Eğitim son birkaç yüzyıla kadar seçkinlerin, aristokratların, saraylıların, burjuvaların imtiyazında olan bir ayrıcalıktı.
Siz şimdi tüm ülkelerde 12, 13 yıla varan zorunlu eğitime bakmayın, yakın zamana kadar halkın eğitim hakkı yok gibiydi.
Bırakın okula gitmeyi, okulların önünden bile geçemezlerdi. Onları değerli kılan aldıkları eğitim oldu!..
Demokrasiyle birlikte bireyler özgürleşti, eğitimi ciddiye alanlar refah toplumu haline geldi, sırt çevirenler ya da arka bahçe yaratma sevdasında olanlar dünün karanlık dehlizlerinde hâlâ debelenip duruyorlar…
Asya kaplanlarının mucizesinin altında yatan da eğitimdir, Batılı ülkeleri diğerlerinden farklı kılan da yine eğitimdir.
Eğitim demek akıl, bilim, plan program, öngörü, iyi insan demektir.
Eğitim demek iyi mühendis, iyi yargıç, iyi usta, iyi gazeteci, iyi çiftçi, iyi ekonomist, iyi tüccar demektir.
Eğitim demek insan haklarına ve doğaya saygı, hak hukuk adalet, olanı paylaşma, barış, hoşgörü, tolerans demektir.
Eğitim demek üretim, kalite, pazarlama, katma değeri yüksek ürün ve refah demektir.
Eğitim demek öğretmen demektir.
Öğretmen demek geleceğin mimarı demektir.
Peki, eğitime, bilime, öğretmene, bilim insanlarına hak ettikleri önemi veriyor muyuz?
Hiç okuyanla, okumayan bir olur mu, ilim Çin’de olsa git öğren, bana bir kelime öğretenin kulu kölesi olurum, öğretmenler başımızın tacı, yeni nesil sizlerin eseri olacak diyen bir kültürden geliyoruz.
Kısacası biz bu değiliz. Bugünün sınav odaklı, dayatmacı eğitimine bakıp eğitimi yok saymak ya da eğitime kızmak, küsmek bize yakışmaz!..
Korelasyon
Demokratik, insan haklarına ve doğaya saygılı, sürdürülebilir bir refah toplumu olmanın yolu eğitimden, bilimden geçiyor.
Dünya bilimine katkı sıralaması ile kalkınmışlık arasında büyük bir paralellik olduğu gibi, dünyanın en iyi üniversiteler listesinde ilk 100’e girenler ile girmeyenler arasında da katma değeri yüksek kaliteli ürünler üretme konusunda derin farklılıklar bulunuyor.
Eğitim ve bilimi ciddiye alanlar uçuyor, almayanlar beyhude kanat çırpmanın ötesine geçemiyor.
Bunu anlamak için de çok uzaklara gitmeye gerek yok.
Almanya ve Japonya örneği ortada. İkinci dünya savaşı sonrası yerle bir oldular. Eğitim ve bilimdeki birikimleriyle ayağa kalktılar. Dünyanın en kalabalık ülkelerinden biri olan Çin fukaralığı yine eğitimle, bilimle yendi. Peki, ABD Başkanının ziyaretinde trilyon dolarların havada uçuştuğu petrol zengini ülkelere baktığımızda eğitim, bilim, insan hakları, demokrasi, hak, hukuk, adalet ve adil paylaşım konusunda ne görüyorsunuz?..
Eğitimin amacı?
Eğitimin amaçları konusunda, kâğıt üzerinde onlarca amaç söz konusu, uygulamada ise eğitimin öncelikli tek amacı var o da sınavlara öğrenci hazırlamaktır.
Sonuç?
En zor sınavları kazanıp, en iyi liseleri, üniversiteleri bitirenler de mutsuz, hiç bu yarışa girmeyenler de. En azından onlar onca fedakarlığı neden yaptık, onca mücadeleyi niye verdik pişmanlığı içerisinde değiller.
Çin’de, Japonya’da, Güney Kore’de çok katı, çok seçici ve bir o kadar da adil ve kaliteli bir eğitim sistemi var. Öncelikli amaçları da iyi insan, iyi yurttaş yetiştirme, sorumluluk bilinci ve görev disiplini kazandırma, saygı, sevgi ve mücadele ruhu aşılama şeklinde özetleniyor.
Bunların hepsi hatta daha fazlası bizde de vardı. Sınav bataklığına saplanınca hepsi bir bir yok oldu. Kurtulmak istedikçe daha da batıyoruz.
Anayasal çalışmalar, barış süreci, demokratik düzenlemeler, uluslararası açılımlar ve daha pek çok ayrıntı elbette çok önemli ama tüm bu süreçleri yürütecek ve sürdürebilir kılacak olan insan unsuru! Bunu asla göz ardı etmeyelim!
Özetin özeti: Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz!..
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025
Mehmet Tez
‘İdeallere yer yokmuş gibi davranıyorlar’
18 Mayıs 2025