Boşandığınıza pişman mısın?
Evet. Pişmanım. Sürebilirdi. Pişmanım. Ama tekrarı olmaz! En güzel şey, birbirimizi şükranla anmak. Ama pişmanım! Keşke devam etseydi. Dürüstçe evet.
Chloe ile olan evliliğinizde ayrılmayı kim istedi?
'Ben söyledim, fakat o ayrılmaya getirdi. Benim için zor oldu 'ayrılalım' demek, ama baktım ki o böyle mutlu değil. Hiç konuşmasa bile ayrılmak istediğini hissettim. Ben blöf de yapmış olabilirim, 'tamam o zaman ayrılalım' demiş olabilirim! 'Ayrılalım dersen tabii ki çeker gider' diyorlar. 18 yaşında tanıdım ben Chloe’yi, 18 yaşında sevebilir, 28 yaşında nefret edebilir. Kadın böyle düşünebilir, çünkü ilk tanıdığı adamsın, hiçbir şey yaşamamış, o yüzden hak veriyorum Chloe’ye. Çok genç evlendi, biraz bireysel yaşasaydı bu evlilik bitmezdi, boşanmazdık bence! Benim de bir sürü hatam var.
Magazin basını tarafından '500 bin TL karşılığında evliliğinizi uzamak istediğiniz' iddia edildi. Chloe’ye yanınızda kalması için para teklif ettiniz mi?
Hayır, hiç para teklif etmedim. Hatta boşanacağımız gün oturduk konuşuyoruz, ‘Şu 3 lira benim yeniden hayatımı kurmam için yeter’ dedi. Öyle deyince ben ‘Sen bana 9 sene kadınlık yaptın. Sen bana 9 sene eş oldun, 3 lira değil 300 lira vereceğim’ dedim. Anlaştık, el sıkıştık. Öncesi yok! 'Sana 500 lira vereyim yanımda kal' öyle bir şey teklif edilir mi kadına? 'Sana para vereceğim yanımda biraz daha kal!' Yok ya!
"Babam 'müzisyen olma' dedi. 'Benim oğlum zurnacı mı olacak?' dedi. 'Baba ben tornacı olmak istemiyorum' dedim. O da istiyordu ki oğluma kalsın. Allah'tan üç erkeğiz. Ben kaçtım, ortancanın başına kaldı. Ortanca da aldı, o atölyeyi 10 kişilik yerden üç bin kişilik yer yaptı. Kaçtım, Ankara'ya gittim. Kazana kazana Amerikan Edebiyatı'nı kazandım. Orayı da beceremedim, sonra döndüm şarkıcı oldum."
"Sinirliydi. Tam bir Osmanlı babaydı. Dayak yedim tabi. Bir kere sandalını kaçırdım. O uyuyor, ben de sandalını aldım. Birkaç tane kız arkadaşımı doldurup denize çıktım. Sandalın altına kaya çarpmış ve delinmiş. Bağladım yerine, babam uyandı balığa çıktı. 4,5 saat sonra geldi cankurtaranla. 'Oğlum sen bu sandalı aldın mı bugün?' dedi. 'Üçümüz birden denizin dibini boyladık altını delmişsin' dedi. Sağ eliyle vurdu bana, döverdi tabi. Ama ertesi gün de gönül almak için çikolata getirirdi. Ben de içimden derdim ki 'Dövme, çikolata da getirme'. Ama sonra anladım ki disiplinli büyümek dik durmayı sağlıyor. 'İyi ki dövdü' demiyorum. Ama şimdiki yüzyıl vurmaz, şimdiki yüzyıl kadınları dövüyor."
"Annem hep araya girerdi, babamı dizginlerdi. Babam çok yorulurdu, sabah giderdi, gece 12'de dönerdi. Klasik bir baba düşüncesi; 'Çocuklarıma gelecek bırakacağım.' Babam vefat edene kadar şarkı, türkü söylediler. Tabi 42 senelik evlilikte illa birbirine kızarsın, bazı şeyler batmaya başlar. Babamın da annemin de şikayet ettiği olurdu bana. Ben de 'Bu işin boşanması yok, beraber vefat edeceksiniz' derdim. Hele şöhret olduktan sonra çok lafım geçerdi.Zamanında 'zurnacı mı olacaksın' diyen adam konserime geldi."