75 yıl sonra ilk defa! 'Hayırlı gelin'in tesadüfen bulduğu yöntem kavuşturdu
07.04.2023 - 17:09 | Son Güncellenme:
Savaşın gölgesinde parçalanan bir ailenin iki küçük kızı tam çeyrek asır sonra bir araya geldi. 75 yıllık aradan sonra birbirlerini ilk kez gören ikili arasında hem komik hem de duygusal anlar yaşandı. İki kız kardeşin yaşadıkları ve birbirlerini bulmalarını kolaylaştıran enteresan tesadüf ise filmleri aratmayacak türden.
Derleyen: Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr - Tam 75 yıl önce birbirlerinden ayrı düştüler, hayatlarında bir kez olsun birbirlerini görmediler. Üstelik onlar bir elmanın iki yarısı, bir ailenin iki küçük çocuğuydular. Annie IJpelaar ve Sheila Anne Fry, tam 75 yıl boyunca birbirlerine hasret yaşayan iki kız kardeşti. Sheila'nın gelini ve Annie'nin oğlunun çabalarıyla tam üç çeyrek asır sonra ilk kez bir araya geldiler, savaşın gölgesinde kaybolan yılların acısını tek kalemde silip attılar. Kilometrelerce mesafeyi, kayıp yılları geride bırakarak yıllar sonra buluşan iki kız kardeşin hikâyesi filmleri aratmayacak cinstendi.
Annie ve Sheila'nın hikâyesi, acılarla geçen 20'nci yüzyılın ortalarına dayanıyor. 1900'lü yılların ortalarında ikinci kez dünya savaşının göbeğinde kendini bulan Avrupa'daki parçalanmış ailelerden birinde gözlerini dünyaya açtılar. Savaşın acımasız yüzüne henüz küçük yaşlardan itibaren tanıklık eden kardeşlerin arasında yalnızca ay farkı vardı.
Babaları İkinci Dünya Savaşı'nda Hollanda'nın Nazi işgalinden kurtarılması için savaşan Kanadalı bir askerdi. Ancak her ikisi de babalarını hayatları boyunca görmedi. Fakat şanssız oldukları tek şey babalarını görmemeleri değildi.
ÖZ BABASI OLMADIĞINI TESADÜFEN ÖĞRENDİ
İlk başlarda bütün aile bir aradaydı. Fakat zaman içinde herkesin yolları birer birer ayrıldı. Kardeşlerden Sheila, annesi tarafından başka bir aileye evlatlık verildi. Annie ise annesiyle kalmaya devam etti. Annesi kısa bir zaman sonra başka bir adamla evlendi. Annie yavaş yavaş dünyayı daha net algılamaya başladığı yaşlara geldiğinde baba olarak tanıdığı kişiyi öz babası zannediyordu.
Annesinin evlendiği adamın öz babası olmadığını çok uzun yıllar sonra, akrabaları kendi aralarında konuştuğu sırada tesadüfen öğrenecek ve büyük bir üzüntü ve şaşkınlık yaşayacaktı. Akrabaları tarafından öz annesiyle kaldığı için şanslı görülen Annie'nin içinde derin bir boşluk vardı. Gerçek babası ve ailenin diğer sırlarını er ya da geç öğrenmeye kararlıydı.
ONU HEP 'HEDİYE' OLARAK GÖRDÜLER
Kız kardeşi ve annesi Hollanda'da, Sheila ise İngiltere'de yaşamaya devam etti. Öz babasının kim olduğunu bilmeyen Annie'nin aksine Sheila her şeyin farkındaydı. Evlatlık olarak başka bir aileye verildiğini henüz küçük yaşta öğrenen Sheila, kendisini her zaman koruyup kollayan ailesi tarafından mutlu bir çocukluk geçirdi.
Onu evlat edinen aile, son nefeslerine kadar kızlarını 'kendilerine gelen bir hediye olarak gördü' ve sevgilerini Sheila'ya hissettirmeyi başardı.
İMDADINA GELİNİ YETİŞTİ
Sheila ve Annie, birbirlerinden habersiz uzun, hem de çok uzun yıllar geçirdi. Birbirlerini hatırlamayacak kadar küçük yaşlardayken yolları ayrılmıştı. Hollanda'da yaşayan Annie bir kız kardeşi olduğunu bilmiyordu. Sheila ise her ne kadar evlatlık verildiği aile tarafından çokça sevilse de içinde bir yerlerde biyolojik annesine kavuşmayı çok istiyordu.
Özellikle gençlik yıllarında bu istek Sheila'nın içinde çok daha fazlaydı, hatta birkaç girişimi dahi olmuştu. Öz annesinin adına ulaşmayı deneyen Sheila'nın çabaları babasının kim olduğunu bilmemesi yüzünden her defasında başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Zaman içinde Sheila ümidini iyiden iyiye kaybetmeye başlamıştı. İşte tam da bu noktada gelini Karen, sadece onu değil, öz kardeşi Annie'yi ve tüm dünyayı çok şaşırtacak bir girişimde bulunmaya karar verdi.
ADETA BİR DEDEKTİF GİBİ İZ SÜRDÜ
Kayınvalidesinin hikâyesini bilen Karen, eşinin annesine duyduğu sevgiyle yıllarca adeta bir dedektif gibi iz sürmeye karar verdi. Karen'ın araştırmaları uzun yıllar alsa da sonunda başarıyla sonuçlandı.
Karen'ın araştırmaları şaşırtıcı bir gerçeği ortaya çıkardı ve tüm aile, Sheila'nın aslında bir kız kardeşi olduğunu öğrendi. Kayınvalidesinin aslında bir kız kardeşi olduğunu öğrenen Karen, araştırmalarına devam etti.
'HAYIRLI GELİN' PES ETMEDİ
Fakat ortada bir sorun vardı. Onlar İngiltere'de yaşıyordu fakat Sheila'nın kız kardeşi olduğunu öğrendiği Annie ise Hollanda'da yaşıyordu. Birbirlerinden habersiz üç çeyrek asır geçiren Annie ve Sheila sadece aynı dili konuşmuyorlar aynı zamanda birbirlerinden kilometrelerce uzaklıktaydı.
Fakat 'hayırlı gelin' Karen pes etmeyecekti. Tek hedefi İngiltere'de yaşayan Annie'ye ulaşmak ve ona kayınvalidesi Sheila'dan bahsetmekti. Annie de tıpkı Sheila gibi her geçen yıl daha da yaş alıyordu. İletişim problemi yaşanmaması için acele etmesi gerektiğini düşünen Karen, süreci hızlandırabilecek bir yöntem arayışındaydı.
MAİLDE YAZANLARA İNANAMADI
Karen, bir süre boyunca aradığı yöntemi tesadüf eseri bir mailde buldu. Kendisine yollanan mailde Marc adında biri Annie adında bir kadının oğlu olduğunu ve Sheila ile akraba olabileceklerini söylüyordu. Gördüğü mail karşısında şoke olan Karen, e-posta'da yazılanlara inanamadı. Hayatında daha önce Marc adında birini hiç tanımıyordu ve tıpkı kendisi gibi bu adam da aynı amaç için uğraşıyordu.
Hızlıca Marc'a yanıt veren Karen, karşısındaki adama kayınvalidesinden bahsetti ve ikili uzaktan birbirlerine DNA kitlerini kullanarak çeşitli DNA örnekleri gönderdi. Yapılan DNA testi olumlu sonuç verdi. İki kardeşten biri İngiltere'de diğeri ise Hollanda'da yaşıyordu. 75 yıl sonra birbirleriyle kardeş olduklarını öğrenen iki kadın, teknolojinin olumlu yönlerinden birini kullanarak birbirleriyle görüntülü konuştular ve bu şekilde birbirleriyle tanıştılar.
'KEŞKE BİRBİRİMİZİ DAHA ÖNCE BULSAYDIK'
Çocukları ve gelinlerinin sayesinde bir araya gelen kız kardeşin fiziksel olarak yan yana geldiği gün komik bir tesadüf de yaşandı. Her iki kardeş de birbirlerinden habersiz bir şekilde buluşmaya aynı renk ve birbirine oldukça benzeyen elbiselerle gitmeye karar vermişti. Kardeşlerin üç çeyrek asır sonra karşılaştıkları o ilk an çok duygusal geçti.
Her ikisinin de birbirlerine olan benzerlikleri, benzer zevklere sahip olmaları aralarındaki durumu daha da duygusal bir hale getirdi. Aralarında ciddi bir dil engeli olmasına rağmen sanki aynı dili konuşuyor gibiydiler. Kız kardeşi Sheila'yı gören Annie, o an hissettiklerini şöyle özetledi:
"Dil bir sorun olsa da bunca yıldan sonra kız kardeşimi görmek ve onunla konuşmak çok tuhaf ve aynı zamanda çok iyi hissettirdi. Keşke daha önce birbirimizi bulabilseydik."
HER FIRSATTA BİR ARAYA GELİYORLAR
Birlikte birkaç gün vakit geçiren kardeşler daha sonra kendi evlerine döndü. Aynı dili konuşamasalar da aralarında mesafeler olsa da bugünlerde ikili her fırsatta sık sık bir araya geliyor ve birbirlerinin konuştukları dili öğrenmeye çalışıyorlar. Bu hikâyenin kahramanları Sheila ve Annie gibi görünse de asıl kahramanlar ise Sheila'nın gelini Karen ve Annie'nin oğlu Marc'tı elbette. Sheila'nın gelini Karen, iki kız kardeşin birbirine kavuştuğu anı şu cümlelerle anlattı:
"Birbirlerini görür görmez dil engeline rağmen birbirlerini tüm hayatları boyunca tanıyormuş gibi davrandılar. Düzenli iletişim halindeyiz ve bunca yıldan sonra kavuşmalarına yardım etme ayrıcalığına sahip olduğum için mutluyum. Onu bulacağımı biliyordum."
Annie'nin oğlu Marc'ın duyguları da hiç de Karen'den farklı değildi. Marc, "İkisi de duymakta güçlük çektikleri için zorluklar yaşandı ve aralarındaki iletişim komikti. İkisi de aynı görünüyor ve aynı hobilere sahipler. Bu muhteşem bir şey" diyerek kavuşma anını özetledi.
