Cumartesi ‘Birçok hayat yaşadım’

‘Birçok hayat yaşadım’

13.07.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

‘Birçok hayat yaşadım’

‘Birçok hayat yaşadım’





Kuruçeşme’de bir resim sergisi... Deniz, güneş, ay ve yıldızların ağırlıkla işlendiği bir sergi... Galeri Artist’in kapısını aralayınca ressam Sitare Ağaoğlu’nun yaşadığı hayatlar fışkırıyor resimlerden.
Ağaoğlu, Türkoloji profesörü Ahmet Ağaoğlu’nun torunu, Menderes hükümeti döneminde bakanlık yapan Samet Ağaoğlu’nun kızı. Büyük ağabeyi sosyalist Tektaş Ağaoğlu ise siyasi görüşü nedeniyle cezaevine yıllarını feda edenlerden.

Ortaokulu Ankara’da bitiren Ağaoğlu, Arnavutköy Kız Koleji’nden lise ikinci sınıfta ayrılıp Londra’ya gitti. İngilizce eğitim gördüğü dört yılın ardından İstanbul’a dönüp üç yıl burada yaşadı. 1969’da Paris’e giti, üç yıl Paris Türkiye Büyükelçiliği’nde sekreterlik yaptı, Fransızca öğrendi.
Ağaoğlu 1973’te İstanbul’a döndü. 1974’te ilk evliliğini Yusuf Nursaloğlu ile yaptı. Pamuk tarlaları olan Nursaloğlu ile İskenderun’da yaşadı. Bu evlilik bir yılda sona erdi.
Ağaoğlu 1978-1979 arasında Bodrum köylerinde yaşadı. 1980’in nisan ayında Antalya’nın Demre ilçesinde Kaleköy’e yerleşti. Aslında bu bir inzivaya çekilişti. İki göz, mutfağı bile olmayan evinde tek başına yaşıyordu. Yol, su ve elektriği olmayan, insanlardan uzak bir yaşam. Ağaoğlu o günlerinde gündüz resim yapıp denize girdi, gece mum ışığında aydınlandı.

Bir ara İstanbul’a geldi; doğayla baş başa bir hayat istediğini bildiği arkadaşı, felsefeci Alican Taşpınar’ı da beraberinde götürmek için... Ancak bu arkadaşlık köy ortamında ne kadar sürebilirdi? Köylüler onlara "evlenin" deyince 1982’de evlendiler. Bu evlilik ve Kaleköy’deki yaşam sekiz yıl sürdü:
"1990’da boşandık çünkü evliliği lüzumsuz bulmuştuk. Boşandık ama hiç ayrılmadık. Önce daha sakin bir yere taşınmaya karar verdik. Tabii yine Ali Bey ile birlikte. Evlilik sözleşmesi olmadan ama ayrı yaşamlar kurmadan..."
"Birçok hayat yaşadım" diyen Ağaoğlu’nun yeni adresi Kaş Aparley Koyu’ydu. Burada da beş haneden başka bir şey yoktu. Tabii yol, su, elektrik de... Üstelik evleri bir çöplüktü. Bu çöplüğü temizlemek ve evi yaşanır hale getirmek 10 yıl sürdü. "Teknolojiyi kendimiz getirdiködiyor Ağaoğlu. "Önce bir sarnıç yaptırdık. Kışın damlardan akan yağmur suyu sarnıca geliyor, oradan da kendi yaptığımız borularla su banyo ve mutfağa akıyor. Elektriği güneş plakalarıyla üretiyoruz. 12 watt elektrik alıyoruz. Bununla buzdolabı ve iki küçük TV çalışabiliyor."