Düşünenlerin Düşüncesi

Düşünenlerin Düşüncesi

dusunce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Prof. Dr. Ali KAHRİMAN / (Siyaset Üstü Düşünce Derneği Yönetim Kurulu Başkanı)
İstanbul başta olmak üzere, hemen tüm kentlerimizde ne yazık ki yerel yönetimlerin belirlediği ulaşım politikası; insanların ulaşımından çok araçların ulaşımı olmuş, dolayısıyla toplu taşıma yerine, bireysel ve otomobile bağımlı sistem benimsenmiştir. Yerleşim yerlerindeki düzensiz yapılaşma, yerüstü ulaşım olanaklarının genişletilmesine fırsat tanımadığı için de trafik yoğunluğu artmış, içinden çıkılmaz hale gelmiştir. İlk yatırım maliyetleri ile, vizyonsuz, popülist yaklaşım, meskûn mahaldeki yeraltı ulaşım sistemleri inşa etmedeki psikolojik korku gibi nedenlerle metro tipi toplu taşıma araçlarının devreye sokulmamış olması da bu durumun giderek daha da ağırlaşmasına neden olmaktadır.

Haberin Devamı

Gelinen bu aşamada, İstanbul başta olmak üzere, İşbaşına gelen yönetimleri bekleyen bu sorunun çözümünün, yerüstü ve yeraltı planlama anlayışı ve toplu taşıma ile mümkün olduğu anlaşılmıştır. Önceki yazılarımda da ifade ettiğim gibi kentlerimizin topoğrafik ve jeolojik yapısı çok önemli bir avantajdır. Bu yapı, metro gibi yeraltı raylı ulaşım sistemlerine de tünel ağları ile örülecek lastik tekerlekli ulaşım sistemlerine de çok uygundur. Örneğin daha düz topoğrafik yapıya sahip olan, Londra, New York, Moskova, Paris gibi mega kentlerde metro inşası için ortalama 70-80 metre derinliklere inmek gerekirken, Ülkemizdeki mega kentlerde 30-40 metrelik derinlikler yeterli olmaktadır.

Metro ve tünel derinliklerinin hem yatırım hem de işletme maliyetlerini etkileyen en önemli parametre olduğu dikkate alındığında ne kadar şanslı olduğumuz ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte kentlerimizin düzensiz, sıkışmış yerleşim ve inşaat yapısından kaynaklı arazi ve arsa üretim kısıtlılığı ve yüksek kamulaştırma maliyeti de göz önünde tutulduğunda; yeraltı ulaşım hatları inşa maliyetlerinin, yerüstü ile yaklaşık olacağı da açıktır. Öyle ise karar vericilerin yapacakları kentsel planlamada, yerleşim alanlarındaki yerüstü alanlardan çok 50-60 metre derinliklere kadarki yeraltı olanaklarını kullanmaları kaçınılmazdır.

Haberin Devamı

Son yıllarda merkezi ve yerel yöneticilerimizin kent işi ulaştırma alt yapısına yönelik hamleleri başlamışsa da nitelikli yöneticilere sahip AYGM ve İBB raylı sistem birimlerinin tatlı rekabetinden nasibini alan İstanbul hariç diğer kentlerimizde henüz arzulanan sonuca yaklaşılamamıştır. Tüm metropollerimizde benzer çalışmalarla, yeni projelerin de düşük ilk yatırım maliyetleri ile hızlı bir şekilde yapılabilir olduğu da açıktır. Bu nedenlerle yerel yöneticilerimizce yeni projelerle ilgili doğru kararların; gecikilmeden, kamu yararı öncelikleri gözetilerek, mühendislik bilim ve teknolojisi ekseninde planlanarak başlatılması zorunludur.

Özetle, üretim ekonomisi için ulaştırma alt yapımız uygun hale gelmiştir. Elbette bu yöndeki çabalar uygun kaynak tahsis modelleri ile dinamik halde sürdürülmelidir.

Evet gelinen bu aşamada gerçekten yeni bir ekonomik kalkınma modeli uygulamak şarttır. Ancak bu konu popülizm eksenli olmamalıdır. Aynı zamanda kur, faiz, enflasyon ayarlamaları ekseninde de olmamalıdır. Öyle ise ne yapmalıyız?

Haberin Devamı

1. Ulusal bütünleşmiş ulaşım ağına uygun olarak üretim sanayi istihdam ve kentleşme bağlamında desantralizasyon hamleleri başlatılmalıdır.

2. Sanayi tesislerinin ülke sathına yayılmasını sağlayacak, kentsel mekânsal standartlarla uygun arazi kullanım ve yönetimi politikaları geliştirilmelidir.

3. Rasyonel bir planlama ile teknolojik AR-GE teşvik ve destekleri etkinlik ve verimlilik kriterleri ekseninde sektör kurum ve kuruluşlarının da katılımı ile yeniden yapılandırılmalıdır.

4. Bilgi teknolojileri esaslı sektörler desteklenmelidir

5. Endüstriyel hammaddelerimizi katma yaratacak ileri ürünlere dönüştürecek teknolojiler teşvik edilmelidir.

6. Enerjide dışa bağımlılığı azaltacak alternatifler desteklenmelidir

7. Yeraltı kaynaklarımızın bulunması ve çevre dostu teknolojilerle ekonomiye kazandırılması yönündeki girişimlerin önü açılmalıdır.

8. Sanayi tesislerinde kaynak verimliliğinin artırılmalıdır.

9. Tarımsal alanda üretime yönelik tohum, bitki ve evcil hayvan türlerinin genetik çeşitliliğinin artırılarak bütünleşmiş ürün üretimine yönelik destek modelleri oluşturulmalıdır.

10. Sürdürülebilir turizm uygulamaları çeşitlendirilerek güçlendirilmesi yönünde yeni yapısal modeller geliştirilmelidir.

11. Eğitim-istihdam-üretim denklemi uygun kalkınma senaryo ve modelleriyle çözülerek hayata geçirilmelidir.

12. Her şeyden önce yapılması gereken de toplumsal bir konsensüsle, güven ve istikrarı esas alan ekonomik ve hukuki alt yapının, evrensel kriterler çerçevesinde şekillendirilmesidir.

13. Çok daha ödemlisi de merkezi ya da yerel iktidarların ekonomideki vesayetini en aza indirecek, bireyi öne çıkaracak, mekanizmaların oluşturulmasıdır.

SON