüm destek programlarına karşın ekonomik kriz özellikle belli bazı sektörlerde olumsuz etkisini göstermeye başladı.
İşleri tamamen durma noktasına getirdi ve doğal olarak çalışan kesimde işlerini kaybetme endişesi yarattı. Türkiye’de de bu anlamda ciddi bir kaygı var, her on kişiden dokuzu salgının işi için az veya çok bir tehlike oluşturduğunu ifade ediyor. Salgın sürecinde insanların yaklaşık %50’si işe gitmeye devam etmemiş, işe gitmemiş olanların yaklaşık üçte birine yakını evden çalışabilmişler ve bu sayede işlerini koruyabilmişler.
Geri kalanlar ise yani toplamın yaklaşık %30’u ücretli/ücretsiz izin, kısa çalışma uygulamalarıyla karşılaşmış durumdalar. İş akdi feshinin Temmuz ayına kadar yasaklı olması nedeni ile henüz işten çıkarmalar çok kısıtlı bir oranda. İşinin evden çalışmaya uygun olduğunu ifade edenlerin yarısından azı evden çalışma imkânı bulabilmişler, ki aslında insanlar salgının evden çalışma alternatifini olumlu etkileyeceğini düşünüyorlar.
Bu süreçte yaşananlar ve gözlemlenenler salgın sonrasına dair karamsar bir hava yaratmış durumda, her dört kişiden üçü istihdamın olumsuz etkileneceği düşüncesinde. Normalleşme sürecinde salgınla mücadeledeki toplumsal performansımız perakende ve turizm başta olmak üzere bir çok sektördeki gidişatı belirleyecek, bu iki sektörün toparlanma performansı istihdam üzerinde de önemli rol oynayacak.