Başlık bana değil, NATO Zirvesi’nde Atina’nın silik kaldığını iddia eden Yunanistan’dan sosyal medya kullanıcılarına ait.
Medya ve Atina’daki siyasi partiler ve medyanın duruşu da bu yönde.
SYRIZA Sözcüsü, Başbakan için “Silik figür” cümlesini kurdu.
Ekonomik krizin ardından yükselen tepkiyle iktidar olan ama bugün yapılan anketlerde bırakın ana muhalefet olmayı yüzde 3 barajının altına düşen bir partinin siyasi hesapçılığına dikkat çekmezsem işimi eksik yapmış olurum.
Yunanistan’daki iç siyaset, medyanın Başbakan’a eleştirilerinden sana ne bize ne diyenler çıkabilir ama kazın ayağı öyle değil.
Yunanistan’da siyasetçiler için sorun çözmenin, kamuoyu desteği sağlamanın en kolay kolu Türkiye ile bir kriz çıkarmaktır.
Kendi partisi içerisinde bile Türkiye’ye düşmanlık yaparak Başbakan olma hayalleri kuranların olduğunu bilen, muhalefetin sert saldırısı altında kalan Başbakan Miçotakis bir taşla iki kuş vurmaya kalkabilir mi, endişem bu açıkçası.
Durduk yere çıkarılacak bir gerginlikte, vurulacak birinci kuş, içeride tüm siyasi tartışmaların ötelenmesi, ikinci kuş da Ankara-Brüksel yakınlaşmasının durması olarak görülebilir.
Bu çok bildik taktik eskisi kadar işe yaramaz ama; güvenlik mimarisinin en önemli gündem maddesi olduğu bir dünyada Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı kayrılma kapasitesinin düşmesi kaçınılmaz bir sonuç olacak.
***
Yunanistan Başbakanı Miçotakis, akıllı bir adam, üzerindeki büyük baskıya rağmen, Türkiye ile iyi ilişkiler konusunda iyi sınav verdi.
Ankara da Miçotakis’in bu iyi niyetine karşı iyi niyetli adımlar attı.
Türkiye, Yunanistan ile iyi ilişkiler kurma konusundaki kararlılığını sürdürüyor.
Bu pozisyonu bozmamak hatta daha da cesur adımlar atmak için sebeplerimiz var.
Türkiye’den yüzbinlerce isim Yunanistan’a tatile gidiyor.
Şu ana kadar ne bir Türk-Yunan kavgası haberi geldi, ne de bir gerilim yaşandı.
Halklar arasında bir sorun olmadığının en somut göstergesidir bu durum.
Buna karşın mafyalaştığı için kapatılan Altın Şafak’ın tabanına şirin gözükmek isteyen, bu sayede siyasi kariyerinde basamak atlayacağını düşünen kimi siyasetçiler ve hatta iktidar partisinin önemli isimleri durmadan Türkiye düşmanlığını kaşıyor, Başbakan’ın üzerinde baskı yaratmaya çalışıyorlar.
***
Türkiye ile gerilim politikasına dönmek, bugün kimilerine oy, kimilerine reyting ya da tiraj kazandırabilir.
Başbakan Miçotakis’in deyimiyle “Mercimek milliyetçilerine” teslim olan düzen ne kadar sürdürülebilir?
Yunanistan halkı bir gün her silah sattığı ülkede rüşvet dağıttığı bilinen Fransız şirketlerine ödenen milyarlarca euroyu sormayacak mı?
ABD’nin Yunanistan’ı gizli işgaline varan üs anlaşmalarını gündeme getirmeyecek mi?
Yunanistan halkı Deniz Astsubay Okulu başvuru sayısı tek bir firkateyne personel sağlamaya yetmezken, Savunma Bakanlığı’nın Fransa ve İtalya’dan 3 firkateyn daha alma kararını, bunlara ödenen paraları konuşmayacak mı?
Bir, iki Doğu Avrupa ülkesi hariç AB içerisindeki en düşük asgari ücretin sebebi Türkiye değil.
Sebep, siyasi başarısızlıklarını, kendilerine kazandıklarını, Türkiye korkusunun arkasına saklayanlar.
Yunanistan olmayan kaynaklarını Fransız savunma şirketlerine aktarırken, Fransız devletiyle de bir savunma iş birliği anlaşması imzaladı.
Atina’daki meslektaşlarıma hatırlatmak isterim, Fransa ile yapılan savunma anlaşması aslında Ege’deki tartışmalı suları kapsamıyor.
Bunu söyleyen ben değilim, Çipras, Yunanistan Parlamentosu’nda açıkladı bu gerçeği.
Başta o anlaşmaların mimarı, dönemin Dışişleri Bakanı Dendias olmak üzere kimse itiraz edemedi.
***
Diplomaside popülizm olmaz.
Türkiye’de kimi televizyon yorumcuları Dedeağaç’taki üsse ABD’nin yığınak yaptığını söylediler uzunca bir süre.
İşimiz doğruyla, bu üssün bir aktarma üssü olduğunu, ABD’nin buradan Doğu Avrupa’ya silah aktardığını ilk yazan kişiyim.
O günden beri de Türkiye’de kimse üsse dair popülizm yapmıyor.
Peki ya Yunanistan’daki durum ne? Mesela meslektaşlarım siyasi kariyeri için Türkiye düşmanlığı yaptığını bildiklerine neden hiç ses çıkaramıyor, tek derdi Yunanistan değil kişisel kariyeri olanlara karşı başbakan ve dışişleri bakanını yalnız bırakıyor.
Dedeağaç halkına, ABD cephaneliği olmayı mı, yoksa yaz-kış Dedeağaç’a milyonlarca euro bırakan Türk turistleri mi tercih ederseniz diye sorsak ne cevap alırız? Adalar için de durum farklı değil.
Türkiye’de düşman görülen ülkeler arasında Yunanistan ilk 5’te yok, meslektaşlarım bunu neden kendi halkına anlatmıyor acaba?
Başbakan Miçotakis babamın oğlu, Dışişleri Bakanı da kuzenim değil, buna karşın Savunma Bakanı Dendias da aile düşmanım değil.
Barıştan yana yazıyorum zira Ankara ile Atina arasındaki iyi ilişkilerin iki ülkeye de kazandıracağına inanıyorum.
İşgücü açığını kapatmak için başka bir kültür olan Mısır’dan yüzbinlerce çalışana istihdam sağlayan Yunanistan, aynı kültürden geldiği Türkiye’ye yüzünü dönemiyor ya da Türkiye, ABD’den Çin’e kadar on binlerce üniversite-lise öğrencisi yollarken Yunanistan’daki üniversiteler ya da IB okulları kimsenin aklına gelemiyor.
İyi ilişkiler herkese kazandıracak, tek kaybeden siyasi kariyerini Türkiye düşmanlığı üzerine kuranlar olacak.
***
Başbakan Miçotakis, Türkiye ziyaretini Nisan’dan Temmuz’a, Temmuz’dan da Eylül’e ertelemişti.
Gündemi değiştirmek, siyaseten toparlanmak için tek seçenek düşmanlık değil, dostlukta bir adım ileri gitmek de işe yarar.
Yunanistan halkını Türkiye ile savaşa girme korkusundan kurtarmak, turizmden daha çok para kazanmak, silaha ayrılan bütçeyi, doktora, öğretmene, yaşlı bakımevlerine harcamak da umulmadık bir başarı getirebilir.
Kendi ülkesindeki siyasi partilerin hakaret cümlesi kurdukları bir dönemde Ankara, Miçotakis’e dostluk elini uzatmaya devam ediyor.
Bu stratejik sabır elbette sonsuz değil, bunu bilmek, bunca yılın uğraşını çöpe atmamak gerek...
Abbas Güçlü
Yurt, burs, staj, keyfiyet
29 Haziran 2025
Zeynep Aktaş
Zemini güçlü olan yatırımcıyı çekiyor
29 Haziran 2025
Ali Eyüboğlu
Cemal Hünal: ‘Issız Adam’ benim dönüm noktam
29 Haziran 2025
Güldener Sonumut
Mark Rutte’ye haksız eleştiri
29 Haziran 2025
Mehmet Tez
“Paşa Gönül Şarkıları” hakkında bir iki not
29 Haziran 2025