Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Çeşme artık sadece İzmirlilerin sayfiyesi değil, çok daha geniş kitleye hitap eden bir çekim merkezi. İşte son yıllarda Çeşme’de öne çıkanları hatırlayıp bu yılın yenilikleriyle devam ediyoruz.

Eskiden İzmirlilerin sayfiyesiydi Çeşme. Bir de rüzgârı sayesinde sörfçüler biliyordu değerini. Hatırlayacaksınız, Babylon Alaçatı’nın açılışıyla İstanbullular da Çeşme’yi keşfetti. Babylon Alaçatı’dan Aya Yorgi’ye taşındığında bile İstanbullular Alaçatı’dan vazgeçmedi.

Emre Ergani’den Metin Fadıllıoğlu’na İstanbul’un tanınmış işletmecileri de ardı ardına Çeşme’de mekân açtı. Güler Sabancı’dan Erol Tabanca’ya birçok isim Alaçatı’ya otel yatırımı yaptı. İstanbul’dan Alaçatı’ya tatile giden çok kişi oldu, tabii bunda bazı İstanbulluların artık bir ayağının Alaçatı’da olması da etkiliydi. Yine de turizmciler hep dertliydi, “Çeşme zor bir bölge çünkü yabancı turist gelmiyor” diye.

Haberin Devamı

Gerçekten de öyleydi, Bodrum’a, Antalya’ya, Fethiye’ye yabancı turistler akın ederken Çeşme’de sadece yerli turistler vardı ama artık bu değişiyor. Alaçatı’da bir ara kalabalık nedeniyle sokakta yürümek bile çok zorlaşmıştı. Neyse ki sonra o abartılı coşku geçti. Eğlence, Hacı Memiş ve Kemalpaşa’ya kaydıkça daha iyi oldu. Şimdi ise Alaçatı-Çeşme hattında son zamanlarda öne çıkanları sıralayalım.

The Stay Warehouse, köyün içinde yer almaması ve geniş bahçesi ve yetişkin oteli olmasıyla avantajlı. Burada tüm günü havuz başında geçirip akşam güzel bir yemeğe giderek bütün tatilinizi nispeten izole bir şekilde geçirmek de mümkün.

Ama plaja da gitmek istiyorsanız Plage Isolée’de otelin özel bir iskelesi de var. Sonrasında ise erken bir akşam yemeği için aynı plajdaki Balıkçı Niyazi’ye geçiliyordu. Köyün yerlilerinin favorisiydi Niyazi, mezeleri kadar balık pişirmesi de başarılıydı.

Plajlarla devam edelim; Ovacık’taki Before Sunset ve Dalyan’daki Momo, son yıllarda en popüler yerlerdi.

Agrilia, Alavya’nın içine taşındığı zaman yerini buldu demiştik, şimdi otelin arka girişi sayesinde köyün kalabalığına karışmadan akşam yemeğine gitmek mümkün. Ferdi Baba, Kapari, Kolburano’s, Yek gibi sevilen restoranlar da bu yaz aynı şekilde devam ediyor. Ovacık yolundaki Asma Yaprağı, iyi yemek sevenlerin favorisi, bir giden bir daha gidiyor. Alışveriş için favorilerin başında farklı tasarımcı ve sanatçıların işlerini bir araya getiren Eski Tütün Dükkânı geliyor. Alışverişe çıkmışken Veli Usta’dan karadut ve İmren’den sakızlı dondurma almayı da unutmamak lazım.

Haberin Devamı

Gece hayatında ise son yıllarda köyün içinde Üst Kat popüler. Geçen yazın en yenisi Sipster’dı, köyün eskilerinden Botanist’cilerin yeriydi. Menüsü şef Seray Öztürk tarafından hazırlanan Sipster hemen köyün içinde, ama yemyeşil ağaçlar altında köyün yoğunluğundan uzaktaydı. Köyün kendine özgü genç barları, Nook ve Baby Winehouse geçen yaz sezonu erken karşılayan mekânlardandı. Doğallıkları ve lokal olmaları, köy müdavimleri için en keyifli buluşma yeri haline gelmelerini sağlıyordu. Ovacık’ın giderek daha da gelişmesi dikkati çekiyordu.

Alaçatı köyünün telaşesinden uzakta bağlar arasında küçük mobil evlerin olduğu bir kaçış noktası haline geliyordu, dolayısıyla burada açılan yeni yerler de bölgeye uygun, küçük, lezzete odaklı lokal mekânlardı.

Haberin Devamı

Daha çok lokallerin bildiği, Levain, küçücük, 15 kişinin ev ortamında ekşi maya hamurunda pizza yiyebileceği harika bir ortama sahip olmasıyla sevilmişti. Günler öncesinden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Ova Sofra ise pandemi boyunca evlere gönderdiği menülerle dikkatleri çekmişti, Ovacık’ta küçücük 1 gün önceden rezervasyon yaptırmanız gereken bir Ege mutfağı örneği; lokal malzemelerle taze lezzetler sunuyordu. Geçen yaz Cherie Alaçatı ve Markus; İstanbul’dan gelen en yeni mekânlardı. Bu yılın en yeni 2 mekânıyla bitirelim.

İki şef Amavi’de buluşuyor

Alaçatı yavaş yavaş bir değişim içinde, kaliteye önem veren, farklı olmaya özen gösteren mekânlar yeniden çoğalıyor. Amavi bunlardan biri, geçen yaz temmuzda Alavya’nın alt bahçesinde sessiz sedasız açıldı, bu yıl ise sezona iddialı bir giriş yaptı. Amavi, adını Latinceden alıyor, “sevdim” anlamına geliyor, konseptini denize ait her şey diye özetleyebiliriz. Mutfak, Can Aras’a emanet, genç, özgün tatlar yaratmaya odaklı bir şef Can Aras. Mekân balık ve deniz mahsulleri ağırlıklı bir menüye sahip. Ege ve Akdeniz ağırlıklı, mevsiminde lokal ürüne önem verilen, odun ateşi, kömür ızgara ve ağır ateşte pişen yemeklerin yer aldığı açık bir mutfak dikkati çekiyor. Balık türünü, pişirme tekniğini istediğiniz gibi seçebiliyorsunuz, dry-aged, yani kuru dinlendirilme veya tava balıklar seçenekler arasında. Şef Can Aras’ın denizlerdeki kirlenmeye vurgu yaptığı patates camlı isli midye tabağı, hem görünüşü hem de lezzeti ile mekânın özgün tabaklarından biri. Hamsi turşusu, yeşil elmalı rezene salatası, isli sardalye, midyeli soğan dolması gibi özgün tabaklar da klasik bir balıkçıda denk geleceğiniz lakerda, tarama gibi lezzetler de menüde yer alıyor. 15 Haziran’da Mustafa Otar ve Can Aras, Amavi’de bir araya geliyor, balık ve deniz odaklı çalışan 2 şefin birlikteliğinden doğan “Fishermen’s Diary” menüsü sadece 1 günlüğüne Amavi’de olacak.

Çeşme yeniden yükselişte

Çeşme Marina Yacht Club açılıyor

Tarihi bir liman yerleşimi içerisinde, yenilenen sade ve modern mimarisi ile öne çıkan Çeşme Marina Yacht Club, bu hafta sonu itibarıyla özel müzik performanslarına ev sahipliği yapmaya ve gastronomik deneyimler sunmaya hazırlanıyor. Çeşme Marina Yacht Club, yenilenirken sürdürülebilirliği merkezinde tutmuş. Müzik programında ise jazz’dan funk ve fusion’a uzanıyor. Hedef, Çeşme’ye sürekli yaşayan bir kulüp kazandırmak.

Çeşme yeniden yükselişte