Siyaset Budapeşte tutanakları

Budapeşte tutanakları

07.03.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Budapeşte tutanakları

Budapeşte tutanakları

Milliyet, Başbakan Yılmaz'ın Macaristan'da uğradığı yumruklu saldırının ifadelerini ele geçirdi

MİLLİYET, Başbakan Mesut Yılmaz'ın anamuhalefet partisi lideri olduğu dönemde Budapeşte'de uğradığı yumruklu saldırının mahkeme dosyalarında yer alan zabıtlarını açıklıyor. Yılmaz'ın 24 Kasım 1996'da Budapeşte Hilton Oteli'nde uğradığı saldırıya ilişkin ifade tutanakları olayın nasıl geliştiğini kahramanlarının ağzından açıklığa kavuşturuyor.
Olay sırasında Yılmaz'ın yanı sıra otelde bulunan Berna Yılmaz, Cavit Kavak ve Neşe Kavak ile koruma görevlilerinin ifadeleriyle Başbakana yapılan saldırının nasıl gerçekleştiği bu ifade tutanaklarıyla ilk kez basında yer alıyor. Başbakana saldıran Veysel Özerdem'in Macaristan'daki tutukluluğu sürerken İstanbul 3 nolu DGM'nin sanığı Türkiye'ye getirme çabaları da devam ediyor. Özerdem'in ANAP'lı milletvekilleriyle görüştükten sonra Türkiye'ye döneceğini açıklamasıyla Başbakana yapılan saldırı, ANAP ve DYP arasında tartışma çıkmasına neden olmuştu. DYP'li milletvekilleri de Budapeşte'ye giderek Özerdem'le ilişki kurmaya çalışmıştı. Özerdem'in tahliye edilmesine kısa bir süre kala İstanbul DGM'nin yürüttüğü soruşturmanın belgeleri de günışığına çıktı.

Dosyada Yılmaz'ın el yazısıyla verdiği ifadesi de yer alıyor. Yılmaz, ifadesinde daha sonradan Veysel Özerdem olarak teşhis ettiği şahsın kendisine yaklaşarak yumrukla saldırıda bulunduğunu belirtiyor ve olayı şöyle anlatıyor:
"Saldırı sırasında gözlüğüm yere düştü. Burnum kanamaya başladı. Bu sırada bize 4 - 5 metre mesafedeki iki koruma görevlisi saldırganın üzerine atlayarak etkisiz hale getirdiler. Olay sırasında lobide otel görevlileri dışında kimseyi hatırlamıyorum. Olay mahalli, resepsiyondan görülmediği için olaya bizlerle birlikte tanık olan tek kişi kahve servisi yapan garsondu.
Saldırıdan sonra eşim ve Neşe Hanım tarafından resepsiyonun arkasındaki bölüme götürüldüğüm için olayın daha sonraki bölümünü bilmiyorum. 5 - 10 dakika kadar sonra Cavit Bey ve koruma görevlileri de bulunduğumuz bölüme geldiler. Onlardan kısa bir süre sonra da iki Macar polis geldiler ve pasaportlarımızın fotokopilerini aldılar."

Dava dosyasında Yılmaz'ın Türkiye'ye geldikten sonra tedavi olmak amacıyla gittiği Bayındır Hastanesi'nin Başbakana verdiği raporlar da bulunuyor. Doç. Dr. Nuri Özgirgin tarafından verilen raporda şu cümleler yer alıyor:
"03.12.1996 tarih ve 17470 sayılı raporumuz bulguları ışığı altında 1992000574 protokol nolu Sayın Mesut Yılmaz, 7 (yedi) gün süre ile iş ve gücünden kalmıştır."

Başbakanın eşi Berna Yılmaz da, özel antetli kağıdıyla verdiği ifadesinde olayı şöyle anlatıyor:
"... Otelin lobisinde eşim ve Kavak çiftiyle kahve içerken birden bağırarak yanımıza yaklaşan iyi giyimli genç ve uzun boylu bir kişi eşim Mesut Yılmaz'a üst üste birkaç yumruk vurdu. Eşim yumrukların tesiriyle oturduğu sandalyeden düştü ve burnu kanamaya başladı. Biz Neşe Kavak'la kendisini resepsiyonun arkasındaki bölmeye götürdük. Resepsiyon görevlileri bize yardımcı olmadı. Biz kendimiz müdahale ettik."

Berna Yılmaz'ın ifadesinde olayın daha sonraki gelişimi ise şu cümlelerle aktarılıyor:
"10 dakika kadar sonra Cavit Bey ve iki koruma polisi geldi. Saldırganın kaçtığını söylediler. Kısa bir süre sonra da iki Macar polis memuru geldi ve şikayetçi olup olmadığımızı sordular. Biz kendimizi güvende hissetmediğimiz için Türkiye'de gerekeni yapacağımızı söyleyip otelden ayrıldık. Olay esnasında otelin lobisinde müşteri yoktu. Bize servis yapan garsonun saldırganı daha önceden tanıdığını zannediyorum. Zaten korumaların söylediğine göre saldırganın kaçması için yardımcı olmuş."

Devlet Bakanı Cavit Kavak ise verdiği ifadede Özerdem'in Mesut Yılmaz'a samimi bir şekilde yaklaştığını ancak nara atarak saldırdığını belirterek olayı şöyle anlattı:
"Yumruk attığını görür görmez anında üzerine atıldım. Benimle hemen aynı anda solumda ayakta duran korumalar da saldırganın üzerine atılıp, etkisiz hale getirdiler. Bu sırada bize kahveyi yapan şahıs ile otel görevlisi sandığım iki kişi saldırganı alıp polis çağıracaklarını söylediler. Bende biran önce polisin gelmesini istedim. Bu arada Mesut Bey'i merak edip, nerede olduğu telaşına düşmüşken, birden saldırganın koşarak kapıya doğru gittiğini gördük. Kapının dışına kadar korumalarla birlikte izledik. Komiser Yaşar Bey, dışarıda da peşine koşmuş ancak bir Mercedes'e binip kaçtığını görmüş."

Cavit Kavak'ın eşi Doç. Dr. Zehra Neşe Kavak ise Yılmaz'ın uğradığı saldırıdan sonra Yılmaz'a nasıl müdahale ettiklerini, ifadesinde şöyle anlattı:
"Berna Hanım'la beraber kendisinin (Mesut Yılmaz'ın) koluna girerek hızlı adımlarla resepsiyonun önünden geçerek arkadaki odalara yöneldik. Birinci odanın kapısı kilitliydi. İkinci odanın kapısını açarak içeriye girdik. Sonradan mutfağa açılan bir oda olduğunu anladığımız odada SayınYılmaz'a ilk müdahaleyi yapıp, ellerini, yüzünü temizlemesine yardımcı olduk. Kanamasını durdurmak amacıyla mutfaktan aldığımız buzla soğuk kompres yaptık. Burun kanaması bir süre sonra durdu. O arada önce eşim, sonra polisler bulunduğumuz odaya geldiler. Görevlilerin tavırlarından bize pek fazla yardımcı olmak istemiyorlarmış gibi bir izlenim edindim. Dil bilmediklerinden iletişim kurmakta da güçlük çektik. Yine de eşim ve korumalar görevlilere gereken izahatı verdiler. Daha sonra, önceden planlandığı gibi oteli terkettik."

Yazarlar