29.10.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
ÖZLEM ÜLKÜ
Heykeltıraş Hanife Neris Yüksel, çocukluğunu Çorum’da köyde toprağa adanmış hayatlar arasında geçirmiş. Yurt içinde ve dışında yedi kişisel sergi açan Yüksel, sanata ilgisini Avrupa’da eğitim aldıktan sonra köye yerleşen bir büyüğü sayesinde keşfetmiş: “O coğrafya için öteki ve farklı olan Orhan Alparslan’ın “Sen Kırklar Dağı’nın arkasına gitmeli ve görmelisin” cümlesi zihnime kazınmıştı. Bu söylem tam olarak karşılığını İngiltere, İtalya ve diğer Avrupa ülkelerinde geçirdiğim yıllarda bulmuştur.” Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Heykel Bölümü Başkanı olarak görev yapan Yüksel, yeni projeleri üzerinde çalışıyor. Bunlardan ilki antik kentlerden feyz aldığı çalışması. Diğeriyse kendi deyimiyle “Bir göçmen çocuğu olarak geride kalanlar ve önümde olanlar ile ilgili olarak göçmenlerin hayatları üzerine bir seri.”
‘Doğduğum toprakların izi’
- Çalışmalarınızda nelerden ilham alıyorsunuz?
Yapıtlarım doğduğum toprakların izlerini taşır. Kavruk bir Anadolu köyünün yerinden yurdundan edilmiş insanları, evleri, tozlu yolları, doğası, uçsuz bucaksız ormanları ana kaynağım olmuştur. Çalışmalarım bana göre zamanlar arası gidip, geri dönmeleri anlatan bir dile sahip. Her türlü malzeme, eğer amacıma hizmet ediyorsa aracıya dönüşebilir. Nesnelerin anlamları kadar formları da çok önemli. Anlatı için seçtiğim her malzemenin ruhu kadar matematiği de önemlidir.
Farkındalık yaratan sergiler
- Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Heykel Bölüm Başkanı olarak, gençlerin sanata ilgisi için neler söyleyebilirsiniz?
Kitle iletişim araçları gençleri baskın kültürün değerleri, ürünleri ve imgelerine maruz bırakırken, özellikle bireysel bir kimlik duygusu geliştirme sürecinde olan gençler için sanat, bana göre kendilerini tanıyıp özgün yanlarını keşfedebilmelerine, kendi seslerini duyurmalarına olanak sağlayacak en önemli alanlardan biridir. Bölümümüzde ben ve diğer öğretim elemanı arkadaşlarım sanatsal tüm organizasyonlara erişim ve katılımı teşvik etmek için çaba sarf etmekteyiz. Bu bağlamda, gençler ve kent sakinleri için sanat yoluyla farkındalık, planlama, zaman yönetimi, özgüven, kendini tanıma, sebat etme gibi beceriler öğrenebileceklerine dair farkındalık yaratan sergiler, çalıştaylar ve faaliyetler gerçekleştiriyoruz. Her dönemde olduğu gibi günümüzde de sanat yapmak ve sanat satın almak için de paraya ihtiyaç var. Çocuklarımın hayallerinin peşinde koşmaları sadece imkânları doğrultusunda mümkün olmakta. Büyük hayaller kurup küçükleriyle yetinmek zorunda kalsalar da ulusal bazdaki yarışmalar ve organizasyonlar da kendilerine yer bulsalar da bir Anadolu kentinde sanat adına kıyamet koparsanız da İstanbul ve bu işin merkezi sayılabilecek diğer metropollerde maalesef meltem esintisi yapmıyor.
‘Sağlıklı kentsel planlama yapılmalı’
- Antalya’nın kültür-sanat hayatını ve heykelle ilişkisini nasıl anlatırsınız?
Antalya tatil yeri algısıyla birlikte güzel bir buluşma noktasıdır. Antalya’yı ziyaret eden ya da bu kentte yaşayan insan yaşam alanı kurgularken, ruhsal - duyusal tatmin yolları da artırılmak zorundadır. Film festivalleri, müzik organizasyonları tatmini sağlarken, plastik sanat organizasyonlarında büyük eksiklik söz konusudur. Antalya’da bu türden bir kimliğin oluşabilmesi için tüm kentlilerce paylaşılan yaşam alanlarının kapsamlı biçimde yeniden değerlendirilmesi, sanat eserleriyle zenginleşmiş yeni düzenlemelerin ve kamusal alan odaklı sağlıklı kentsel planlamanın yapılması zorunluluktur. Yerel yönetimler, sanatsal aktivitelerin yaygınlaştırılmasına stratejik planlarında yer vermelidir. Bunun yanı sıra, sanat atölyeleri ve üniversitenin iş birliklerinin geliştirilmesi ve sürdürülebilir ortaklıklar kurması ilgi çekici organizasyonların oluşturulmasını sağlayabilir.