Sokağın ruhu lüksle buluşuyor

Ana ilham kaynağı “burjuvalar ve rönesans” olan Gucci 2016-17 sonbahar-kış koleksiyonuna bakanlar, farklı bir detayla karşılaştı bu sezon. İtalyan modaevinin bazı kıyafetlerinde ikonik “G” logosunun haylaz bir hali ve kimi aksesuarlarında spreyle çizilmiş gibi görünen yazılar vardı. Önce, hayranlarının karşısına her sezon çarpıcı bir yenilikle çıkmayı seven kreatif direktör Alessandro Michele’in bir sürprizi olduğu sanıldı fakat işin aslı sonradan anlaşıldı; Michele tasarım ekibine Brooklyn’li sanatçı Trevor Andrew’u da dahil etmişti.

Gucci’nin yaratıcı hayaleti

Yaratıcılığını tuvaller, dekoratif objeler ama en çok da duvarlar üzerine yansıtan Brooklyn’li sanatçı Trevor Andrew’un Gucci’yle olan ilişkisi çocukluğuna, annesinin İtalyan modaevine duyduğu hayranlığa dayanıyor ve Andrew, üç yıl önce gideceği bir Cadılar Bayramı partisi için kostüm bulamayınca evdeki Gucci çarşafına iki delik açıp çarşafı üzerine geçiyor.

O geceden itibaren arkadaşları arasında “Gucci Ghost (Gucci Hayaleti)” olarak anılmaya başlayan sanatçının, üzerine markanın logosunu (kendince) çizerek Gucci ürünü haline getirmeyeceği nesne yok. Çöp kutuları dahil. Belki birkaç sene önce olsa böylesine lüks bir markayı küplere bindirecek olan bu hareket, yenilikleri çok seven Alessandro Michele’in deyişiyle “dahice” bulunuyor, sonuçta da ortaya resmi bir işbirliği çıkıyor.

Sezonun en çok konuşulan işbirliği bu olsa da sokak kültürüyle lüks dünyasını bir araya getiren ilk ortaklık bu değil. Muhtemelen sonuncu da olmayacak. Örneğin Louis Vuitton, geçtiğimiz yıllarda “Artist Scarf Edition” isimli projesi kapsamında dünyanın dört bir yanından sokak sanatçılarıyla işbirliği yaparak binlerce avroluk ipek eşarplarını Os Gemeos, Aiko, Ben Eine gibi sokak sanatçılarının desenleriyle buluşturdu.

Graffitiden ilham alan desenler

Ayakkabı markası Nicholas Kirkwood için kapsül koleksiyon tasarlayan ABD’li ressam, graffiti sanatçısı ve sosyal aktivist Keith Haring, Guerlian’ın klasikleşen parfüm şişesini kanvas olarak kullanan graffiti sanatçısı JonOne ve yine ipek eşarplar için 2011 yılında Hermes ile işbirliği yapan sokak sanatçısı Kongo, bu aşkı daha da güçlendiren isimlerden yalnızca bazıları. Moschino’nun da geçtiğimiz kış koleksiyonunda graffitiden ilham alan desenleriyle bu ateşin podyuma dokunan tarafını biraz daha körüklediğini söylemek gerek.

Herkes memnun

Bu yıl Gucci dışında sokaktan beslenen bir diğer marka da Alice + Olivia oldu. Zira markanın yaratıcısı Stacey Bendet, renkli koleksiyonunun her detayıyla, efsane graffiti sanatçısı Jean-Michel Basquiat’ya selam yolluyor. Enerjik desenleriyle Basquiat’nın ünlü not defterine gönderme yapan Bendet, tasarım yaparken boyutlu desenlerinin gerçek sanat eserleri gibi görünmesini istemiş.

Tabii tüm bunlar olup biterken sanatseverlerin aklını kurcayalan bir soru da var: “Graffiti gibi bir başkaldırı simgesinin kapitalizmle uzlaşması doğru mu?” Hem sanatçılar hem de markalar bu işbirlikleri sayesinde kendi sınırlarını aştıklarını ve seslerini yeni kitlelere duyurabildiklerini düşünüyorlar. Yani alan da, veren de, görenler de halinden memnun. n