27.09.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:
32 yıldır kapalı bulunan Ruhban Okulu ve Özel Rum Erkek Lisesini de içinde barındıran Aya Triada Manastırı Metropoliti Başrahip Apostolos Daniilidis bize okulun bugüne kadar kapalı tutulan her bölgesini açtı. Müdür odasını, sınıflarını, yatakhanesini, 120 bin kitaba sahip olan ve İstanbulun en eskisi sayılan manastır kütüphanesini görme imkanı bulduk. Ruhban Okulu açıldığı takdirde okulun müdürlüğünü de üstlenecek olan Daniilidis okulun neden açılmasını istediklerini ama neden YÖKe bağlanmak istemediklerini anlattı. Biz oradan ayrılırken de dileklerinin gerçekleşmesi için bir mum yaktı. Heybeliada Ruhban Okulunun açılıp açılmaması yıllardır bitmeyen bir tartışma konusu. Okul en son, Rum Patriği Barthelomeosun Başbakan Recep Tayyip Erdoğana yaptığı ziyarette bir kez daha gündeme gelmişti. Bu görüşmede Erdoğan yeni bir öneri getirmiş ve "Adımlar karşılıklı atılır. 2004 Olimpiyatları için Atinadaki Mustafa Voyvoda Camii açılsın" demişti. Birisi Özel Rum Erkek Lisesi, bir diğeri de Ruhban Okulu olmak üzere iki. Lise kapalı değil. Hukuken öğrenime açık ama ne öğrencisi ne de öğretmeni var. Sadece Milli Eğitim Bakanlığından atanan bir Türk müdür yardımcısı var. 1985ten beri durum böyle. Ruhban Okulu ise 32 yıldır kapalı. Manastırda kaç okul var? Patrikhane kapatmak istedi ama bakanlık izin vermedi. Öğrenci yoksa lise niye açık? Tabii. Bizim asıl üzerinde durduğumuz da Ruhban Okulu. Okul kapalı olduğu için yeni nesil rahip yetiştiremiyoruz. İstanbul ve civarındaki 70in üzerinde kilisemizde, çoğu yaşlı 40 rahibimiz kaldı. Yeni ruhaniler yetişmezse Patrikhane burada yaşamını sürdüremeyecek. Dışardan gelenlere de oturma ve çalışma izni verilmediği için sıkıntı yaşanıyor. Ruhban Okuluna gerçekten ihtiyaç var mı? "Hükümet isterse sorunları çözer" Patrikhane 18 asırdır hayatını burada devam ettiriyor. İstanbulda doğmuş, büyümüş, gelişmiş... Burada kalmak istemekten daha doğal ne olabilir? Ama hürriyetimiz o kadar kısıtlandı ki, şimdi sadece nefes alabiliyoruz. Öyle bir zaman gelecek ki nefes de alamazsan ne olacak, öleceksin. Ya ölümü kabul edeceksin ya da baskı sürerse gitmek zorunda kalacaksın. Patrikhane, İstanbulda kalmak istiyor mu? Çünkü YÖKe ya da bir üniversiteye bağlanırsa işlevini yerine getiremez. Biz burada 1971e kadar özel bir öğretim yapıyorduk. Ağırlıklı olarak Ortodoks teolojisinin derslerini okutuyorduk. Rum cemaatinin yetiştirmiş olduğu profesörler dersleri Rumca olarak veriyorlardı. Okul yatılıydı. Eğer üniversiteye bağlanırsa dersler Türkçe verilecek. Sonra bu dersleri verecek öğretim üyeleri yok. Burası bir manastır olduğu için buraya kız öğrenciler gelmiyordu. Üniversite veya fakülteye bağlanırsa kızlar da gelecek. Bizim buradaki eğitimin eskiden olduğu gibi olmasını istiyoruz. Kızların gelmesini istemiyoruz. Bu yüzden okulun bir üniversiteye bağlanması imkansız. Peki YÖKe bağlanmasını neden istemiyorsunuz? Hükümet isterse problemleri çözebilir. Anayasa onlarda, hukuk devleti ellerinde... İyi niyet varsa, çözüm ve çare bulunabilir. Çözüm nasıl sağlanacak? Patrikhanenin ekümeniklik vasfını taşımasında olumsuz bir şey yok. Çünkü ekümeniklik patriğe 5. asırda verilmiş. Bunu bütün çeşitli mezheplerdeki kiliseler kabul ediyor. Bunun memlekete ne zararı olabilir? Bilakis dünya çapında Patrikhane tanınıyor. Ziyaretler, toplantılar ve seminerlerin yapılmasıyla turistlerin gelmesiyle kazanan Türkiye oluyor. Ekümeniklik (evrensellik, tüm dünyadaki Ortodoksların lideri olma) konusunda neden ısrarcısınız? Bugüne kadar hiçbir siyasi, Ruhban Okulunun açılmasıyla ilgili sorunu çözemedi. Sayın Çiller, patriği kabul bile etmedi. Yılmaz okulun açılması karşısında ılımlı davrandı, Ecevit de öyle. Ancak bugüne kadar yaptığımız yazılı isteklerimiz raflarda kaldı. Siyasilerle görüşmelerinizden sonuç alamadınız mı? Atinada bir cami yapılacak, çünkü 2004 olimpiyatları var ve birçok Müslüman devlet katılacak. Onlar için tabii bir cami gerekli. Veya mevcut bir caminin ibadete açılması söz konusu olabilir. Başbakan Erdoğan, Atinada bir caminin açılmasını istedi. Aya Triada Manastırı, İstanbul Patriği Aziz Fotios tarafından 9. yüzyılda kuruldu. Ruhban Okulu, Manastır bünyesinde 1844te Patrik IV. Germanosun desteğiyle teoloji eğitimi vermek amacıyla açıldı. Okul faaliyet gösterdiği 1844-1971 yılları arasında 1000 kadar mezun verdi. 1894 depreminde büyük zarar gören binanın yeniden yapımı için maddi desteği İstanbulun Rum tüccarlarından Stefanovik ailesi sağladı. Binanın temeli Padişah II. Abdülhamidin izniyle 1895te atıldı. Bina Yunan alfabesinin pi harfi şeklinde bir plan üzerine inşa edildi. Manastırın zengin kütüphanesinde bugün 120 binin üzerinde kitap bulunmakta. Şu anda manastırda 15 personel görev yapıyor. Manastır ilk başladığı gibi hayatını devam ettiriyor. Rum cemaat dualar ve pazar ayinleri için manastıra geliyor. Manastır ayrıca İstanbuldan ve özellikle yurtdışından çok sayıda turist akınına uğruyor. Kütüphanede 120 bin kitap bulunuyor