03.09.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:
Ayşim Özgür aysimozgur@ gmail.com
İşte bu yüzden ünlü moda tasarımcısı yaklaşık iki sezon önce hazır giyim markasını yaratmış olsa da, uzmanlık alanı “göz bebeğim” dediği haute couture. Dilek Hanif’le bu kavramın tüm detaylarını ve kendi markasının yükselişini konuştuk.
Son Paris Haute Couture Haftası nasıl geçti?
Ben koleksiyonlarımı ocak ayında defileyle, temmuz ayında ise sergi mantığında tanıtıyorum. Geçtiğimiz ay da Paris’teki ajansımda bir tanıtım yaptım. Katılım çok yüksekti. Aralarında Suudi prenseslerinden Sara Hint Fahad Ben Sultan Al Saud adına alışveriş yapan stil danışmanları Patrick Stephan ve Laila Easum gibi çok önemli misafirlerimizin de olduğu isimler vardı. Bir de Fransız burjuvasının yakından takip ettiği Point de Vue dergisine konuk oldum. Bu noktalara ulaşmak için çok fazla emek harcamak gerekiyor.
Paris Haute Couture Haftası’nda dünya devleri ile aynı platformda olmak nasıl bir çalışma gerektiriyor?
Orası adeta modanın zirvesindeki dev bir gösteri. Tüm markaların ustalıklarını ve yaratıcılıklarını konuşturdukları bir yer. Durum böyle olunca varlık savaşı da bir o kadar zor oluyor ve emek istiyor. Büyük bir disiplinle ve onların koyduğu kurallarla ben de varım demek zorundasınız.
Haute couture’ü siz nasıl tanımlıyorsunuz?
Haute couture, yüksek moda olarak da tanımlanabilir. Aslında rafine bir yaşam biçiminin uzantısı olarak da kabul edebiliriz. Vazgeçilmesi çok zor olan, lüks bir alışkanlık.
Türkiye’de haute couture sadece abiye olarak algılanıyor diyebilir miyiz?
Evet ve bu büyük bir yanılgı. Gündüzden geceye uzanan birçok giysi haute couture olarak üretilebilir. Günlük takım elbise de olabilir, bir abiye giysi de olabilir.
“Haute couture müşterisi koşmak zorunda değildir, hayat onu bekler”
Haute couture’ün bu kadar pahalı olma sebebi nedir?
Çünkü haute couture giysiler kişiye özel tasarlanır. Modeller de kişinin yaşam şekli, hayat içindeki duruşu, giysilerin nerelerde kullanılacağı gibi detaylara uygun belirlenir. Bu yüzden haute couture atölyemizden hizmet alan isimlerle bu sebeple yakın bir diyalogumuz var. Giysiler çok yüksek kalitede malzemelerle hazırlanır ve birçok detayı el işçiliği ve göz nuru ile üretilir. Giysilerin prova ve üretim süreçleri gibi kişisel ilgi ve zaman gerektiren bu hizmetin pahalı olması da bu sebeplerle çok normal.
Haute couture kimlere hitap eder?
Haute couture giyinenlerin jet set dediğimiz; fazla göz önünde bulunmayan, başkaları için değil kendileri için giyinen ve sayıca çok fazla olmayan ufak bir kitle olduğunu söyleyebilirim. Malzeme ve üretim kalitesinden anlayan, tabii bir de alım gücü yüksek olanlar haute couture müşterisi olarak kabul edilebilir. Aslında sadece bir davet için özel giysi hazırlatanlar, başka ülkelerde gerçek bir haute couture müşterisi olarak kabul görmez. Bizim ülkemizde ise köşedeki terziye giden de “haute couture giyiniyorum” diyebiliyor. Şaka gibi! Haute couture’ün diğer lüks servisler gibi kolay erişilebilen olanlardan çok daha pahalı olması normal aslında. Fiyatlar kullanılan malzemeye göre değişir. Fakat haute couture üretilen günlük bir tayyör için, hazır giyimden 10 kat fazla ödeme yapmak gerekiyor işte... Yurtdışında ise bu oran 20 katına kadar çıkabiliyor.
Zamanla yarış içinde olduğumuz bu çağda hâlâ uzun elbise provalarına zaman harcayan kadınlar var yani...
Tabii ki var. Bu bir tercih ve vazgeçilmez bir lüks. Bir de şöyle bir gerçek var; haute couture müşterisi koşmak zorunda değildir. Bir şeye yetişme zorunluluğu yoktur. Her şey onu bekleyebilir...
Sizin bir tasarımcı olarak hazır giyimden çok haute couture’e yakın olduğunuzu söyleyebilir miyiz?
Haute couture atölyem benim ve markamın gurur kaynağıdır. Markamı 2004 yılında Paris’e Couture Haftası’na taşıdım ve altı senedir bu alanda Paris’te marka yatırımı yapıyorum. Bu sebeple de haute couture gözbebeğim elbette. Hazır giyim ise çok farklı disiplinler gerektiren çok başka bir kulvar. Hazır giyimde henüz ikinci sezonumuzu yaşayacağız ve her şey düşündüğümden daha iyi gidiyor.
Bu büyük rekabetin sonuçları nasıl?
Osmanlı geleneğinin stilize ederek yarattığım koleksiyonlarla fark yaratabildim. Yeni ve özgün bir yorum daima dikkat çekiyor. Her şeyden önemlisi de istikrar tabii ki. Federasyon bir var bir yok olan markalara sadece ticari katkı sağlayanlar olarak bakıyor. Geçen yıl New York Times gölgeden ışığa çıkan moda markaları arasında Dilek Hanif’i de gösterince çok önemli bir yol kat ettiğimi daha iyi anladım.
“Sezonun genel havasını 60’lar belirleyecek”
Bu kış koleksiyonunuzda neler göreceğiz?
Osmanlı geleneğinin stil mirasından esinlenmeler, yine tüm detaylarda dikkat çekiyor. 1970’lerin altın çağının “sofistike cazibesi” koleksiyonun ana teması oldu diyebilirim. Stil ikonu Marisa Berenson’un mükemmel cazibesi ise ilham kaynağımdı. Bedene sıkıca oturan, ultra feminen kesimlerle yaratılmış denizkızı silüetleri oldukça öne çıkacak. Transparan detaylar, keskin pliseler ve bel çizgisini vurgulayan, vücudu saran drapeler, duygusal bir zarafet içinde bir arada olacak. Her giyside geçmişle gelecek arasından seçilmiş semboller ve detaylar abartılmadan yer alacak diye özetleyebilirim kısacası.
Genel olarak bu kış moda dünyasında neler göreceğiz?
60’lı yılların rafine ve elegan siluetleri sezonun genel havasını oluşturacak diyebilirim. Tüvit takımlar, sigara pantolonlar, dantel elbiseler, diz altında etekler ve mini ceketlerle oldukça feminen ve zarif bir çizgi hakim. Beyaz veya ekrunun yanı sıra, kiraz kırmızısı ve mor gibi cesur renkler de dikkat çekecek.
“Yıldız Kenter ve Gülriz Sururi’yi giydirdim, hedefime ulaştım”
Tasarımlarınızı kimin üzerinde görmek istersiniz?
Geçtiğimiz aylarda Yıldız Kenter ve Gülriz Sururi ile bir çekim yaptık. Çekim sonrasında Dilek Hanif markasını taçlandıran bu iki önemli yıldızdan daha önemli bir hedefim olmadığını söylemiştim. Bu anlamda hedefime ulaştım.
Sizce Türkiye’de stil ikonu var mı?
Stil ikonu olabilmek için büyük kitlelerin takip ettiği bir akımın veya trendin öncüsü olabilmek lazım. Var olan moda trendlerini ezber yapıp ortaya çıkanlar benim için ancak sıkı birer moda takipçisi olabilirler. Hatta var olanı uygulama konusunda bile büyük problem yaşayanlar var ülkemizde. Fakat özgün, cesur ve kimliklerine uygun giyim tarzını benimseyen genç jenerasyondan ümitliyim.
“Tanıtımda kıyafetlerim kullanıldı, tüm dizi için maalesef vaktim yok”
“Umutsuz Ev Kadınları” dizisinin yerli versiyonunun kostümlerini hazırladığınız doğru mu?
Maalesef dizi kostümleri hazırlayacak kadar bol vakitli biri değilim. Sadece dizinin fragman çekimleri için beş ünlü oyuncuya Dilek Hanif Hazır Giyim markasından beş giysi verdik. Bu işbirliği dışında bir ilgim olmadığını özellikle belirtmek isterim.