CaddeEn son Barda tezgâh açtı

En son Barda tezgâh açtı

20.02.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Efsane sokak satıcılığı döneminin ardından harçlığını çıkarmak için oynadığı diziler, sinemanın kapılarını açtı Nejat İşler'e. "Barda"nın en kötü adamı, etrafında oluşan haleye kendini kaptırmamaya kararlı

En son Barda  tezgâh açtı

Eyüplü bir işçi ailesinin iki çocuğundan küçüğü Nejat İşler, 28 Şubat 1972 doğumlu. Üç yaş büyük bir ablası, ona emeği geçmiş teyzeleri var. Kadınlarla büyümüş erkek çocuklarından. Beş yaşındayken gazete okuyup ablasıyla bilgi yarıştırmaya başlar. Hayali, deniz subayı olmaktır. İlkokuldan sonra Cağaloğlu Anadolu Lisesi'ni, orada okurken de askeri okulu kazanır. Para sıkıntısı çeken İşler ailesi için askeri lise iyi bir çözümdür, ama okuduğu okuldan "Masraflarını karşılayalım, gitme" derler, o da gitmez. Tırnaklarıyla kazıyarak bir yerlere gelmiş biri değil o. Hayata biraz tesadüflerle, sık sık söylediği gibi 'kenardan' takılıyor. Her an arızaya geçebilecek, her şeyi bırakıp gidebilecek bir hali var. Şöhretle gelen bir 'şımarıklık' değil bu, o oldu olası böyle... Memleket meselelerine kafa yoran bir çocuk olarak siyaset bilimi okumak ister sonra. Ama ders çalışma taraftarı değildir pek. Sınav sistemine de karşı olduğu için, herkes ders çalışırken o top oynar ve sonuç: Hiçbir yeri kazanamaz. Ailesinde baş gösteren "Ne olacak bu çocuk? Hayatıyla oynuyor" tarzı endişelere çözüm olarak 18 yaşında evden ayrılır. Ufak tefek işlerde çalışmaya, çalıştığı yerlerde yatıp kalkmaya başlar. Battığı bir işten sonra kendisine imzalatılan senetleri Mahmutpaşa'dan aldığı tişörtleri Teşvikiye'de satarak öder. Onu kısa sürede her yaştan kadın arasında bir efsaneye dönüştürecek sokak satıcılığı dönemi böyle başlar. Plak, dergi, derken ikinci el kitap satmaya başlar Teşvikiye'de. Beline kadar saçları, kocaman halka küpeleri vardır. Gençlik yılları, defalarca okuduğu "Beyaz Zenciler"deki gibi geçer. "Abuk subuk evlerde yatıp kalkmalar... Tamamen fütursuzduk, çok iyi bir tayfaydık biz" diye anlatır o dönemi bir söyleşisinde. 18'inde evden ayrıldı Bir 27 Mart gününde, Taksim'de aylak aylak gezinirken, hayatının akışını değiştirecek afişi görür: "Danton'un Ölümü". Dünya Tiyatrolar Günü nedeniyle bedavadır, Fransız İhtilali de sevdiği mevzudur, girer. İzlerken aklına Cem Davran gelir. Lisedeyken derslerden kaytarmak için girdiği tiyatro kolunda bir oyun sahneleyen Davran, "Sende ışık var, bir şey olamazsan oyuncu ol" demiştir ona. Dayısının yanına Eskişehir'e gittiğinde sahaflardan Georg Büchner'in oyunlarını alır. Ve "Danton'un Ölümü"nden bir parça hazırlayıp girer sınava. Kazanır da. Ama o arada İstanbul'a döner, bu kez Mimar Sinan Üniversitesi'nin ilanını görür, "acayip torpil dönüyor" dendiği için hiç ümit etmeden girer ve onu da kazanır. Bir parça hazırladı, sınava girdi Konservatuvar yıllarında hem Devlet Tiyatrosu'nda, hem de 'harçlığını çıkarmak için' dizilerde oynar. İlk dizisi 1994'te oynadığı "Gurur"dur ama daha çok bir sene sonra, "Şehnaz Tango"yla tanınır. O meşhur 'geçerken uğramış' haliyle diziye kenardan kenardan takılır ve ikinci sezon ortadan yok olur. Mezun olmuş, artık tiyatro yapmasının vakti gelmiştir ona göre. İki arkadaşıyla kendi yazdıkları oyunları oynayacakları Kahramanlar ve Soytarılar Tiyatrosu'nu kurarlar. Diziler ise çok paraya sıkıştığında 'imdat çekiciyle' girip aynı hızla çıkacağı işlerdir onun için. Başrol istemez, bir diziyi alıp götüren karakteri oynuyorsan öyle çekip gidemezsin, bir sürü insanın sorumluluğu üzerindedir, bunu bilir çünkü. Başrol istemez "Aşk ve Gurur"la beraber işler değişmeye başlar. Bu diziyi kabul etmesinin para dışında iki nedeni vardır. Birincisi, teklifi getiren Böcek Yapım Pentagram'ın yapımcısıdır ve Televizyon Makinası'nda cümle âlemin öğrendiği üzere Nejat İşler Pentagram'ı çok sever. İkincisi, kadro iyidir. Bunu izleyen "Gülbeyaz" ve "Aliye" ile de artık dizilerin romantik âşığı olarak tescillenir. "Dizilerde oyunculuk yapılmaz, işimiz fotoğraf vermek" dediği için "Beğenmiyorsa oynamasın" tarzı laflara maruz kalır. Oysa o televizyona değil, sisteme karşıdır ve ne sevecek ne de terk edecektir. Katlanmak için sabahlara kadar içmesi gerekse de...İşin 'tanıtım', kendi deyimiyle 'konsomasyon' bölümü canını sıkar en çok. Zamanla 'alışmış' görünse de 'barışamaz'. "Çekingen bir adamım, asosyalim" der, anlatamaz derdini. Dizilerde oynamak sinemanın da kapılarını açar Nejat İşler'e. Çağan Irmak'ın "Mustafa Hakkında Her Şey"indeki oyunu övgülerle karşılanırken kendisi "Denk geldi" der, "Ben daha oyuncu değilim ki!" Televizyona değil, sisteme karşı 2007'ye Serdar Akar'ın "Barda"sının en kan dondurucu kötü adamı olarak giren Nejat İşler, etrafında oluşan haleye kendini kaptırmamaya kararlı. Aynı insanlarla oturup kalkmaya devam ediyor. Eskiden birlikte kitap sattığı arkadaşları ile kurdukları düşü hayata geçirmiş, Beyoğlu'nun arka sokaklarında bir dükkân açmışlar: Tezgâh. Hem sahaf, hem rock bar. İşler de kâh barın arkasında, kâh DJ kabininde. "Ben para kazanıp gidip cip almayacağım, yiyeceğim arkadaşlarla" demişti, öyle de yapıyor. Mülkiyeti hırsızlık gibi görüyor, "Çıplak geldim, çıplak gideceğim" diyor. Arkadaşları ondan "adam gibi adamdır" diye söz ediyorlar, "Kimseye eyvallahı yoktur". Canlı yayına alkollü çıktı diye "Sanatçı örnek olmalıdır" nutukları atanlar bu hayat hikâyesinde örnek alınacak başka bir şey görmüyor olabilirler mi? 'Çıplak geldim, çıplak gideceğim'

KEŞFETYENİ
Cannes'da bebek müjdesi! Kırmızı halıda açıkladı
Cannes'da bebek müjdesi! Kırmızı halıda açıkladı

Cadde | 24.05.2025 - 10:56

Başak Gümülcinelioğlu, Cannes Film Festivali'nde hamile olduğunu duyurdu.

Yazarlar