Cumartesi‘Günde dört kez yıkandığım yalan’

‘Günde dört kez yıkandığım yalan’

24.03.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Biri Bizi Gözetliyor evinin popüler mağlubu Hülya Yamanoğlu için hayat bıraktığı yerden devam etmiyor: "Özgürüm ama işim yok."

‘Günde dört kez yıkandığım yalan’

‘Günde dört kez yıkandığım yalan’

Biri Bizi Gözetliyor evinin popüler mağlubu Hülya Yamanoğlu için hayat bıraktığı yerden devam etmiyor: "Özgürüm ama işim yok."

‘Günde dört kez yıkandığım yalan’
Mefaret Aktaş

Biri Bizi Gözetliyor evine "Ben çocuklarıma para götürmek için geldim bu yarışmaya!" diyerek giren Hülya Yamanoğlu arkadaşlar arasında bizim favorimizdi doğrusu. Zira her daim planlı programlı, iddialı davranan, hayatın ihtiyacımız bile olmayan tüm kurallarını eve taşıyarak her şeyi olduğundan da sıkıcı yapan Murat’la, daha bıyıkları terlememiş çıtırların arasında izlemeye en değer olanı oydu. 36 yaşında, güzel, seksi, kafasına göre davranan bir sarışın. 16-18 yaşları arasında aynı zengin kocayla iki kez evlenmiş. Can ve Ceren adında iki çocuğu var. "Hayatta yaptığım en iyi şey. Onlarla gurur duyuyorum" dediği çocukları kocasının yanında kalıyor. Ama istediği zaman görüyor onları. Eski kocasının ne yaptığıyla ise "hiç ilgilenmiyor".
Bakırköy doğumlu Yamanoğlu uzun zamandır Etiler’de oturuyor, tam bir Etiler kadını... Yarışmadan önce hayatını yönetici sekreterliği yaparak kazanıyormuş. Evdeki rakibi Murat tarafından atılınca öyle ortada kalıvermiş. Bir haftada çok kilo vermiş. Şimdi işi yok, parası yok, evsahibiyle sorunları var. Ama morali yerinde. O programdan bu röportaja koşturup duruyor. Bu arada göğüslerinin ölçüsü 90’dan 85’e inmiş, ona üzülüyor. Şöyle Marilyn Monroe gibi sarsak ama akıllı, çocuk ama kadın, zayıf ama güçlü bir hali var. Farkında değilmiş o halinin ama ben söyleyince hak verdi.

Eve girerken, nasıl hazırlandınız, ne kadar alışveriş yaptınız? Orada nasıl ağda yaparım falan gibi kadınsı şeyler geçmedi mi aklınızdan?
Yeni bir şey almadım. Evde ne giyiyorsam onları getirdim. Benim hormon problemim var. Üşümem mesela ben evde. Bir - iki çift çorap aldığımı hatırlıyorum. Bir tane parfüm almıştım o da kırıldı, üzüntüden öldüm bittim. Öteki şeyleri hiç düşünmedim. Zaten ağda yapmam, jilet kullanıyorum. Jilet de almıştım, orada da vardı. Bir tek kuaförümün verdiği dip boyamı ve şampuanımı aldım. Makyaj malzemesi bile almamıştım, Esra’nınkilerden faydalandım.

Şimdi evdekileri dışarıdan izlerken ne hissediyorsunuz?
Dışarıda olduğum için iyi hissediyorum kendimi. Hava güzel, annemi ve çocuklarımı özlemişim. Ama hafta arası zaten çocuklardan ayrıyım, evdeyim, birçok problem var başımda. O zaman internetten oraya bakıyorum. Orada olsaydım, diyorum.

Para dışında, bu insanlarla bir eve tıkılmanın nesi bu kadar cazip?
İçeride ortam çok güzel. Özgür değilsin ama özgürsün. Şimdi dışarıda olsaydım bir sürü derdim, işim gücüm olacaktı diye düşünüyorsun. Çok rahatsın.

İlk günlerde hepsine anne gibi davranıyordunuz...
Rica ederim, anne değil abla...

Sonra ne oldu da hırçınlaştınız?
Bunun ilk sebebi Eray’ın dışarıdan gelen negatif tepkileri eve kötü bir dille getirmesiydi. O beni çok sarstı. "Tarzınızı değiştirin arkadaşlar, kendinizi olduğunuz gibi sergilemeyin, şurada iki ayımız var birazcık kendimizi tutalım" lafı bana dokundu. Bu olaydan sonra agresifleştim. Çünkü ben benim; herkes gibi buraya böyle bir insan olduğum için seçildim. Önce bana nasıl böyle bir şey söyleyebilir diye takıldım. Sonra da "Demek ki o oynuyor, kendisi gibi davranmıyor" diye düşündüm. Ama onlar benim ailem gibiydi. Ailen sana bir şey dese sen üzülmez misin?

O evdekiler bana hiç de ailem gibi gelmezdi...
İnan bana öyle.

Aile deyince; bir kere evde Melih sizi yemeğe çağırmayınca çok kızmıştınız...
Çok abartmışım. Şu anda şaşıyorum. Ama bana hep evde "abla" muhabbeti yapıyorlar. Parti yapıyoruz, herkesin saçını, makyajını yapıyorum. Partiye beş dakika kalıyor, bende hâlâ hiçbir şey yok. Bana "Sen bizim ablamızsın, yapmak zorundasın, sende olmasa da olur" der gibi davranıyorlar. Bunların üzerine bir yemek sofrasında unutulmak bana dokundu.

Bir de sürekli banyo yaptığınız konuşuldu. Çok mu banyo yapıyorsunuz? Günde kaç kere?
Bir kere. Hiç günde dört kere banyo yapmadım. Kayıtları tek tek çıkarsınlar, baksınlar. Söyleyene seyrettirsinler. Yalnızca bir keresinde temizlik, spor falan yapmıştım. Belki o gün iki kez yapmışımdır. Ondan bile emin değilim.

Evin içinde havluyla dolaşmanıza taktı insanlar...
Ben havluyla gidip oturmadım. Herkes gibi çıktım banyodan. Neden ben? Bir gün salonda Melih’le Sinan yağlı güreş yapıyorlarmış. Ben banyodan çıktığım sırada onların 14’üncü raunduymuş. Tam giyinme kabinine giderken, sanırım Murat, "Ablacım, hemen şu kağıdı al, 14’üncü raund diye tut" dedi. Ben havlular içinde çıkmak istemedim. Zorlayınca ben de havlumla "14. raund" deyip, içeri geçtim. .

"Evde seks" hakkında bir şey söylendi mi size yarışmadan önce?
Hayır hiç böyle bir konuşma geçmedi. Demek ki yasak değil. Ama zaten bana göre evde seks olamaz. Seks çok özeldir. Asla yapmam bu durumda seks. Öpüşürüm, sarılırım, sarmaş dolaş uyurum ama seksin mümkünü yok.

Çocuklar ve anneniz nasıl karşıladılar yarışmaya katılmanızı?
Annem çok ağlamış. Sonra hatalarımı söyledi bana. "Bazen altı yaşındaki Hülya gibi davrandın" dedi. Melih’le samimiyetim için de "Biz seni biliyoruz, onu da ailesi biliyor ama sizi Etiler, İstanbul değil Türkiye seyrediyor kızım" dedi. Oyları orada kaybetmeye başladığımı söyledi. Bir kere Haluk Levent binmişti benim kullandığım taksiye, o da aynı şeyi söylemişti. Çocuklarım da "Anne Melih Abi’yi çok seviyoruz, bizi tanıştıracak mısın?" dediler. Başarmamı istemişler. Ben ağlayınca onlar da ağlamışlar.

Peki niye bir tek Melih’le böyle bir samimiyetiniz oldu?
Çünkü bir tek Melih öyleydi. Ötekiler de öyle davransalar, onlarla da öyle olurdu.

Şimdi ne yapacaksınız?
Bu çok kötü, beni sarsan bir soru. Çünkü işimden istifa ettim. Kısa zamanda karar vermem gerekiyordu. İşimi bırakacak, arabamı satacak, kiralık evimi boşaltacaktım. Yaptım. Ama çok güzel bir şey yaptım. Hiç pişman değilim. Şu yaşadıklarımı şimdiye dek hiç yaşamadım, bir daha yaşarsam da sürpriz olur. Bak, tavsiye ediyorum. O cesareti bulursan kendinde, sen de katıl. O evde yaşamak, o insanları tanımak harikaydı. Şimdi çocuklarımlayım, ailemleyim, dışarıdayım, özgürüm ama işim yok. Ne yapacağımı bilemiyorum. Ama buna rağmen, şimdi içeridekilerin yaptığı küçük dedikoduları da çıkınca seyretmeme rağmen "Şu kapıdan yine o eve gireceksin" deseler girerim.

Kimin için ne dedi?
Murat
Dost, iyi arkadaş ama iyi oyuncu.

Melih:
Dünya şekeri, akıllı, espritüel, bazen çocuk gibi, bazen de çok olgun, iyi dinleyici, iyi konuşmacı...

Eray:
Tutuk, sessiz, hissettiğini esprilerle ortaya dökebilen, bazen çok mantıklı konuşan, kültürlü, biraz muhafazakar.

Berra:
İyi, şeker, güzel, çok oyuncu. Biraz içine kapanık.

Tarık:
Karamsar, sinirli, alıngan ama çok iyi. Uzun yıllar idealinin peşinden koşmuş, çabalamış ama hala elde edememiş. Çok güçlü bir çocuk.

Esra:
Bomba... Çok seviyorum onu. Dobra, iyi dinleyen, iyi konuşan, zaman zaman çok hassaslaşan biri. Çok güzel.

Zeynep:
Bunu söylediğim için çok üzgünüm ama çok oyuncu, içten pazarlıklı ve sinsi. Taksi müşterileri söylediğinde onu savunuyordum ama internetten izleyince anladım. İnanılmaz güzel oynuyor. Ona hayatta başarılar dilerim. Dilerim film teklifleri falan alır.

Hale:
Benim için "Şeytan o, iyi bir anne olsaydı bu yarışmaya gelmezdi" demiş. Özür diledi yayında. Agresif ve sivri dilli.

Sinan:
Halk çocuğum benim. Uyurken de, yemek yerken de, gülerken de hep aynı.

Dilek:
Uçuk, çizgi dışı. Çok üzgünüm ama o da iki yüzlü ve oyuncu. Yüzüme güldü atılınca arkamdan dans etti bahçede. Ben de o elendiğinde dans edeceğim. "Hoş geldin Dilek" diyeceğim.



CUMARTESİ



















KEŞFETYENİ
Ünlü oyuncu son paylaşımıyla neden tepki aldığını açıkladı
Ünlü oyuncu son paylaşımıyla neden tepki aldığını açıkladı

Cadde | 30.04.2025 - 07:31

Oyuncu Fulya Zenginer, kendisine gelen temizlik yorumlarına fotoğrafla yanıt verdi.

Yazarlar