02.04.2013 - 21:07 | Son Güncellenme:
SENEM AYDIN / senem.aydin@milliyet.com.tr
‘Dürüye ’nin Güğümleri’ndeki Hayriye karakteriyle yıldızı parlayan Algı Eke, ‘Keşanlı Ali Destanı’, ‘Annem Uyurken’den sonra şimdilerde Galip Derviş’le izleyici karşısında. Genç oyuncuyla, başrolünü Engin Günaydın’la paylaştığı yeni dizisini konuştuk.
’Galip Derviş’e dahil olmanızın bir hikayesi var mı?
Özel bir hikayesi yok. Kanal D İç Yapımlar’la daha önce ‘Keşanlı Ali Destanı’nda çalışmıştık. Sonra bu projeden bahsettiler. Sevmeme gibi bir şey hiç düşünmedim.
Yabancı versiyonu ‘Monk’u izlediniz mi?
Proje geldikten sonra derinlemesine izledim. Çok da etkilenmek istemediğim için birinci sezonunda bıraktım ama. Bayağı ödüllü, kült olmuş bir iş. Orijinalini de çok seviyorum. Özellikle Monk’la Sharon arasındaki uyumu seviyorum. Dizi yayınladıktan sonra Engin (Günaydın) ve benim adıma da tepkiler güzel oldu. Hülya ve Galip arasında çok hoş bir uyum var. Onu yakalayamamamız çok korkutucu olurdu. Galip Derviş’le Hülya arasındaki ilişki dizinin mihenk taşı çünkü. Onların arasında adını koyamayacağınız, gerçek bir durum var. Zıtlar ama bir yandan da kenetlenmişler. Hülya bazen anne oluyor, bazen arkadaş, bazen en büyük düşmanı.
Engin Günaydın’la karşılıklı oynamak hayalinizmiş.
Evet. Birlikte oynamayı hayal ettiğim isimlerden biriydi. Ben çok izledim Engin’i. İnsan olarak da onu sevdiğim için anlaşmak çok güzel oldu. Mükemmel bir aktör. 2.5 aylık ciddi bir hazırlık sürecimiz oldu. Diziye başladığımızda bayağı birbirimizi tanıyan insanlardık. Engin’den yardım aldığım, fikir danıştığım zamanlar oluyor.
“Öfkeden aptallaşıyorum” Ekip olarak dizinin gidişatından memnun musunuz?
Memnunuz. İlk bölüm, ilk bölümün reytinglerini düşününce mutlu olmamak elde değil. Eee, çok emek verdik. Ben bu emeğin bir şekilde karşılık bulacağına inanıyordum zaten. Dizide çok ciddi, hoş bir durum komedisi var. Bir de Galip’in çok derin bir hikayesi var. Ciddi bir drama... Bu çeşitliliği sunabilmek hoşuma gidiyor.
Adaptasyonlar son dönemde çok eleştirilir oldu. ‘Galip Derviş’in uyarlaması sizi tatmin etti mi?
Evet. Altyapı olarak evrensel bir tarafı var. Yarın öbür gün başka birileri de alıp uyarlayabilirler. Ama herkes kendince
bir yorum katacaktır. Uyarlama, çakma
değildir. Siz bir şeyi türlü şekilde çekebilirsiniz. ‘Aşk-ı Memnu’yu da beş kere çekebilirsiniz. O yönetmenin ve oyuncuların yorumuyla farklılaşan bir şeydir. Benim ölçüm her zaman beğenip beğenmemektir. Önünüzde çok iyi oynanmışı var. Bu bence iyi bir şey. Ben ne oynarsam oynayayım kendimden bir şey katacağım zaten.
Burada da öyle oldu. İlk defa oynadığım
bir rolde kendimden bir şeyler bulabiliyorum.
Hülya’nın kendinizle özdeşleştirdiğiniz yanları neler?
Çabuk öfkelenirim ben de. Öfkelenirken de aptallaşırım. Kendi kendini komik duruma düşürmek benim normal hayatımda da var. Aslında haklısın öfkende ama öyle bir davranıyorsun ki, aptal durumuna düşüyorsun.
Bu dizide rol almanın kariyerinizi nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz?
Kariyerimi iyi etkileyecektir çünkü çok sağlam bir ekiple çalışıyorum. Ama hayatta her şey de olduğu gibi risk de var. Ben onu öngöremem. Şu anki hissiyatım kariyerim için iyi olacağı. Çünkü ben oyunculuk dışında bir şey yapmak istemiyorum.
Mesleğin zor yanları neler sizce?
Çok eleştirel bir iş yapıyoruz, benim de eleştiriye tahammülüm yok. Çünkü ağzınızla kuş tutsanız bile beğenen de olacaktır, beğenmeyen de. Ben bu işi bu kadar severek yapıyorum ama eleştiriden de kaçan biriyim. O kadar da kendime güvenim yok. Belki de yaş ilerledikçe oturur. Ben istiyorum ki güzel şeyler duyayım, moralim güzel olsun. Bir de çok emek veriyorum, çok çalışıyorum.
“OYUNCULUK SABIR iŞi”
Oyunculuğunuzu geliştirmek için neler yapıyorsunuz?
Farkındalığımı artırmaya çalışırım. Görselinizi kuvvetlendirmeniz önemlidir bence. İyi bir oyuncu olmak için beden dilinizi geliştirmeniz, sesinizi kontrol etmeniz, kendinize iyi bakmanız, cildinize iyi bakmanız gerekir. Kolay bir iş değil oyunculuk. Sonradan da olunmaz. Sizde o sabır varsa olabilirsiniz.