ABD’den dönüp "Üzgünüm Leyla" dizisinde rol alan Hümeyra:‘Diğer dizilere bakıp tahtaya vuruyorum’Hümeyra: "Bir akşam televizyon karşısına oturup diğer dizilere bakın, saçınızı başınızı yolarsınız"SİBEL KÖKLÜÜzgünüm Leyla" dizisi için teklif kimden geldi?Ben iki yıl yaşadığım ABD’den haziran ayında döndüm. "Üzgünüm Leyla"nın yapımcısı, daha önce "Kırık Bir Aşk Hikayesi"nde birlikte çalıştığımız Ömer Kavur’un teklifiyle diziye başladım. Zaten izlediğim ve beğendiğim bir diziydi. Perran Kutman, Çetin Tekindor, Selçuk Yöntem gibi isimlerle oynadığım, Orhan Oğuz gibi bir yönetmenle çalıştığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Perran Kutman’ın arkadaşı Hikmet’i canlandırıyorum. Perran’la çok eskiden tanışırız, birlikte de oynadık. Perran tam bir TV starı. Çok özel, gerçek bir kadın.
Diğer dizileri takip ediyor musunuz?Ediyorum ve her seferinde tahtaya vuruyorum. Bir pazar akşamı televizyonun karşısına oturun, saçınızı başınızı yolarsınız. "Üzgünüm Leyla" devam eden, özgün bir hikaye. Kendinizle ya da çevrenizdekilerle özdeşleştirebileceğiniz, samimi, doğru, içten insanlar var. Sıkıntısı, neşesi, matraklığı ile bizden bir hikaye.
Şu anda yoğun bir sitcom furyası var, bütün ünlüler bir tanesinde oynuyor.Bizimkiler 50 yıldır var olan bir şeyi yeni keşfetti. Amerika’da oynananları alıp Türkçeye çevirmenin bir anlamı yok. Yapılanlar çok basmakalıp ama bitecek bunlar. Bu moda çabuk geçecek. Kendimiz gibi bir Türk sitcom’u yapılabilirse belki kalıcı olur. Dikkat edin, yapılan bütün dekorlarda mutfakta yaşanıyor. Bu tam Amerikan usulü çünkü Amerikalı mutfakta yaşar. Biz mutfakta yaşamayız ki. Mutfakta
yemek pişirir, gelir salonda yeriz. Karakterlere Ayşe, Fatma diye isim koymakla olmuyor. Bazı tiyatro oyuncuları çok iyi oynuyor, sağlam oyuncular. Ama örneğin çocuklar çok amatör kalabiliyor. Sitcom’un kendine
has bir tarzı var. Gerçek seyirciyle oynanır. Amerika’da çekilenlerde gülme efekti yoktur, gerçek seyirciler vardır. Prova yapıp tiyatro gibi çıkıp oynuyorlar. Onun için sitcom oyuncusu çok heyecanlı çıkıp oynar, bir kere oynar çünkü.
Sinemada ya da tiyatroda yeni projeleriniz var mı?Gelecek sezon Şehir Tiyatroları’ndaki bir oyunda rol almayı düşünüyorum. Bir de sinema filmi var gündemde ama açıklamak için erken. Şimdi yeni bir göz ağrım var, resim yapmak. Hayatımı ona vakfetmeye niyetliyim. Her şeyi bırakıp resim yapmak istiyorum. İki yıldır yapıyorum ama daha amatörüm. Yusuf Taktak’tan ders alıyorum.
Siz hep farklı kadın karakterleri canlandırdınız ve öyle bir görüntü çizdiniz, değil mi? "Mine", "Kırık Bir Aşk Hikayesi" gibi filmlerinizde de öyle... Benim feminist bir tarzım olmadı hiç. Ben insan olmaktan yanayım. Ama benim kültürüm başka. Benim babam hukuk fakültesinde profesördü. Annem üç dil konuşurdu. Ben çocukluğumda iki lisan öğrendim. Aileye çok inanırım. Bunun için farklı bir duruşum var. Ben 10 yaşındayken babam öldü. Annemin durumu kötü olduğu için 17 yaşında çalışmaya başladım, üniversiteye gidemedim. Dadılarla büyüdüm ama annemin çabasıyla ayağı yere basan birisi oldum. Ben tek çocuk olarak büyüdüğüm için belki hep kalabalık bir ailem olsun istedim. Denedim de... Ama beceremedim. Hâlâ bana şefkatle yaklaşan bir hayat arkadaşım olsun istedim. Daha bulamadım ama umutsuzum demek anlamına gelmiyor bu. Yaşadım hayatımı, herkese de tavsiye ederim.
‘İstanbul insanı bırakmıyor’Yerleşmek için zaman zaman Türkiye’den ayrıldınız. Sıkılıp da mı gidiyorsunuz?Türkiye dışında İngiltere, Fransa ve ABD’de yaşadım. Çözümsüz meseleler olduğu zaman gitmek aklıma gelir. Bir şeyi çözemiyorsam bir ara vermek isterim. Ama İstanbul’a o kadar büyük bir aşkla bağlıyım ki, beni bırakmıyor. Kavafis’in bir şiiri vardır; "Yeni bir ülke bulamazsın / Başka bir deniz bulamazsın / Bu şehir arkandan gelecektir" diye. San Francisco’da kaldım iki yıl. Çok güzeldi ama İstanbul seni bırakmıyor, enerjisi başka. Bu gidip gelmeler hoş ama benim dükkanım burası. Burayı terk edip uzun yılar başka bir yerde kalabileceğimi sanmıyorum.
Bir Amerikalı ile evli değil misiniz?Evet ama ben orada yaşayamıyorum, o da buraya gelemiyor. Sanırım boşanacağız.
‘Müzisyen Hümeyra artık nostalji’ Neden müzik yapmıyorsunuz artık?İstemiyorum, içimden gelmiyor. Yaptığım şeyleri de satamıyorum. Eskisi gibi aşktan, gurbetten, dostluktan bahsediyorum. Ama insanlar bunu dinlemek istemiyor. Promosyon için de başka şeyler yapmam, birtakım TV programlarına katılmam gerek. O programlara çıkmam. Onlara söyleyecek lafım yok. Yaşım gelmiş 50’ye. TV’lerde sorulan soruları görüyorum da, öyle insanlarla konuşmaya korkuyorum. Bana öyle bir soru gelse benim kalkıp terk etmem gerekir orayı. Çünkü ben bazı soruları terbiyesizlik addediyorum.
Hümeyra nostalji olarak mı kalacak?Zaten nostalji şu anda. Bunda kötü bir şey yok. Bu işin miadı doldu diyorum ama bu defteri kapattım demiyorum. İçimden gelirse belki 60 yaşında yeni bir albüm yaparım. Şu anda öyle bir duygu içinde değilim. Benim her şarkıda heyecanlanmam gerekiyor. Şarkılarım bire bir benim hayatımla ilgili şarkılardı. Söylediğim hiçbir şarkıya ihanet etmedim şimdiye kadar. Hep yaşadım onları. Acısıyla, hüsranıyla, sevinciyle hep yaşadığım şeyleri anlattım.
CUMARTESİ